Bir Engellinin Elinden En Son Ne Zaman Tuttuk?

 

Değerli kardeşlerim Rabbim insanı yaratıyor ve yarattığı insanı imtehana tabi tutuyor bu imtihandan biride sapasağlamken bir anda gelen hastalıkla engelli hale gelmek veya doğuştan itibaren engelli olarak dünyaya gözlerini açıp yaşamaktır.Yaşantımızın her anının imtihan olduğunun bilincinde olan engelli Allah’ın yeryüzündeki en kıymetli ve en değerli varlığının insan olduğunu unutmaz.Ayetler de:

“Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık”(Tin, 4),

“Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı”(Teğâbün, 64/3)

“Sonra insanı şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrâk organları yarattı”(Secde, 9)

Rabbimizin bu Ayetlerin den de anlaşıldığı üzre insanı en güzel surette yarattığı ve bizleri en güzel surette yaratan rabbimizin insanları ırk,soy,fizyolojik yapısı,engelli veya sağlıklı olmasına göre değil amellerine göre değerlendirir:

"Allah katında en üstün olanınız en muttakî olanınızdır" (Hucûrât, 12)

Onun içindir ki bizleri hangi fizyolojik durumda bulunursak bulunalım Rabbimizin bizleri imtihan ettiği,bizlerin Rabbimize karşı kalpten sımsıkı bağlanıp o şekilde bağlı kalmamız gerektiğini idrak etmeliyiz.Peygamber Efendimiz de:

"Allah sizin sûretlerinize ve servetlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize (îman veya inkâr halinize) ve amellerinize bakar"(Müslim, Birr, 32. İbn Mâce, Zühd, 9. Ahmed b. Hanbel, II, 285.)

Belirtmek suretiyle esas olanın imanımız olduğunu net bir şekilde anlamaktayız.

Rabbimiz Engelliler le ilgili olarak şöyle buyuruyor:

“Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur.” (Nur, 61. Fetih, 17)

İbadet noktasında gücünün yettiğinden sorumlu olacağını,dini görevlerde,cihatta,savaşta da engellilere gücünün yettiğini yapması gücünün yetmediği noktada da sorumluluğun bulunmadığını belirtilmektedir.

Engellilere karşı gerekli özeni ve itinayı göstermeliyiz.Engellilere karşı sırtımızı dönmememeliyiz.Ayeti Kerimede:

“Kendisine o a’mâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü, yüz çevirdi. (Ey Peygamberim!) Ne bilirsin belki o a’ma temizlenip arınacak; yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek, kendisini muhtaç hissetmeyene gelince sen ona yöneliyor, onun sesine kulak veriyorsun, (istemiyorsa) onun temizlenmesinden sana ne, ama sana Allah’a derin bir saygı ile korku içinde koşarak geleni bırakıp ondan gaflet ediyorsun; hayır böyle yapma, çünkü bu (Kur'ân sureleri) bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır.”(Abese 1-10)

Peygamber efendimiz tebliğ esnasında  o ama ile ilgilenmediği için uyarılıyor.Bu ayetten bizim de alacağımız ders insanları fiziksel durumlarına göre ayrım yapmamamız gerektiği,insanlar arasında ayrımcılık yapmamamız gerektiğidir.

Engelli olan bir insan ilahi bir imtihana tabidir:

“Yemin olsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz”(Bakara, 155)

“Her can ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ve şer ile deniyoruz” (Enbiyâ, 35)

“Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez” (Teğâbün, 11)

Ayetlerdende anlaşıldığı üzre insan ilahi imtihan’a tabi tutulur.Bu imtihan karşısında göstereceğimiz teslimiyet bizleri en güzel makamlara ulaştıracaktır.

Bir de sen ne kadar tedbir alırsan al Rabbimiz insana yaşatacağı çeşitli musibetlerle de imtihana tabi tutar:

“(Ey Peygamberim! İnsanlara) de ki: Bize ancak Allah’ın yazdığı (takdir ettiği) şey isabet eder…” (Tevbe, 51)

“Ne yer yüzünde ne de kendi canlarınızda meydana gelen hiçbir musîbet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Doğrusu bu, Allah’a kolaydır” (Hadîd, 22)

“Elinizden çıkana, kaybettiğiniz şeylere üzülmeyesiniz ve Allah’ın verdiği şeyler ile sevinip şımarmayasınız” (Hadîd, 23)

“Başınıza gelen her hangi bir musîbet kendi ellerinizin yaptığı (işler, kusurlar) yüzündendir. Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor (de bu yüzden size musibet vermiyor)” (Şura, 30)

 İnsanın dövünüp isyan etmesi  veya bu benim başıma neden geldi gibi çeşitli yakarışlarla feryad figan etmemeleri gerektiği,acaba ben ne yanlış yaptımda başıma bu musibet geldi diyerek kendini sorgulaması,kendini hesaba çekmesi gerekir.İnsan her anıyla imtihan halinde olduğu unutmamalıdır.Başımıza gelen musibetlerden ancak rabbimize sığınarak aşabileceğimizi unutmamamız gerekir.

Bir Engelli kardeşimiz Engelinden dolayı isyan etmeyip,hamd ederse büyük derecelere ulaşır:

“İnsanların yaptığı amellere göre (Allah katında) dereceleri vardır” (En’âm, 132)

"Mümin kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü hatta küçük bir tasa hali isabet edecek olsa, bunlar müminin bir bölüm günahlarına kefâret olur”

"Müslümana, fenalık, hastalık, keder, hüzün, eza, can sıkıntısı ârız olmaz, hatta vücuduna bir diken batırılmaz ki, Allah bu musibetler sebebiyle onun hatalarını ve günahlarını bağışlamış olmasın

Bir müslümana isabet eden herhangi bir hastalık, dert, hüzün ve hatta gam ve keder yoktur ki, Allah (c.c) bunu onun hataları için keffaret kılmış olmasın!”

Bir müslümana isâbet eden, ayağına bir diken batması da dahil olmak üzere, hiçbir sıkıntı yoktur ki, Allah bunu onun (günahları) için kefâret yapmasın

Kul, Allah’ın kendisi için takdir ettiği dereceye ameli ile ulaşamazsa, Allah onun canına, malına veya çocuğuna bir musibet verir, sonra ona sabretme gücü ihsan eder ve böylece onu kendisi için takdir ettiği mertebeye ulaştırır.”

Müslümana bir diken batması hatta daha küçük bir şey isabet etmez ki bu sebeple ona bir derece yazılmış ve bir günahı silinmiş olmasın

Buyurularak Bir mü’min başına gelen bir engelden dolayı veya bir musibetten dolayı gösterdiği sabrın ne derece önemli olduğu ve insan’a büyük manevi kazanç sağlayacağı bildirilmektedir.

Engelli kardeşlerimize yardımcı olalım,ellerinden tutalım.Peygamber Efendimiz:

“Sadakanın birçok çeşidi vardır. Allahü ekber (Allah en büyüktür), sübhânellah (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim), lâilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur) esteğfirullah (Allah7tan bağışlanma dilerim) demek, iyiliği emretmen, kötülüğü men etmen, insanların yolundan diken, taş ve kemik (gibi zarar veren şeyleri) kaldırman, görme özürlülere rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, ihtiyacı olanın hacetini tedarik etmesi için bildiğin yere delalet etmen, derman arayan dertliye yardım için koşuşturman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar kendin için (yaptığın) sadaka çeşitlerindendir...”

Buyurarak engelli kardeşlerimiz için yaptığımız davranışların sadaka sevabı olarak bizlere döneceğinin müjdesini vermiştir.

Değerli kardeşlerim şunu unutmayalım ki hepimiz birer engelli adayıyız.Her an başımıza ne gibi bir engelin geleceği belli değil.Her an Rabbimizin bizleri neyle nasıl imtihan edeceğini bilmiyoruz.Engellilere saygı gösterelim.Zaten zor olan yaşam standartlarını daha da zorlaştırmayalım.Rabbim bizleri Kendisine layık kul,Habibine layık ümmet olmayı nasip etsin.AMİN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M.Halit AYHAN Arşivi