Kültürel Erozyon, Kaygı ve Tehlikeler

Pandemi ve depremden sonra millet olarak kültürel erozyon içerisinde erimekteyiz. En kötüsü bu tehlikenin farkında değiliz. Milletçe güle eğlene eriyoruz. Hemen yanı başımızda savaşlar var. Hiç ibret almıyoruz. Her an teyakkuz halinde olmalıyız ama milletçe rahatız rehavetteyiz.Tek derdimiz maaş yetmiyor, enflasyon başını aldı gitti, her şey pahalı şikayetleriyle savrulmaktayız. Din kültür yozlaşmasını hiç görmüyoruz,tek kaygımız dünyalık ve dünya sevgisi olmuş, rahatlık lüks düşkünlüğü başını almış gitmiş.

Erkeklerin ailesini kıskanması bitmiş, kadın hakları başını almış gitmiş.Sözde kadınlar korunurken erkekler korunmaya muhtaç hale getirilmiş. Boşanmalar çoğalmış, cinayetler artmış. Kocalar hapiste, koca nafakasıyla kadın sevgilisiyle birlikte olur hale gelmiş. Diğer taraftan LGBT ciler çoğalmış, özgürlük altında her türlü ahlaksızlık kanuni olmuş. Yaz gelince ortalık plaj haline gelmiş. Sitelerde açık erkek kadın karışık havuzlar artmış, kuaförlerde bay bayan karışık, jimnastik salonları erkek bayan karışık, uyuşturu maddeleri önlenememiş, okul kapanış eğlence programları rezalet, kumar kafeleri tıklım tıklım, TV dizilerle kafalar uyuşturulmuş, cinayetler artmış, küçük çocuklar pembe tablolarda yaşıyor, çocukların her isteği yerine getirilmeye çalışılıyor. Kapalı annenin yanında açık kızı ya da torunu bulunuyor. Birkaç günlük yaz tatilleri için verilen ücret, umre fiyatlarını çok geçti.Lüks israf ile kimsesizleri görmez olduk.

“Emri bil maruf nehyi anilmünker” emri yapılamaz hale gelmiş. Evlerde haremlik selamlık kalkmış, akraba ilişkilerinde na mahremlik kalkmış, içimiz temiz diyerek kendimizi kandırır hale geldik. Ahlak anlayışımız değişmiş; bir kere ile bir şey olmaz, ben yapmadım kızım torunum görsün, dünyanın düzeni böyle, … yemeyen domuz, enayilik bana mı kalmış, herkesin var benim niye yok, bana dokunmayan yılan bin yaşasın kavramları içerisinde yaşamak normal bir özlem olmuş. Ben herkesten iyiyim diyerek kendimizi kandırır olmuşuz. Yediklerimiz içtiklerimiz bizleri kanser ve hastalıklara götürüyor, genlerimizi bozuyorlar ve daha nice planlarla neslimiz bozuluyor.

Hiçbir yer güvenli olmamış. Evlerimiz ve çevremiz bize uzak kalmış. Parklarda utanılacak durumlar bize normal geliyor. Evlerimizde TV, telefon, internet, akıllı cihazlar bizlerin gizli takipçileri olmuş. Her odamızda yangın var ama farkında değiliz. Küreselcilik, kapitalizm sayesindeher dini vecibeler yük olmaya başlamış. Yakında akıllı robotların insanların alternatifleri olacağı, yapay zekanın geliştirildiği bir dönemden geçiyoruz. Yapay zeka ile teknolojiye insanoğlu yenik düşmemeli hemen tedbirler alınmalı, sosyal medya zamanımızı çalıyor.

Velhasıl Allah bizleri ikaz ediyor; “Gidiş nereye?”

Güven saygı yerini, menfaate bırakmış. Doğruları menfaatimize göre söylemeye başladık. Özgürlük altında her şeyimizi kaybettik. Milli ve dini değerlerimiz yobaz görülmeye başlandı. Gazze için protestoları, Avrupa ve gayri müslimler bizden daha çok yapar olmuşlar. İslam ülkeleri sınıfta kalmıştır. Sanki İslam Batıdandoğuyor. Sanki bu gençlik bizim neslimiz değil!

İslam ilk zamanları 4-5 kişiyle davet edildi ve Elhamdülillah az bir kişiyle dünyaya İslam yayıldı. Görülen o ki; yenidenkendimizi uyandırmalıyız silkelenmeliyiz ve önce kendimiz sonra ailemiz diyerek İslam ile tanışmalıyız. Artık biiznillah arkası gelir. İyi niyetli azlar, ihlasları neticesinde çoğunluğa hakim olmuşlardır. Düşmanlarımız belli, o halde tarafımız da belli olsun ve gayret bizi bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ömer IŞIK Arşivi