Wınter Is Dyıng

Hatırlar mısınız?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde bir röportajı vardı. Gazeteci Musa Ağacık, mezarlıkların durumundan bahisle eleştirileri sorduğunda Sayın Erdoğan, “Tabi siz mezarlıklara fazla gitmediğiniz için sevgili Musa” demiş, hem kendisi gülmüş hem de etrafındakileri kahkahaya boğmuştu. Çok önemli olmasına rağmen kimsenin ilgilenmediği hadiselerde, ben de aynen öyle hissediyorum.

Mesela kuraklık…

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından her ay düzenli olarak yayımlanan yağış rejimi ve kuraklık haritaları beni dehşete düşürüyor. MGM’nin resmi internet sitesinin müdavimi oldum desem yeridir. Her ay, bir öncekinden daha kötü. Hele Türkiye’nin bazı bölgelerindeki kuraklık seviyesini her gördüğümde tüylerim ürperiyor. Mesela Kahramanmaraş, mesela İstanbul’un Avrupa yakası, mesela Osmaniye, mesela Mardin, mesela Bitlis… “Normalin yüzdesi” adlı metotla hazırlanan bu haritalar, önemli bir gerçeği yüzümüze çarpıyor: Bazı kentlerimiz çölleşmeyle karşı karşıya.

“Winter is coming” (kış geliyor) diye bir replik vardı.

Bu dizi repliği, kar yağmayagörsün herkesin diline dolanırdı. Bu repliğin yenilenmesi lazım. Zira artık kış gelmeyecek. Ben de yeni bir replik öneriyorum: “Winter is dying” (kış ölüyor). Durun, bunu ben söylemiyorum. Meteoroloji Genel Müdürlüğü söylüyor. “2023 Yılı Eylül Ayı Ortalama Sıcaklıklarının 1991-2020 Normallerine Göre Mukayesesi” adlı raporda, “2023 yılı Eylül ayı ortalama minimum sıcaklıkları 1991-2020 minimum sıcaklık normallerinin 0.5 °C üzerinde gerçekleşmiştir. • 2023 yılı Eylül ayı ortalama maksimum sıcaklıkları, 1991-2020 maksimum sıcaklık normallerinin 2.2°C üzerinde gerçekleşmiştir.” ifadelerine yer veriliyor.

20fcbc84-17db-4c22-9317-91dcaf5c3689.jpg

91afe87e-ec14-4c3a-8f8d-c780555e8229.jpg

Elbette tek endişelenmemiz gereken bu değil.

Hazırlanan bir başka rapor “Türkiye İçin İklim Projeksiyonları” ise şu tahminde bulunuyor: “RCP4.5 senaryosuna göre 2016-2099 döneminde Türkiye yıllık ortalama sıcaklıklarının ortalama olarak 1,5 – 2,6 °C aralığında artması beklenmektedir.” Bölgelerin yağış rejimlerinin araştırıldığı bir başka raporda ise normal yağışlarla kıyaslandığında Marmara’da yüzde 47, Akdeniz’de yüzde 24, Karadeniz’de yüzde 54, Doğu Anadolu’da yüzde 48, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 77 azalma gerçekleştiği değerlendirmesi yer alıyor. Bu şu anlama geliyor, yalnızca bu bölgelerin yağış rejimindeki azalmanın ortalaması yüzde 50, dolayısıyla mevcut kaynaklar en az yarı yarıya azalma tehdidiyle karşı karşıya.

Tabi siz kışı sevmediğiniz için sevgili okur…

Ülkenin ekonomik bir çalkantıdan geçmesi, fatura ödememek arzusuyla yanıp tutuştuğumuzdan kışın da gelmemesi temennisiyle sonuçlanıyor. Mavi beresiyle balıklarını ıslatan Dursun abi, pazar arabasıyla kocaman marul taşıyan Yeter anne, ömrünün kıyısında zengin olmak ümidiyle at yarışı oynayan Zekeriya emmi; kurban olurum hava güzel demeyin. Havalar güzel falan değil. Kasım ayının ilk haftasını girmemize rağmen güneş hala, “İyi, Kötü, Çirkin”in Clint Eastwood’u gibi kaşlarını çatıp bize bakıyorsa susuzluktan öleceğiz demektir.

Köşede saklanıp, “böh” diye sizi korkutup kaçmayacağım…

Ben sorumlu bir gazeteciyim efenim. Elbette size çözümlerle geldim. Yapılan bir araştırma “Yeşil Kuşak” projelerinin otoyollardaki sıcaklıkları önemli ölçüde düşürdüğünü söylüyor. Şehir içi ve şehirlerarası uygulanabilecek bu projenin tek maliyeti ise otoyol, refüj ve kavşaklara fidan dikimi için gereken satın alım ücretleri. Tercihen geniş yapraklı ve uzun ağaçların kullanıldığı bu proje, kent estetiği için de önemli bir katma değer sağlıyor. Diğer bir çözüm de yapıları beyaza boyamak. Gün ışığı yansısını azaltarak sıcaklık emilimini azaltmayı hedefleyen bu proje de birçok ülkede uygulamaya alındı bile. Sünger asfalt metodu da var tabi. Yağışların, kentlerimizi boğduğumuz beton ve asfalt zemin üzerinden kayıp gitmesini engelleyen bu proje de özel bir malzeme sayesinde yağışların asfaltın içinden geçmesini ve toprakla buluşmasını sağlıyor. Geri dönüştürülmüş malzemenin de kullanılabildiği bu proje, maliyetleri ve uygulanabilirliği sayesinde iklim değişikliğiyle mücadelede bir yöntem olarak görülüyor.

Alışkanlıklarımızı ve bakış açımızı derhal değiştirmezsek, çocuklarımıza ülke değil bir çöl bırakacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ömer Kara Arşivi