UCUBE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Ayasofya Kebiri Camii’nin açılması, biz Müslümanları sevindirmiş olup, yine bir hatanın daha düzeltilmesini beklemekteyiz. 10 Ekim 2019 tarihinde gündeme getirdiğim ve hala  gündemde olan tartışılan ucube İstanbul Sözleşmesiyle;  sözde kadın, erkek eşitliği adı altında kandırmaca söylemlerle kadın haklarının  savunulduğu lanse edilmektedir. Bu iktidarda Müslümanlar  böyle bir aldatmaca görmedi.

Yapılan hatadan dönmek bir erdemdir. Bu sözleşmenin diğer maddelerinde eş cinsellik çeşitli adlar altında teşvik edilmektedir. Eşitlik adı altında toplumun hassas yapısı bozulmaya çalışılmaktadır. İslam'a ve kültürümüze ters olan bu sözleşme İstanbul adıyla kamufle edilmektedir. Ayrıca neden bu sözleşmeyi imzalayan ilk ülke biz olmuşuz? Bu belgeyi bize nasıl dayattılar?

Kadın ve erkek eşitliği mümkün müdür? Kadınlık  hassas ve duygusaldır, kutsal annelik görevi vardır. Erkek bedenen güçlü ve sorumludur. Kutsal babalık görevi vardır. Haliyle anne ve baba birbirine muhtaçtır. Paylaşılan görev sorumlulukları vardır. Birbirlerinin yardımcılarıdır. Birbirlerine rakip değil, birbirlerine muhtaçtırlar. Ailenin reisi erkek olurken, istişare yapmak sünnettir.  

İngiltere, Rusya, Polonya, Ukrayna, Macaristan gibi bir çok  ülkeler bahse konu sözleşmeden çekilmişler veya işleme koymamışlardır. Deyim yerindeyse ülkemizde “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaktadır.” Buna meydan verenler büyük vebal altındadır. Toplumun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede nasıl oluyor da bu sözleşmeyi savunan dindar kişiler var? Bu sözleşmenin savunuculuğunu niye KADEM üstlenmektedir? Neden Sözleşmenin izleme komitesinde lgbt dernekleri vardır?

Bu millete kimsenin çocuğunu gay ve lezbiyen olmaya özendirmeye hakkı yoktur. Bu bir kötülüktür. Tıpkı içki yaptırılması ve kumar oynatılmasına izin verilmesi gibi. Mesele kadın hakları ise ayrı bir düzenleme ile bu yapılır.  Kadınların ezilmesine, işkence görmesine, cinayete kurban edilmesine, töre cinayetlerine  herkes karşıdır. Buna ilişkin düzenlemeler için  uluslar arası kuruluşlara ihtiyacımız yoktur. Kadın haklarını kullanarak diğer ahlaksızlıkların yayılmasına imkan verenlerin asıl amacı, eş cinselliği resmi olarak yaymaktır.

Kadın haklarını düzelteceğiz argümanlarıyla, eş cinsellere sahip çıkılmaktadır. Bu kadar net olan sözleşmeye hala sahip çıkılmaktadır. Evet bu sözleşmenin imzalanması yanlış olmuştur. Bu aşamadan sonra hala bu sözleşmeyi savunanlar ihanet içerisindedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin arka planında da Türkiye’nin toplum ve aile yapısını dizayn etme amacı yatıyor. Sözleşmenin içerisine sinsice işlenmiş bazı kavramlar ve bu kavramları inşa etmenin gereği olan birtakım yükümlülükler söz konusu.

“İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu” isimli oluşum neden yoğun şekilde marjinal feminist gruplar ve LGBT derneklerinden teşekkül ediyor? Eğitim maddesi diyor ki taraf devletler tüm eğitim düzeylerinde “toplumsal cinsiyete dayalı” eğitimler verir. Avustralya’da LGBT’nin sahip olduğu gücü anlatırken eğitim sistemlerinin “toplumsal cinsiyet” kavramı üzerine kurulu olduğuna ve bunun doğal sonucu olarak eşcinselliğin daha ilkokulda çocukların zihninde normalleştirildiğine dikkat çekmiştir.

Kadın haklarına ilişkin kendi yasalarımızla daha kapsayıcı, milli kültürümüzü savunan bir kanun çıkarmalıyız. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu konuda görüş bildirmelidir. Bu olay bir oldu bittiye getirilemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer IŞIK Arşivi