En önemli gündemimiz, koronavirus oldu. Dünyanın gündemine öyle bir geldi ki ülkeler, insanlar korku, panik içerisine girdi. Hayat yavaşladı, herkes birbirinden şüphelenmeye başladı. Meğerse can ne tatlıymış. Küçük sıkıntılarımızı bize unutturdu.

Meğer ne büyük sıkıntılar varmış. Kendi sıkıntılarımızı unutturup, savaşta ölenleri ilgisizliği, açlıktan ölenlere umursamazlığı, hastalıktan ölenleri bize hatırlattı. Pahalılık, lüks, zor geçim şikayetlerini ne çabuk unuttuk. İnsanlık ilişkilerini yeniden gözden geçirip kendimize bir çeki düzen verme zamanına kavuştuk. Elhamdülillah  Allah, inananlara şerden bile hayırlar veriyor. Çarşılar sakin, gürültü yok. Artık içe dönme zamanı, kendimizi dinleme, kendimize zaman ayırma zamanımız oldu. Bu arada ışın-lazer tedavisiyle Türk doktorlarının koronavirusu tedavi edebilecekleri haberleri duyuldu. Heyecanlandık. Fakat akabinde hastalar üzerinde deneme için  yetkililer tarafından izin verilmediğini, bu itibarla İtalya ve Makedonya tarafından doktorlarımıza  çalışma izninin verildiğini öğrendik. Bu duruma şaşırdık. Neden bu denemeye yetkililerimiz tarafından izin verilmedi? Ya sabır diyoruz ve şimdi huşuyla ibadet ve dua vakti diyoruz.

FETÖ davaları devam ediyor, artık mahrem İmamlar da itirafçı olmaya başladı. Demek ki zamanla çözülmeler başlayacak. Hala üst seviyede memur olan fetöcüler var. Bunlar önceden sözüm ona  kanmışlar ve önemli kadrolara gelmişler. Sonra pişman olmuşlar, ama hala üst görevlere devam ediyorlar. Oh canım oh. Bir elleri yağda bir elleri balda olanlar hala var. Onlardan bu görev ne zaman boşalacak ta gerçek mağdur olanlar göreve gelecek? Yani hala bazı üst kadrolarda hak yeme devam ediliyor. Umarım mahrem İmamlarla bunlar, bir an evvel deşifre olurlar.

İlk defa Türkiye’nin gündemine 16  Temmuz 2018  ve  17 Ekim 2018 tarihli yazımla İş Bankasının CHP tasallutundan kurtulması için devrini gündeme getirmiştim. Bu önerimiz anında Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından konu gündeme getirilmişti. Ancak bu zamana kadar bir gelişme olmadı. En son TV de  Meclise getirilme aşamasında olduğu bilgisini öğrendik. Umarım arkası gelir. Bir haksızlık daha önlenmiş olur.

Hindistan ve Keşmir’de Müslümanlara zulüm ve baskı hala devam ediyor. Oysa Hindistan kılar Müslümanlara çok şey borçlu. Başta güçlü bir devlet olmayı Hintliler, Müslümanlara borçlu. Çünkü Gazellilerden Babürlülere kadar taki İngilizlerin işgaline kadar Hindistan’ı, Müslüman Türkler yönetmiştir. Eğer Türkler Hindistan’ı birlik içerisinde tutmasaydı, küçük racalıklar tarafından yönetilecek veya Çin’in  istilasında olacaktı. Şimdi ise Hindular ve Sihler fanatik duygularla ırkçılık yapmaktalar. Hindistan yönetimine tarihteki bu durumun hatırlatılması gerekiyor. Dünya doğal afetlere uğraşırken Hindistan hala mazlum Müslüman halkıyla uğraşıyor. Galiba Çin gibi Hindistan da dersini almak istiyor.

Ya Rab, sen her şeye kadirsin.