Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Esenköy'ü Kalkındırma Anılarım

Binboğa eteklerinde orman içinde bulunan müthiş doğasıyla, eşli nüfusa sahip çok güzel bir yerleşim yeridir Esenköy'ümüz. Büyükkızılcık'a yakınlığı nedeniyle eskiden, Küçükkızılcık ve Kışla olarak anılan bu şirin köy, sonradan resmen Esenköy olarak adlandırıldı.

Köyün 90'lı yıllarda yegane geliri hayvancılık olsada, çok müsait olan meyvecilik ve arıcılık yok denecek düzeydeydi. Köy inceleme gezilerimizde Hayvancılık yanında, arıcılık ve meyveciliğin köy kalkınması için önemli bir alternatif olduğunu gözlemlediğimizde, köylümüzün fikrini de alarak diğer köylerimizde olduğu gibi burada da ekip olarak kolları sıvadık.

Yazı-yaban meyveciliğe elverişli tüm alanlar kapama bahçe olarak Afşin Meyvecilik Üretme İstasyonu Fidanlığı'ndan temin edilen binlerce meyve fidanını ücretsiz olarak, Esenköy topraklarıyla buluşturduk.

Hizmete susayan köylümüzün o an ki heyacan ve mutluluğu şu an aklıma geldikçe bile, yüreğim o günlerin sevinç kıpırtısı ve ehh birazda nemli gözlerimle yazıya dökmede zorlanıyorum.

Hayvancılık açısından da, gerek orköy kredileri, gerekse Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu marifetiyle yaptığımız işletmelerin içini Orköy'ce büyük baş hayvanlarla doldurmamız, tüm hayvan sürülerinin ücretsiz olarak iç ve dış parazitlere karşı ilaçlamamızın verdiği görev huzuru anlatılır gibi değil.
Yine o dönem Allah rahmet eylesin memleket sevdalısı Büyükkızılcık belediye başkanı Şerif Gökkaya'ya "Sen Belediye bütçenden Malatya'dan iki damızlık boğa al, bende ilave olarak iki boğa ve kesif yem vereceğim" sözümle gerek Büyükkızılcık gerekse Esenköy'ümüz ve hatta civar köylerin tüm sığırlarının ıslahı köylülerimize apayrı dinamizm getirmişti.

Öyle yâ aynı sartlarda bakımla inek başı günde 5 kğ süt nere 12-15 kg süt nere ? Üstelik melez doğan erkek danaların yerliye göre 50-60 kg daha fazla et vermesi nere ?

Esenköy'de gerek meyvecik gereksede hayvancılık alanında ki bu kıvılcım köylüye kalkınma için apayrı bir umud ve coşku getirdi. O zamanlar köydeki kabilecilik çekişmesi, yönünü yavaş yavaş köy kalkınmasına çevirmişti.

Bunda hiç şüphesiz barış adamı köy muhtarı rahmetli Bekir Ağa'nın (Söyler) önemli gayretlerini inkar etmemek gerekir. Zaten köylülerle sohbetlerimiz de bu tür çekişmelerin köyede, kabilelerede, köylüyede zararlı olacağını, bunun yerine dikkatlerini köy kalkınmasına çevirmemizin daha hayırlı olacağını da sık sık ben ve çalışma arkadaşlarım vurgulamaktaydılar.

Bu birbirimize olan güven ve barış ortamı sayesinde, Esenköy'lümüz her salı İlçe Tarım Müdürlüğü girişinden tüm koridor ve odaları doldurmaya, bizden yeni yeni hizmetler beklemekteydi. Bu arzu selinin önünde durmak ne mümkün ? Sıra köyümüz için planladığımız Arıcılık Kursuna gelmişti.

Allah selamet versin Teknisyen Durmuş Gencer bey ve ekibinin gayretleriyle, yer yer yatılı veya gidiş- dönüş şeklinde audio- visuel kasetlerle odalara sığmayan kalabalıklara onlarca gün köylüyü arıcılık üzerine eğitime aldık. Kurs gören ve belge alan kursiyerlere, her kabileden durumu zayıf ama arıcılık yapabilecek bir-iki kişiye, Afyon- Sandıklı'dan getirdiğimiz 1000 arılı kovandan köy için planladığımız miktarı köylümüze verdik.

Köy Meydanında ileri çıkarak, adını hiç unutamadığım gara-yağız Cuma Aman "Allah'dan gorkun hani bu listede 'Aman'lar ?" demesin mi ? Aslında aradığımız da buydu. Öyle yâ ! dağıttıktan sonra lâf olacağına, dağıtım öncesi listemizin tekrar gözden geçirilmesi, güven ve adaletli uygulama için Cuma Aman'ın bu çıkışı bence iyi de oldu. Mevcut listeyi yırtarak Cuma Aman dahil bir kaç kişiyi daha listeye aldıktan sonra " Bu mal sizin, milletin tamam mı, şimdi hakkınız helal mi?" diye sorarak hep birlikte "helal !" sesleriyle anlaştık.

Gerek arıcılık kursları sırasında gereksede meyvecilik ve hayvancılıkla ilgili projelerimizi gerçekleştirme sırasında, sofrasını bana ve arkadaşlarıma hep açık tutan, mahcubiyetlerimizi "den hele eve gelen olmazsa canım sıkılıyor" diyerek gideren, gözü gönlü bol Anadolu irfanından nasipli Muhtar eşi Elif Bacı'mı nâmı diğer Gara Elif'i sağlık afiyetle burada anmadan geçemeyeceğim.

Amacımız, 5-6 arılı kovan vermek değildi elbet. Her köylünün evinin örtme altında bulunan kütüklerden kovan yaptırıp, bu 5-6 kovanı onlara aktarma veya kendilerinin de takviyesiyle köylüyü en az 30-40 arılı kovan sahibi yapabilmekti.

Nitekim bunun için Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'da yedeğimizde mevcuttu. Bu fonun amacıda, her arılı kovan için o günkü raiç bedelin
% 50'sini karşılıksız hibe olarak vatandaşa vermekti. Bu anlayış doğrultusunda köyde mevcut marangozlar kovan yapımına yöneldi, yetmedi Büyükkızılcık ve Göksun'da atölyeler gece gündüz kovan için çalışır oldular. Böylece Esenköy dahil, Büyükkızılcık, Yeniyapan, Kanlıkavak, Kavşut, Kömür, Kınıkkoz, Ericek, Çardak, Karadut v.s başta olmak üzere Göksun köylüsü 10 bin üzerinde arılı kovan mevcuduna erişmiş oldu.

Ve Esenköy'lü bu kalkınma irade ve azminin mükafatını Göksun Ziraat Bankası'na giderek devletten karşılıksız hibe şeklinde cepleri dolduracak şekilde para aldı. Sadece bu mu ? 90'lı yıllarda Esenköy, arıcılık, hayvancılık, meyvecik projelerimiz sayesinde Türkiye'de en çok hibe alan köy olma ünvanını elde etti.

Esenköy'ümüzün aradan geçen bunca yıl sonrasında kalkınmışlığı nasıldır bilmem ama, köy ve köylü kalkınması heyacan duyan kamu görevlileri ve bunu şiddetle arzulayan köylü oldukça bence kolay ve anlık bir iş...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi