Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Turgut Abi, Nâmı diğer Cin Turgut

Göksun'umuzun Hacı Musalar (Kundakçı) olarak bilinen kabilesinden Turgut Abi, Hasan Çavuş'un rahmetli Mustafa Kundakçı'dan sonra ikinci büyük oğludur. Mustafa Kundakçı, Hacı, rahmetli Hacı Ömer, Bahaeddin ve Mevlüt Kundakç'nın babalarıdır. Hasan Çavuş'un üçüncü evladı sağlık memuru rahmetli Hançer ve en küçük evladı da rahmetli Makbule Abla olup, rahmetli Bankacı İsmail olarak bilinen İsmail Demirci'nin eşidir.

Turgut Abi'nin babası rahmetli Hasan Kundakçı'ya, "Hasan  Çavuş" denilmesinin nedeni ise; O'nun uzman Çavuş olmasındandır. Uzun süre Elbistan'da görev yapan Hasan Çavuş, Elbistan'lı Zeynep Hatun'la evlenir. Rahmetli Zeynep Hatun, Gayâlık'da "Albostanlı Zeynep Hatun" olarak bilinen, gerçekten ağır, Mahalle de sayğı gören biriydi.

Turgut Abi'nin babası Hasa Çavuş'un uzun süre Elbistan'da görev yapması ve Elbistan'lı Zeynep Hatun'la evliliği nedeniyle, Hasan Çavuş çocukların da, tam baskın olmasa da, özellikle ağız ve şivelerin de Elbistan izlerine rastlamak mümkündür.

Yetmedi, Turgut Abi'de evliliğini Elbistan'lı Nezihe Hanım'la yapınca, ne demek istediğimi, kızacağını bildiğim Turgut Abi duymadan siz anlayın artık. 1938 doğumlu Turgut Abi, Allah ömürlerini artırsın Erdemir, Gül Buket, Demet, Yeşim, Songül ve Turgay adların da altı çocuk babasıdır.

Akranlarının, O'na Cin Turgut demelerini en önemli nedeni, çoçukluğundan beri keşfedilen ince ve dahiyane zekasına bir de hiper aktifliği eklenince, O'nun ne fikirler, ne espriler üreteceğini söylemeye gerek yoktur sanırım. 

Tâ 55'li lise yıllarını İstanbul'lar da geçirmiş biridir O. Hayatın fiziği, kimyası bir yana, coğrafyasını da iyi bilen biridir O. Coğrafya dedim de; memuriyet hayatın da O'nun kadar yer gezmiş, O'nun kadar kurum değişmiş Türkiye'de başka bir memur yoktur dersek sanırım abartmış olmayız.

Eksiğinin olacağını bilerek, Banka, Belediye, Orman İşletme, Sağlık Bakanlığı, Yem Sanayi ve Yüksek Öğretim Kurulu Turgut Abi'nin çalıştığı kurumlardan aklımız da kalanların bazıları.

Ee sadece kurum çeşitliliği mi Turgut Abi'yi Türkiye'de memur olarak ön sıralara getiriyor ? Değil elbet. O'nun memuriyet dosyasının da bir hayli kabarıklığı da Turgut Abi'mizin öne çıkarıyor. Ama O'nun bu çok kabarık dosyasını da olmayan tek şey, yüz kızartıcı eylem, haksız kazanç edinme ve eylem hiç yoktur. Zaten Turgut Abi'den de böyle bir şey ne umulur nede beklenir.

Peki nedir bu kabarmış dosya derseniz ? İzin, hemen her izin sonu hayli bir rapor, özgürlüğüne düşkün bu adamının yetkili yetersizlere karşı koyma v.s diyebiliriz. Hepinizin bildiği Turgut Abi, pasif kişilik yerine baskın özellikleri olan biridir. Kolay kalıba girecek biri değildir O, itaat kültürü, emir alma O'na göre değil elbet, böyle bir karekterden memur olması beklenir mi ? Olmuş işte...

Kırklareli'sinden, Erzurum'a,  Göksun'dan, Samsun'a kadar yurdun dört bir yanını görmüş gezmiş, Türkiye göndemine her zaman hakim olan bu adam bulunduğu her ortam da şık giyimi, kahkahalara boğan esprileriyle dikkat çeken biriydi.

Herşeyden önce iyi bir Göksun sevdalısıydı O. Okullar tatil olduğun da hemen Göksun'a gelmeyi bir hayat anlayışı olarak kabul etmişti. İznini sonuna kadar eh arkasından da rapor olmak kaydıyla Göksun'da geçirirdi. O'nu dört gözle bekleyen, geldiğinde de "âhâh vallâ Turgut gelmiş" diyerek sevinen, dost ve arkadaş çevresi vardı. Sevilirdi Turgut Abi, "bahâle", "ölê ?" diyerek şen ederdi Göksun'u.
Paşa Pınarı'nda abdest alan emekli imamın yanına yaklaşıp "bahâle Emmi siz emekli oluncâda mı abdest alıp namaz gılıyosuz ?" Sözü bile, "lâ hâvle" diyerek başını sağa sola tebessümle çeviren imamca da hoş karşılanırdı.

Kanlıkavak Sağlık Ocağın'da görevliyken, gelin-kaynana kavgası nedeniyle depresyona uğrayan hemen her günün gecesinde de Sağlık Ocağın'da gelerek, sağlık personellerine illallâh dedirten kaynana için, sağlıkçılara "bir daha o gârı gelirse bâ haber edin" deyip, kadıncağıza bir şırınga dolusu serum iğnesi yaptıktan yarım saat sonra kadının Turgut Abi'ye "ellerin dert görmesin turp gibi oldum" diyerek bir daha Ocağa hiç uğramamış olması, diyazemin iyi edemediği kadını, Turgut Abi'nin serum fizyolojiğinin turp gibi etmesi O'nun marifetlerinden sayılır.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde Turgut Abi'ye ne izin veren var ne de bir merci; O'da doğru Atatürk Büstü'ne gider, "Atam izin alacak yetkili bulamadım, ben de size geldim Göksun'a gediyom" diyerek, Göksun'a gelen de yine Turgut Abi'mizdi bizim.

Çok sevdiği kızı Gül'den ayrılmayı istemediği için, sekiz defa gelen düürçüsüne "Olânı tanımıyom araştırâk" diyerek gönderip, dokuzuncu gelişlerin de bir paket sigara içtikten sonra "ellâm tamam" diyerek karara veren de Turgut Abi'ydi.

Bu sayfaların Turgut Abimizi alması çok zor. En iyisi; hayatı dolu dolu yaşayan Turgut Abi'yi daha yakından tanımak için, kahkahalarınıza hakim olmak şartıyla yâ bizzat O'nunla, ya da yakın arkadaşlarından özellikle de emekli ögretmenimiz Hacı Abi'yle (Solak) sohbet etmeniz gerekecektir.

Ömrün bereketli olsun, Seni seviyoruz Turgut Abi !
Allah size ve sevdiklerinize hayırlı ömürler versin.
Bu vesile ile burada andıklarımızdan göçenleri rahmet kalanlarımıza sağlık ve afiyetler diliyoruz. 

Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin, 
Henüz yayımlanmamış, 
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı eserinden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi