İnsanlığın Ölmediği Köy: Kireç

Cumartesi akşamı acı bir haber aldık. Ev komşumuz Nazım Özmen’in Hakk’a yürüdüğünü öğrendik. Mekânı cennet olsun; gerçekten çok güzel bir insan, çok kıymetli bir dosttu.

Beş vakit namazını Medine Camii’nde kılan, oğlunun eğitimi için beş yıllığına Kahramanmaraş’a gelen ve Şehzade Sitesi F Blok’ta kirada oturan Nazım Özmen kardeşimiz; nezaketi, kibarlığı ve insanlığıyla gönüllerde yer etmiş biriydi.

Pazar sabahı erken saatlerde yola çıktık. Ahmet Pala, Emrullah Durdu ve değerli eşiyle birlikte tek araçla Adana’nın Tufanbeyli ilçesine, oradan da ilçeye 33 kilometre uzaklıktaki Sefade mevkiinde bulunan Kireç Köyü’ne (yeni adıyla mahalle mi denir, onu da tam bilemedik) ulaştık.

Sessiz, sakin bir yerdi. “Burada yaşayan var mı?” diye sorduk. Sadece dört evde sürekli ikamet eden, büyükbaş ve küçükbaş hayvan besleyen insanlar olduğunu söylediler. Yeni ve güzel evleri görünce sordum:
“Yazın yaylacılar gelir, kışın ise Adana, Mersin, Osmaniye’ye inerler. Emekliler yaz başında geri döner” dediler.

Aklımdan şu soru geçti: “Acaba cenaze namazını kılacak kadar insan olur mu?”

Kireç’e vardığımızda üç-beş araç vardı, cenaze henüz gelmemişti. Bu sırada Tufanbeyli Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aktürk de geldi. Herkesle tek tek tokalaştı, hâl hatır sordu. Bizi tanımasa bile nezaketi, insanlarla kurduğu samimi diyalog son derece takdire şayandı.

Taziye çadırı kurulmuş, masa ve sandalyeler hazırdı. Bu güzel hizmet için Sayın Başkan Ahmet Aktürk’e teşekkür ediyorum.

Cenazenin Tufanbeyli Devlet Hastanesi’nde kefenleme ve yıkama işlemlerinin sürdüğü bilgisi geldi. Öğle namazına müteakip defnedileceği bildirildi.

Derken; Kayseri, Kahramanmaraş, Göksun, Kadirli, Kozan, Osmaniye, Hatay, Adana, Mersin, İmamoğlu, Ankara ve Türkiye’nin dört bir yanından Özmen ailesinin fertleri, dostları ve sevenleri birer birer gelmeye başladı.

Ben “Yedi kişi olur mu, cenaze namazını kılar mıyız?” diye düşünürken, bir anda yüzlerce insan toplandı.

Öğle ezanı okundu, namaz kılındı ve ardından cenaze namazı eda edildi. Katılım sayısı binleri bulmuştu.

Biz yabancı üç kişiydik; Kahramanmaraş’tan gelen beş tanıdık daha vardı. Geri kalanların tamamı akrabalar ve dostlardı. Biz yaklaşık 400 kilometre yol yapmıştık; ancak çok daha uzaklardan gelenlere de bizzat şahit olduk.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde okuyan oğlu Siraç Özmen’in, genç yaşta dağ gibi bir babayı kaybetmenin acısına rağmen metanetini koruması hepimizi derinden etkiledi.

Sayımız az da olsa, “insanlık ölmedi” demek için Kahramanmaraş’tan kalkıp bu cenazeye katıldık.

Tufanbeyli’ye bağlı Kireç Mahallesi, insanlığın ölmediğini adeta dünyaya haykırdı ve beni derinden etkiledi.

Belediyenin etli pide ve meyve suyu ikramı, özellikle uzaktan gelenler için adeta ilaç gibi oldu.

Nazım Özmen Bey’in cenazesine Türkiye’nin dört bir yanından gelerek “insanlık ölmedi, biz buradayız” diyen herkese gönülden teşekkür ediyorum.

Unutmayalım;
Yarın bir gün biz de öleceğiz, sen de öleceksin…
Ama dağ başında, cenazende bu kadar insanı bulabilecek misin?

Mekânın cennet olsun Nazım Özmen…
Hayırlı, sağlıklı ve huzurlu bir hafta diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Doğan Arşivi