Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Bomba Fırlatıyorlardı

Türkiye’nin manevî atmosferi en yüksek mekanlarından biri de, Van’ın Bahçesaray ilçesi’nin Arvâs köyüdür. Yıllarca bu köyü görmek ve bu köyde medfûn olan Seyyid Fehim Arvâsî ve evlâdını ziyaret etmek istedim. Nihayet bir akşam vakti tek başıma Van’dan minübüsle zifiri karanlıkta o çetin ve sarp dağları aşarak Arvâs köyüne ulaştım. Ne güzel bir tesadüf ki, ilçenin bazı din görevlileri de minübüsteydi. Biri dîni bir suâl sorunca, yol boyunca onlara cevap tarzında dînî konuşma yaptım. Köyde hiç kimseyi tanımıyordum. Gece Bahaaddin adında Hocayla tanıştım. Beni misafir etti. Sabahleyin Van’dan aldığım bir kiloluk şekeri bereketlenmemiz için, Seyyid Fehim Arvâsî hazretlerinin torunu 85 yaşındaki Hicret anneye açtırmaya götürdü ve şekeri köy halkına dağıttı. Sabahleyin Arvâs kabristanındaki büyükleri ziyaret ettim. Ermenilerin çıkardığı cami yangınında zarar gören Fehim Efendi'nin iki mushafını tamir için beraberimde getirdim.

Bahaeddin Hoca, sohbetimiz sırasında bana yakındaki karakol komutanının kendisine bizzat başlarına gelen şu olayı anlattığını söyledi: PKK’lı teröristler karakolumuza baskın yapıp üzerimize bomba fırlatıyorlardı. Karakol kapısında duran Seyyid Fehim Arvâsî hazretleri, bombaları tutuyor ve PKK’lı teröristlerin üzerine atıyordu. Çünkü okuduklarımdan ve yakınlarından edindiğim sima bilgisine göre, bizi ölümden kurtaran bu mübarek zat Seyyid Fehim Arvâsî hazretlerinin ta kendisiydi.

Allahü teâlâ dostlarına olağanüstü işler yapma gücünü vermiştir. Nitekim Gürpınar’da Hacı Ali adında biri vardı. Bu kişi, Seyyid Fehim Arvasi hazretlerini (kuddise sirruh) görüp çok sevdi. Talebesi olmakla şereflendi. Bir gün geçti aradan. Van’dan çıkmış köyüne gidiyordu ki, ıssız bir dağ yolunda karşısına biri çıktı birden. Vaktiyle hasmı olan biriydi bu. Davrandı tüfeğine. Kötüydü niyeti. Vurup öldürecekti. Korkuyla bağırdı Hacı Ali:

- Dur, çekme tetiği! Konuşup anlaşalım. Bitsin eski husumetimiz, barışalım.

Böyle dedi ama bu sözler tesir etmedi adama. Namluda Beş fişek vardı. Kullandı beşini de. Fakat o da ne? Hiç ses çıkmadı tetiği çektiğinde. Hem baktı, göremedi fişekleri yerinde. Dona kaldı hayretten. Düşündü, bir türlü aklı almadı bu işi. Kendi kendine; "Bu mermiler yuvalarında yok. Nereye gidebilirler?" diye düşündü. Sırrı çözemeyince, öfkeyle ayrıldı oradan. Ali Efendi de bir şey anlamamıştı. O da geri dönüp geldi Arvas’a. Vardı Seyyid Fehim hazretlerinin huzuruna. Mübarek zat, ibadetle meşguldü o geldiğinde. Namaz kılıyordu seccadesinde. Selam verip sordu:

- Hacı Ali, dün burada yoktun galiba.

- Evet, yoktum efendim.

- Çok mu korktun o dağda?

Hacı Ali şaşırdı.

- Evet efendim, çok korktum.

Kaldırdı seccadenin bir ucunu. Fişekleri çıkarıp buyurdu ki:

- Al şunları, o adama götür teslim et. Zira kul hakkıdır, kalmasın üstümüzde.

- Peki efendim! dedi.

O beş fişeği götürüp adama teslim etti. Bu, çok tesir etti ona. Tövbe etti yaptığına. Gelip teslim oldu bu Allah adamına. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki sempozyumda “Osmanlı Dönemi Vanlı Âlimler ve Edipler” adlı bildirimi sunarak, kalben rahatladım.

Babası, Seyyid Abdülhamîd Arvâsî'dir. 1825 senesinde Van'ın Bahçesaray ilçesine bağlı Arvâs köyünde doğdu. Küçük yaştan îtibâren ilim öğrenmeye başlayan Seyyid Fehîm, kısa zamanda Kur'ân-ı kerîmi hatm ve hıfzetti. Tahsilini tamamladı.

Sultan İkinci Abdülhamîd Han, Seyyid Fehim hazretlerinin sohbetlerinde bulunup, duâsını aldı. On iki gün kadar İstanbul'da misâfir ettikten sonra, Haydarpaşa'ya kadar törenle uğurladı.

Seyyid Fehim hazretleri vapurla Mısır'a gitti. Oradaki âlim ve velîler ile görüştü. Ezher Medresesinden yetişen âlimler, Seyyid Fehim hazretlerinin ilim ve fazîletteki üstünlüğünü kabûl ettiler. Sonra hac vazîfesini îfâ etti. 1895 senesinde Arvas’ta köyünde vefât etti. Seyyid Fehim hazretleri insanlara İslâmiyeti anlattığı gibi, cin tâifesine de anlatırdı. Cinlerden dört binden fazla talebesi vardı. Allahü teâlâ şefaatlerine nâil eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi