Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Göksun'da Tazılı Av ve Avcılık

Siz, Göksun'da soğuktan tir tir titreyene

"O ne br'ulân imirin (itii mi/çulsuz tazısıı mı) ne titriyon ?" yada, sempatik çocukların "ırık tazı seni" diyerek sevildiklerini veya hızlı koşanlarada "maşallah tazıı mı goşuyo !" yada göbek- mübek olmayan atletik yapılılara "maşallah garun-murun yok, herifçolunun tazı ğarnıı mı ğarnı var" yada eski bir şöforumuzun jipi için "şu arabanın distribütör kapağının contası bir olaydı; göreydiniz o zaman siz onu, tazıı mı gaçardı o tazıı mı" dediğini, veya rahmetli Mustuk Mâmud'un (Çapar) boz tazısının av getirdiğinde, örtmede kibirli kibirli gelen-geçene bakışından dolayı; Gösün'ümüzde kibirli, aklı boş adamlara;

"O ne br'ulân, Musduk Mâmud'un av getik tazısıı mı ne gubarıp da goddişleşiyon ?" sözlerini her halde duymuşsunuzdur. ?

Göksun kültüründe tazı, gün hükmüne göre az veya çok yer tutar.

Şahların, padişahların, kralların, ağalarının, beylerin, paşaların 70-80 yıl öncesinde kısa kış günü sportif eğlence çeşidinde ne vardı sanıyordunuz ? Halâ bu prestijli tazılı av sporları, kuzey Avrupa kralları, Orta Doğu kral ve sultanlarının vaz geçilmez eğlenceleri arasındadır. Arap kültüründe tazı yarışları kazananın sahibine önemli prestijler sağlar.

Tazılar aslında av köpekleri sınıfındandır. 26 adet cins sayılarının olması nedeniyle ayrı bir sınıf olarak değerlendirilmiştir. Tazılar ilkin; görerek iz süren tazılar ve koklayarak iz sürenler tazılar olmak üzere iki guruba ayrılır. Her iki grubunda arazi morfolojik yapısına göre üstün avantajları vardır.
Tazılar içinde Dünya'da en çok bilineni İngiliz Tazısıdır (Greyhound) saatte 72 km koşan bu tazı en çok aranan en pahalı tazı cinsidir.

49ade1e0-eb1c-40ed-8a1c-0274449013b6.jpg

Resim-1- İngiliz Tazısı

Türkiyede ki tazı cinsleri genelde 3 adet kabul edilir. Diğerleri bunların, Avrupa ve Orta Doğu menşeylilerinin variyeteleri, melezleri olarak kabul edilir.

İlk tazı cinsimiz Türk Tazısı tâ Orta Asyadan beri Türklerle birlikte olmuş, onlarla Anadolu'ya gelmiş tazı cinsidir. Nesli koruma altına alınmıştır.

59fe1d4f-788f-4257-a33a-6f297f156021.jpg

Resim -2- Türk Tazısı

2 nci tazı cinsimiz Urfa Tazısı'dır. Dünya'ca tanınan bu cins, çok zeki, çevik ve suratlidir. Urfa yöresinde yetiştiriciliği yapılır. Türkiye ve özellikle Araplarca aranılan bir ırktır

62deec18-b077-4294-a4e9-30fa140f71b5.jpg

Resim-3- Urfa Tazısı

Türkiye'de görülen 3 ncü tazı cinsi ise, Afgan Tazısıdır. Dünya'ya Afganistan'dan yayılmıştır. Yüksek dağlarda, kayalıklarda daha iyi av randımanı gösterir. Ceylan avcılığıyla ünlüdür. Resim-4- Aşağıda Afgan Tazısı görülmektedir.

d0bbe727-2ba4-4166-ba5b-d66fa1196700.jpg

Çok uysal ev ve sahibine çok bağlı olan tazılar, çok eskiden geleneksel Türk ailelerinin baş köşesinde yer ve önem verdiği adeta aile bireylerinden biriydi.
İster Göksun merkez isterse köy ve kasabalarımız kültüründe tazılar önemli yer tutar. Hatta o kadar ki; ava gideceği günlerde hasbelkader evde içli köfte yapılmışsa, evin hanımından örün örün önüne içli köfte atılan evin gıymetlisiydi tazılar. Ev hanımı bu durumu görmemişse mesele yok. Amma görür veya sezmişse "çocukların rızğını şu mundar soykâya mı yediriyon !?" diye ufak bir ğıyamet kopardı evlerde...Her ne hikmetse davşan getirdiğinde de aynı tazıya iştahla yâl veren de yine evin o hanımıydı.

Göksun'da da bilinen tazı çeşitlerimiz yukarıda belirttiğimiz Türk Tazısı, Afgan ve Urfa Tazılarının safı ve bunların melezleri halindedir. Mali durumu iyi olanlar genelde Urfa'dan tazı getirtirlerdi. Dostlukları güçlü olan hemşehrilerimize Urfa başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden tazı hediye edilir, bunlarda bu cinsten elde ettiği yavrularını tekrar onlara hediye olarak geri gönderirlerdi.
Göksun Merkez, tüm köy ve kasabaları iklim ve topoğrafik yapı olarak av sporuna çok uygun bir yerleşim alanıdır. Uzun süren yoğun kış mevsiminin en önemli sportif eğlencesi, horantanın kısmen de olsa et ihtiyacını karşılayan avcılık, Göksun ve köylerinin vaz geçilmez bir hobisidir.

İlk sıralar avcılık genelde tazılarla yapılırdı. Sonradan bu av köpeklerine devretti. Gerek tazı gerekse av köpekleri ailenin önemli bir varlığı hatta bireyi sayılırdı.

Göksun'da kaim bir geleneğe sahip av kültürümüz, çok eskiden beri Göksun Avcılık ve Atıcılık Klübü/ Derneği tarafından üyelerini sosyal dayanışma içinde bir arada tutma av dostuklarını, sair zamanda da pekiştirmek açısından önemli bir sivil toplum örgütü olarak görmekteyim.

Son zamanlarda Göksun'lu avcılarımızın birlikte Göksun'unun güzelliklerini çevrede tanınınırlık kazanmasına katkısını da takdire şayan olarak görürüm.

Göksun adına bize bu güzellikleri yaşatan ve halâ yaşatmaya devam eden bu güzel insanlarımız unutulsun istemem, onları anmadan da geçemeyeceğim. Eski kuşak avcılarımızdan genç nesillere doğru;

Topçu Hasan (Topçuoğlu), Gocâoğlan Mustafa Usta (Akkök), Gır Kamil (Engizek), Terzi Şeref (Tekin), Terzi Yusuf (Zıba), Kazım Erzurum, Ecevit Memmed (Sağır), Kaymakamlık Şöforu Hasan Nacar, Sıhhıyeci Ethem Ergül, Kâzım Güneş, Foto Tahsin (Güneş), Toto Omar (Peltek), Ormancı Mehmet Kaplan, Kuşçu Cemil (Çitil), Necati Çitil, Niyazi Kayıran, Kuşoglu Hacı (Kuşoğlu), Galaycı Sefer (Özallı),Terzi Hüseyin (Bağcı), Sağlıkçı Mustafa (Demir), Topal Ali (Binici), Zomba Remzi (Sağır), Dönece Osman (Gürbüz), Dönece Aycı (Gürbüz), Dönece Musa (Gürbüz), Gıllı Memiş (Karaoğlan, Ahmed Kâye (Baltacı), Ekiz Hacı (Gürbüz), Sakar Sülemen (Gürbüz), Sakar Osman (Gürbüz), Dönece Gâvur Ali (Gürbüz), Zomba İrbâm (Sağır), Mahmut Avcubaşı, Mehmet Avcubaşı, Ökkeş Parlak, Memiş Güçlü, Selahattin Atakan, Şeref Şahan, Ali Bozoğlu, Topçu Ali (Topçuoğlu), Ziya Altok, İsmail Atay, Tayyar Tekin, Veli Aksoy, Hasan Aksoy, Bekir Sami Avcubaşı, Duran Oğlu Ökkeş, Muhtar Yaşar (Güçlü), Ümmet Küçük, H. Şükrü Çiçek, Feyyaz Yardım, Galip Bal, Garga Cuma, Yaşar Aydın, Ahmet Ekici, H. Ali Akmaz, Fikret Altok, İrfan Güneş, Ramazan Topçuoğlu, Nusret Güneş, Emin Güneş, Vezir Zekeriye Abacı, Ali Hoca (Çiftçi), Nazım Alkış, Mevlüt Alkış, Efendi Alkış, Hakkı Özallı, Hocaoğlu Mehmet Yıldız, Mekselina Koca, Selahattin Suzan, Hadi Güneş, Tabelacı Bekir Gökçek, Zeyit Koca, Ambulans Hacı, Erdoğan Binici, Refik Yılmaz, Tahir Yalçın, Efendi Yalçın, Memili Kenger, Mustafa Çitil, Ali Cüce, Ali Kaplan, Muzaffer Çalık, Nebi Kaplan, Yavuz Akkök, Mustafa Burak Akkök, Garipoğlu Ahmet (Çiçek), Ünal Nacar, Kör Ali Halil (Özdemir), Veteriner Abdullah Koyuncu, Zeynel Peltek, İmran Kocakaya, Ahmet Bozkurt, Yusuf El, Selami Özaktürk, Hacı İsmâl Çağmel, Efendi (Halil) Kodak, Fazlı Kocabozdoğan, Topal Osman'ın Memmed (Özaktürk), Ali Veli Akdeniz, Mustafa Özaktürk, Gucur Bozoglu, Gara Bozoğlu, Çetin Kuşoğlu, Yener Bozoğlu, Toto Memmed (Peltek), Hakkı Serin, Alpaslan Tok, Selçuk Peltek, Ufuk Peltek, Hacı Bozkuş, Kip Kip Ferhat (Bolat), Davut Özdemir, Göbelek Samet (Geben), Veli Zincir, Halil Güçlü, Kürşat Sivaslıoğlu, Murat Sivaslıoğlu, Hıdır Güngör, Mustafa Parlak, Sağır Çavuş, Topal Ali'nin Yaşar, Hacımirza'lı Nazım

Göksun ve Andırın avcılarının bölgesinde ün yaptıklarını gururla belirttikten sonra; 1969'lu yıllarda Büyük Kızılcık'lı avcılarımızın Binboğa Dağlarında avladığı "Yaban Koyunu" etini tadan biri olarak, Göksun av biyo-çeşitliliği açısından da zengin bir bölgedir. Gerek Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü nezninde, gereksede Avrupa Birliği kaynaklarından av, avcılık ve doğa koruma açısından geniş kapsamlı projeler yapılarak bu imkanları değerlendirilmeye alınırsa Göksun'umuz biyo- çeşitliliğin nimetlerinden de faydalanmış olur diye düşünüyorum.

Yukarıdaki avcularımızın çoğu yanında iyi eğitilmiş, safkan av köpekleriyle av yapan avcılarımızdı, bir kısmı da "uçara-kaçara vuran" diye tabir edilen av köpeği bulundurmadan av yapan avcılarımızdı.

Bu arada Bir ömürde mavzerle 300'den fazla Yaban Keçisi ve Geyik vurduğu köylülerince anlatılagelen Kazandere'li Memidik Memmed'i (Tiryaki) de rahmetle anıyorum.

Bir kısım avcılarımız ise; avı ortaya çıkaran "gopil", "gupa" denilen küçük köpeklerle av yapan avcılarımızdı ki bunlar; Şişik Hamza (Kişi), Sarı Ramazan (Akyıl), Bico Memmed (Akkul), Gara Mustafa Omar (Tezel), Çolak Bilal (Akol), Duzsuz Ali (Eryılmaz), Mehmet Acar, Hakkı Veli, Dala Duran, Dala Gara, Hilmi Uçar, Erdoğan Dural, Selami Akgün Kara Avcı, Menderes Uçar, Ahmet Kara, Ramazan Bozkurt, İmdat Akçal, Burhan Bektaş, Hırço Memmet (Bektaş), Zencirli İsmet (Bektaş), Atilla Altunsoy.

Tazılarla av yapan avcılarımız ise; Mustuk Mâmut (Çapar) ve meşhur Urfa cinsi "Boz Tazı"sı, Cihan Pehlivanımız Ali Pehlivan (Şahin), Durdu Kale, Kel Vellerin Omar Ağa (Akmaz), Meşhur pehlivanlarımızdan Kel Gadir Oğlu Durdu Pehlivan'ın (Tongut) meşhur Afgan ırkı "Arap Tazı"sı, Aşık Durmuş'un (Kundakçı) meşhur "Şahan Tazı" sı, Gö Memmed Memiş (Güçlü), Gö Memmed Halil (Güçlü), Badanacı Çatal Bacak Âmet, Çakır Ali (Gürbüz), Uzun Memmed Halil (Gürbüz), Doruk Osman (Gürbüz), Hacı Memmed Hacı (Aşçı), Softa Bekir (Kişi), Garakinli (Mehmet Peltek) ve meşhur "Gara Tazı"sı, Vezir Durdu (Abacı), Şişik Mâmud (Kişi), Mustuk Çoban (Ali Çapar), Tarkan Akdeniz, Poçulu Memmed (Bozdoğan), Memiş Ali, Kopil Mustafa (Kopar), Şerif Gökkaya, Kürt Memmet (Çalık), Bunamış Mustafa (Aydın), Murat Mustafa'nın Oğlu Müslüm (Koçkat), Gumandan Mustafa (Demir), Gara Mustafa (Aşçı), Küllü Hüseyin (Gün), Küllü Durmuş (Gün), Gargalar Hösün (Yaşar), Keçe Gadir (Köse), Dönüş Hösün (Duman), Kömürün Gadir ( Yaralı), Püsük İsmâl (Gözel), Garga Hüsük (Hüseyin Yaşar), Zor Âmed (Karataş), Topal Musa'nın Âcâ (Sarı), Camız Memmed (Aslan), Gökgül Koca, Yemliha Karaca, Tuğut Durdu (Kır), Kör Mıkdat (Demir), Aşıcı İsmail Buğdaycı, Topaloğlu (Topal), Görük Esef (Dal), Kel Abdullah (Buğdaycı), Güllü Durdu (Öğüt), Gö Ali (Duz), Gö Cuma (Duz), Gara Cikke (Buğdaycı), Haris Buğdaycı, Meşhur Pehlivanımız Gaytancı Güleç, Dolma Murat (Doğan), Annı Delik (Çelik), Şaban Hasan (Çakıcı), Kör Ali Omar ( Kırlar), Gurruk İsmâl (Uçar), Gara Selim (Olukbaş), Muslu Doğan, Cemal Kaya, Cüce Durdu (Uçar), Keloglan Mustafa (Uçar), Arap Mustafa (Uçar), Küllo Sıtkı (Aydın), İrbâm Çavuş (Gülmez), Şaş Ümmed (Demirelli), Lolu Memmed (Yener), Gır İbiş Durdu (Ertunç), Şevket Hösün (Ertunç), Nebi Ali, Abdurrahman Keleş, Mustafa Köroğlu, Hacı Bayram Osman (Balcı), Şevket Hösün (Baba), Nacar Ali (Taş), Ayseci Ali (Kan), Abbah Mustafa (Ceren), Hacı Osman Hasan (Avcu), Irzan Rıdvan (Avcu), Nediş Halıl ( Elbistan)'in meşhur Âla Tazısı, Arap Tazısı, Duzsuz İsmâl (Eryılmaz), Tecirli Durdu (Taciroğlu), Kadir Pehlivan'ın Hasan (Elbistan), Ümmed İsmâl (Nakış), Topal Yusuf (Bozkuş), Topal Ali (Elbistan), Eniş Ali (Keşoglu), Gır Ali Hacı Memmed (Dayıoğlu) Bu rahmetli meşhur avcımız Hacı Memmed Dayıoğlu, önce avı yanında ki av arkadaşları için avlar, sonra kendine av yapardı. Bazen kısmetine hiç av çıkmadan eve boş dönecek kadar, asil bir avcı karakterine sahipti. Boz Memmed Durdu (Izğın), Moroğlu Memmed (Yağmur), Kürtçe Bekir (Karabacak), Bıyıklı Duran (Dayıoğlu), Garamusa Âmed (Sarıoğlan), Alıcı Osman'ın Abdullah (Alıcı), Kör Memmedlerin Celil (Belibağlı), Kör Memmedlerin Memili (Belibağlı), Ganılıoğlu Memmed (Alkan), Şereli Hasan (Huydan), Zalım Avcı Haydar (Bakıcı), Ali Usta (Güzel), Hamdi Beğ (Bağcı), Eşe Memmed (Ekici), Demirçi Amed (Demir), Sığırcı Ali, Şerif Memmed (Yorucu), Cuma Ton, Ekrem Duman, Yusuf Kök, Kütçe Hasan (Kaya), Goca Arap (Tüylü), Hacı Memmed Hacı (Kalalı), Acâ Mustafa (Toplama), Boz Gedik İmmet (Çarıklı), Gara Müdür (Kaya), Şeker Yusuf (Şeker), Gara Duman (Kalalı), Püsküllü Hasan (Karaoğlan), Kütçe Gadir (Kaya), Kel Çavuş (Kocabozdoğan), Gözü Gırmızı Veli (Akbudak), Gundakçı Muhiddin (Kundakçı) tazıyla av yapan meşhur avcılarımızdı.

Hiç şüphesiz köyünde ve beldesinde ün yapmış gerek tazı ve gerekse av köpekleriyle avlanan meşhur avcılarımız ve onları meşhurlaştıran, tazı ve köpekleri vardı. Bunların daha detaylı araştırmasını genç sosyal bilimci Göksun'lulara bırakırken, bu avcılarımızın da göçenlerini rahmet, kalanlarını sağlık afiyetle anıyorum.

Tazıyla avlar Merkezde genelde, Been bağı, Tantâan arası, Durna bucağı, Gârlığın ardı, Tabak, Guluçdaş, Bozhüyük Ağboyun, Ortatepe Alıçlıbucak taraflarında yapılırdı.

Kar yağdımıydı, "tazıyı durduramıyom av istiyo soykâ av !" diyerek başlanırdı av ve tazı lâfına. Kısa kış günü av sporundan ziyade, uzun kış geceleri avın her saniyesi, avcılarımızca noktası virgülüyle günlerce bir bir anlatılırdı. Anlatana da dinleyene de keyf, heyacan veren bu seromonide, avının peşinde ki tazıya doping olsun diye bağrına vura vura "gurbanım sâ ....tazı !" yada "al da gel yavrum d.şşânı yerim senin al da gel !" diyenleri mi dersin, veya; tazının, davşanın böğrüne vurunca, davşanın takla-makla nasıl yuvarlandığını mı dersin, hepsi flim şeridi gibi hafızalarında saklı olan bu flim, ortamını bulunca birden canlanıverirdi...

Eskilerde radyo yok, televizyon yok, kitle haberleşme araçlarından mahrum büyüklerimiz o uzun kış gecelerinde dinleyicisi hazır kitleye, günün, haftanın olayını, kaçtıkça avcısına "şeytan bu şeytan !", "davşan deel bu sanki bir olâk olâk !" dedirten tavşanı eninde sonunda yakalayan o tazısını kahramanlaştırarak anlatmasın mı ?

Bu vesileyle Göksun'umuzun önemli pusulu ayı avcısı, Kömür Köyümüzden Çağmel Hasan'ımızı da (Çakıcı) anmadan geçmeyelim.

Burada andıklarımızın göçenlerini rahmet, kalanlarına sağlık ve afiyetler diliyorum.

NOT: Burada anamadığım özellikle eski avcılarımızın isimleri okuyucularımızca kitap yayına geçmeden bildirildiği taktirde inşallah " Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı kitabımda o isimlerede yer verileceğini hatırlatırım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi