Mehmet TAŞ
Kahramanmaraş’ın Anası: Lütfiye Ebe
Bir devrin öncüsü...
Yıl 1945… Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde, dönemin saygın din âlimlerinden Çitiloğlu Ali Arif Efendi, daha 13-14 yaşındaki kızını kara trene bindirip Konya Ebelik Okulu’na gönderir.
O yıllarda kız çocuklarının okula gönderilmesi olağan bir şey değildir; hem de bir din âlimi tarafından!
Ali Efendi’nin bu kararı, sadece bir baba cesareti değil, aynı zamanda bir toplumun kaderini değiştiren bir adım olur.
O günlerde ilçenin adı “Eloğlu”dur. Halk, hocanın kızını okula göndermesine önce şaşırır, sonra örnek alır.
“Hoca kızını gönderiyorsa, ben de gönderirim!” diyerek birçok aile, kız çocuklarını okula göndermeye başlar.
İşte o cesur adım, bölgede kadın eğitiminin kapısını aralayan bir kıvılcım olur.
BİR ÖMÜR, BİNLERCE HAYAT...
1947 yılında diplomasını alan Lütfiye Ebe, memleketine dönerek mesleğine başlar.
Kahramanmaraş, Pazarcık, Göksun derken yüzlerce köy gezer, binlerce doğum yaptırır.
Eli şifalı, sözü merhametli bir kadındır.
O artık herkesin dilinde “Kahramanmaraş’ın anası, Lütfiye Ebe”dir.
1950’lerden 2000’lere kadar geçen o uzun yıllar boyunca, bugün Kahramanmaraş’ta 40 yaşın üzerindeki binlerce insanın doğumunda onun emeği vardır.
Birçok insan, “beni Lütfiye Ebe doğurtmuş” derken, yüzünde saygılı bir tebessüm belirir.
Çünkü Lütfiye Ebe yalnızca bir sağlık çalışanı değil, bir dönemin vicdanıdır.
AİLESİYLE BİR VEFA HİKAYESİ ASLINDA
Genç yaşta kaybettiği eşi Kayahan Erdoğanyılmaz ile birlikte, Şeyhadil Mezarlığı’nda yan yana yatıyor.
Kahramanmaraş’a olan sevgisini, oğlu Serdar Erdoğanyılmaz ve torunlarına da miras bırakmış.
İstanbul’da bir kamu kurumunda çalışan Serdar Erdoğanyılmaz annesinin ısrarı üzerine iki diplomalı olarak Kahramanmaraş’a gelir.
Onun hayatı, bir kadının toplumda neleri değiştirebileceğinin en güzel örneklerinden biri.
Bir köyde başlayan yolculuk, bir şehri ve bir kuşağı etkileyen bir hizmet hikayesine dönüşmüş.
BİR ŞEHRİN BELLEĞİNDE KALAN BİR İSİM
Lütfiye Ebe, yalnızca doğumlara değil, Kahramanmaraş’ın kadınlarına umut doğuran bir figürdü.
Elinde çantası, omzunda sorumluluğu, kalbinde merhametiyle köy köy, ev ev dolaşırken, ardında sadece bebekler değil, iyilikle anılan bir iz bıraktı.
Bugün Şeyhadil Mezarlığı’nda dua ederken, bir köy kızının bu şehre nasıl ışık tuttuğunu hatırlamak gerekir.
Çünkü “baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş” sözü, en çok onun için söylenmiştir.
SON SÖZ OLARAK!..
Bir kadının cesaretiyle başlayan o hikâye, yüzlerce annenin, binlerce çocuğun hayatına dokundu.
Lütfiye Ebe, bu şehrin isimsiz kahramanlarından, unutulmaz sağlık gönüllülerindendir.
Mekânı cennet, ruhu şad olsun.
Onu saygı, minnet ve sevgiyle anıyoruz…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.