Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

100 yıldır sevgilisinin mezarına ulaşamayan saçlar...

-Ve Entepli Hemşerilerden Bir Talep- 

T24 Gazetesinin internet sayfasında gezinirken Faruk Bildirici'nin aynı başlıklı yazısında geçen, Maraş'lı Hüseyin ve onun sevgilisi Emu'ya yazdığı acılı destan dikkatimi çekti.

Özetliyeceğim hikaye; Maraş'lı Hüseyin'in Çanakkale'de savaşıp da ölmeden dönmesi büyük bir bahtiyarlıktı elbet. Emu diye seslendiği nişanlısı Emine'ye kavuşma, evlenme hayaliyle gelmişti memleketi Maraş'a.

Ancak, herkesin can derdine düştüğü Maraş'ın Antep'in bütün bölgenin işgal edildiği bu şartlarda Hüseyin nasıl düğün yapacaktı ki ? O, tüfeği duvara asıp da nasıl mutlu olacaktı, tüm bunları içine sindirecek biri değildi ki Maraş'lı Hüseyin.

"Çanakkale'ye gittim ölmeden geldim

Ellik gâvurunu bitirmeden dönmezdim

Güzelim Emu sabret ne olur

Maraş kurtulunca düğünümüz olur"

Hüseyin Emine'sine yalvardı ve ikna etti O'nu. Kuvayı Milliye Ordusuyla irtibata geçip Maraş'da savaştı. Bir ay sonra Fransızlar'ı sürüp attılar. Hüseyin bu zaferin sevincini yaşayamadı birlikte savaştığı agabeyisinin şahadetiyle sarsıldı. İçini agabeyisinin intikam hırsı doldurdu. Antep'e gidip Fransızları oradan da sürmek istiyordu.

Nasıl olsa Hüseyin, savaşlarla eksilmiş bir aile çocuğuydu. Dayısı Rusya'da, Babasını Balkanlarda, Ağabeyini de Maraş'da kaybeden oydu.

Anası da oğlunun Maraş'da şehadetinden sonra Hüseyin'in Antep'e gitmesini istiyordu "yolun açık ola" diye uğurladı Hüseyin'ini Antep'e.

"Edemin hayfını almaya gidiyom Antep'e

Ben ölürsem kimse ile evlenme

Antep'den gelinceye kadar yolumu bekle"

Emu itiraz etmedi bekliyecekti Hüseyin'ini, saçından bir parça kesip verdi sevdiğine. Aralarında ki bağı o bir tutam saçla perçinledi.

Hüseyin cephede savaşırken her fırsatta Emu'nun saçını göğsünden çıkarıp öper, koklar sonra tekrar göğsüne koyardı.

Güç bela bulduğu kağıda Emu'ya olan aşkını yazdı. Başlığını da "Nişanlım Emu'ya destan" koydu. Emu'nun saçını da arasına koyup göğsünde sakladı. Ölürse o bir tutam saçla birlikte gömülmek istiyordu.

Nitekim dört kurşunla vurulduğun da son anlarını yaşarken, cephe komutanı Kilis'li Arslan Bey'i görünce elini kaldırıp sağ eliyle yeleğinin iç cebini gösterdiğinde Arslan Bey kana bulanmış kağıta sarılı Emu'nun saçlarını aldı. Hüseyin'in  saçla gömülmek isteğini de anlamış oldu.

Savaşın verdiği bir boşlukta kağıdı okudu ama, Hüseyin diğer şehitlerle birlikte  toprağa verilmişti. O'nun mezarını arayıp bulacak ne vakti ne imkanı vardı. Üstelik şehitler isimsiz olarak gömülüyordu.

Arslan Bey, Hüseyin'in emaneti olan destan ve Emu'nun saçını yıllarca sakladı. Hikayeyi anlatan bir mektupla bunları Müzeler Müdürlü'ğüne gönderdi.

Oradan Ankara Üniversitesi İnkilap Tarihi Enstitüsü'ne aktarıldı. Yıllarca bir zarf içinde kaldıktan sonra Atatürk Araştırma Merkezi'nden Yaşar Akbıyık'ın eline geçti. Kavuşamayanların bu aşk öyküsünü 1990 yılında yayımlanan "Milli Mücadelede Güney cephesi; Maraş" adlı kitabında yazdı.

Araştırmacı Mehmet Hanuş'da Hüseyin'in destanı ve Emu'nun saçlarının fotoğraflarını çekip 2013 'de Ankar Gar'ı ve Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlediği sergilerde yer verdi.

Panorama 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoroması ve Müzesi hazırlanırken, Hüseyin'in destanı ve Emu'nun saçı hatırlandı.  Atatürk Araştırma Merkezi'ni zar zor ikna ederek sonunda Hüseyin'in destanı, Emu'nun saçı ve Arslan Beyin mektubu Gaziantep'e döndü ama Hüseyin Emu'nun saçına yine kavuşamadı. Zira Hüseyin'in mezarı bulunamadı.

Ama Hüseyin'in kanlı destanı, Emu'nun saçı ve Arslan Beyin mektubu 25 Aralık Müzesinde bir köşede sergilendi.

Başlıkta ki Anteplilerden talebime gelince, önce emeği geçen tüm Antepli hemşehrilerimiz kutluyorum bu bir. İkincisi de, bilmem nasıl söylenir o kadar Maraş'lı tarihçimiz bu hikayeyi nasıl bilmedi, görmedi, kamuoyu aydınlatılmasına gidilerek bunu biz niye kendi Panoromamız için talep etmedik hayıflanmamak mümkün mü ?

Gerçi bizde, var olan bir kaçını tenzih ederek daha çok tarihçi yerine  objektiflikten yoksun, araştırma yerine siyasi amigolar  her yeri işgal etse de,1990'lardan bu yana bu hikayeyi nasıl göremedik nasıl ?

Anteplilerden evirip çevirmeden isteğim şu; Maraş'lı Hüseyin Emu'nun saçına kavuşsaydı bunu dile getirmek elbette çirkin ve anlamsız olurdu. Madem ki destan, saç ve mektup Panoroma 25 Aralık da, sergiye alınan bu güzide tarihi belgenin en çok sergiyi hak ettiği yer bizim Kurtuluş Panoroma Müzemiz olmaz mı ? Öyle yâ; Emu Maraş'lı, Hüseyin Maraş'lı  ve Gazisi, Antep'de de şehit..

Verin Ağam verin, biz sahip çıkamadık bu değerlere; Maraş'lı Hüseyin aşkına verin derim Entep'liye...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi