Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Bu Günlere Nasıl mı Geldik ?

Sanırım 1986 yılıydı. Niğde'nin şirin ilçesi "ikinci memleketim !" dediğim Ulukışla ilçesinde, İlçe Tarım Müdürü'yüm.

İlçe erkânından bir kaç arkadaşla yolumuz Toros yamaçlarında, üniversiteden hocam Prof.Dr. Fahri SAYIN'ın köyüne düştü. O zamanın Gedeli köyü birazı hayvancılık olmak üzere; halı-kilim, bağ, bostan v.s tarımı ile zar-zor geçinen fukara bir köydü. Her köy ve köylümüz gibi misafiri için evinde ne varsa, hatta yoksa bile komşusundan takviyeler alarak olağan üstü misafirperverlik örneği gösteren bir köyümüzdü Gedeli...

Köylülerle sohbet o kadar güzel geçti ki, beraber geldiğim iki-üç arkadaş kaş-göz işaretiyle "gidelim !" desede inan pekde aldırış etmiyordum. Köylü soruyor ben cevap veriyor, ben onlara soruyor tatminkâr cevap alamazsam aydınlatmaya çalışıyordum. Ziyaretimiz bir nevi eğitim çalışmasına dönmüştü. Sohbete güzellik katan bir başka unsurda; meşe odununda kaynayan bakır çaydanlık lokurtusu ve kırmızı şeritli ince belli bardakta ki tavşan kanı çaydı elbet...

Gitmek için kalkmak üzereydik ki, muhtarın "yemek hazır !" sözüyle, muhtarın evine yöneldik. Yer sofrası hazır bizi bekliyordu. Bol etli kuru fasulye, pirinç pilavı, soğan, turşu, ayran, yuķâ ekmek tam menünün garniturleri yani. Hayatım boyunca yemek seçen biri olmadım. Üstelik tanıyanlarca ehh gurmen olduğumda söylenir. Ömrü köy dünyasında geçmiş biri olarakda köylümün ikramının azını çok, acısını bal ederim ki incinmesinler. Bu da meslek büyüklerimizin bize olan ilk nasihatlarından biriydi. Güven ve diyalog için ilk şart yani.

Pilav adetâ lepe gibi pişmiş, fasulye taneleri çok pişmeden dolayı bulamaç gibi olmuş. Üstelik bizlerin alışıla geldiği salçada az, boz bulanık bişey vesselam. Ben önümde ki kapları bitirmeye gayret ederken, arada benimle gelen arkadaşlarıma çaktırmadan bakıyordum ki, hoşnutsuzlukları yüzlerinden belli...

Derken yemek faslı bitti, sütlü kahvemizden sonra ; Muhtara "muhtarım burada kurs açacak yer var mı ?" diye sorunca "istemediğin gadar ! 4-5 hane boş, hem ne uçun müdürüm ?" deyince; kızlar, kadınlar için dedim. " vallâ çok eyi olur, aşağıda Eminlik'de biçki-dikiş açmışlar, gızlar illâ bizde isterik diyor" deyince muhtara bizim kursların biçki- dikiş dahil, pasta-börek, konserve, sağım, kadın sağlığı v.s saydım artık. Muhtarla anlaştık, yeri hazır edecek 10-15 genç kız ve kadına duyuracak, hafta başı ev ekonomistleri köye gelececeklerdi.

Arabaya geçtik, yanımda ki arkadaşların yemek öfkesini benden alacaklarını bilerek, sizin karnınız pek doymadı biliyorum, Beyağil'da Hatay'lılar tavuk-şiş yeri açmış oraya götüreceğim deyince; burundan solumaları geçti. Lâf yerinde güzel derler yâ eskiden bir memur 5-6 kişilik hesabı "off !" demeden ödeyebilirdi. Hatta sen dur ben ödeyeceğim diye bir birini iteler, herkes elini cebine atardı, neyse...

Yolda pilav- fasulye lâfı hiç bitmedi... Onlardan 15 gün sonrası öğle vaktine çok zorda olsa aynı köy için söz aldım. Kursun, kırsal eğitimin ne olduğunu göreceklerdi...
Tarım Bakanlığında şimdi var mıdır bilmem eskiden "Kırsal yöre kadınlarının eğitim entegrasyon projesi" vardı. Proje dahilinde ödenek gönderilir, köy genç kız ve kadınlarına; biçki-dikiş, kadın sağlığı, hayvan ve bitki sağlığı, sağım, süt ürünleri yapımı, hasat sonu israfı önlemek için konserve v.s gibi konularda eğitimler verilirdi.

Ev Ekonomistlerimiz Ayşe ve Sıdıka hanımlara Gedeli'de biçki-dikiş kursu açacağımızı bunun kadar önemli yarın gelin olacak bu köy kızlarımıza yemek ve pasta yapımı dahil tepeden tırnağa onların hayata hazırlamak için eğitileceğini söyleyince, her iki teknisyenimizin de gözleri ışıldadı.

Kuru fasulye ve diğer yemekler ve pasta çeşitleri için et dahil ne gerekiyorsa tüm malzemelerin fatura karşılığı ilçeden yapmaları, 15 gün sonra köye geleceğimizi söyledim.

Nitekim o 15 gün geldiğinde köye ilk gittiğimiz arkadaşlarla Gedeli'ye doğru yol aldık. Kadınların ve kızların yüzlerinde ki mutluluk ifadelerini anlatmam şimdi çok inanın zor. Sadece onlar mı, yaş ve kuru pasta ellerinde tüm köy çocukları, tüm köy..

Muhtar ve heyetiyle birlikte İlçe erkânından arkadaşlar sofradayız. Halâ gözümün önünde tüten o enfes yemekler, sonrasında pastalar...

Aydınlığa susamış Gedeli'de bayram var !
Teşekkürler Ayşe Teşekkürler Sıdıka !
Bin Teşekkür kursumuza "hayır !" demeyen Gedeli, nasıl unuturum ki hocam köyü sizi...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi