
Fatmagül Abacı
Komşu Teyze
Odanın ılık havası içinde kıldığı sabah namazını eda edip, duasını yüzüne sürdü, kırışmış elleriyle secdeyi katlayıp, koltuğun kenarına koydu. Yavaş adımlarla mutfağa yöneldi. Rutini hiç şaşmazdı ki. Ocağa çaydanlıkla su koydu ve ocağın penceresinden dışarı baktı. Güzel bir bahar havası kokuyordu dışarısı. Tomurcuklanan ağacın yapraklarını kısık gözlerle süzdü. “şükür” dedi. “verdiğin her nimete Yarab.” Dinçti yaşına rağmen. Kim derdi ki yetmiş sekiz yaşında. Yüzünde yaşanmışlığın izleri olabilirdi ama mihrap yerindeydi. Dik yürüyor ve kendine bakıyordu. Yalnız yaşıyor olabilirdi ama komşularıyla öyle dostluk kurmuştu ki pekte yalnız kalmıyordu.Fokurdayan çaydanlığın sesine doğru baktı. Kırmızı kupayı aldı ve kendine bir sütlü neskafe yaptı. Ocağı kapatıp, balkon kapısını açtı. Taş kenarlığa kupayı koydu, tekrar mutfağa girip sigarasını ve çakmağını aldı. Oturdu güneşten rengi solmuş, cilası silik sandalyesine. Bir yudum kahveyle bir de sigarasını yaktı. Etrafı şöyle bir süzdü. Erken saatlerdi, işe giden birkaç insanı gördü. Sokak pek kalabalık ve çok kullanılan bir büyük sokak değildi.Vücut mülkünü sağa sola çevirerek göremedikleri var mı diye sokağı kolaçan etti küçük gözlerle. İkinci sigarasını yaktı. Bu her sabah tekrarlanan rutindiydi.
-Bugün Ayşe hanıma gideyim. Evde midir acep? O da gelse daha iyi olur. İki el tavla atardık dedi, kendi kendine.
Ayşe hanım öğretmendi. Yaşı küçük olmasına rağmen onunla ilgileniyor ve sohbetler edebiliyordu. O da yalnız bir hanımdı. Hiç evlenmemişti. Çoğu komşuyla görüşmese de Nimet teyze ile görüşüyor, her tür konu ile sohbet edebiliyorlardı. Hatta bir ara Nimet teyze oğlu ile ilgili görüşmesini istemişti lakin Ayşe öğretmen kibarca reddetmişti. Bu istek aralarının açılmasına sebep vermemişti. Dostlukları devam ediyordu.Kapı çalınca Ayşe öğretmen hafta sonu olduğu için kahvaltı masasından yavaşça kalktı. Gelen Nimet teyzesiydi. Birlikte çay içerek sohbet ederken dışarıda büyük bir gürültü koptu.
-Ne oluyor ?
-Bilmiyorum dedi Ayşe öğretmen. Bu arada güzel yuvarlak yüzünü çevreleyen uzun kızıl saçlarını savurarak pencereden dışarı baktı. Bir şey görememişti. Ama sokaktan geçen ve pencereden bakanlar sola doğru bakıyordu. Eğildi, birkaç erkek ellerini kollarını sallayarak yüksek sesle konuşuyor, küfür savuruyorlardı ki Ayşe öğretmen bile duyabiliyordu. Konu neydi, nedendi bu haykırış ?
-Komşu ne olmuş diye atıldı Nimet teyze başını uzatarak aşağıdaki bir komşuya. Ayşe hanımla Nimet teyzenin evleri karşılıklı birbirine bakıyordu. O nedenle sokakta tanımadığı yok gibiydi. Komşusu başını kaldırıp;
-Kız davası. Birisi öbürünün kız arkadaşına yan gözle bakmış mı ne?
-Bakmak ne zaman kavga sebebi oldu? Dedi Ayşe öğretmen.
-Aman şimdiki kızlarda erkekler de bir acayip. Allah iyilerle karşılaştırsın. Pencereden başını alıp, masaya çöker gibi oturdu ve çayından bir yudum almıştı ki telefonu çaldı. Açtı arayan oğlu idi.
-Ne oldu ? Nee ! Oğlum sana ne !!! Tamam geliyorum. Nimet teyze telaşla ayağa kalktı.
-Ne oldu ? dedi şaşkınlıkla Ayşe hanım.
-Sorma ! Az önce olan kavgayı ayırmak için araya girmiş benim oğlan. Çok fena ki ara dayağı yemiş! Ben gideyim komşu, gideyim!
Kapıdan teyzeyi uğurladı. İhtiyaç durumunda yardım edeceğini söyleyip aramasını söyledi ve kapıyı kapattı. Ağzının tadı kaçmıştı. Öyle ki teyzenin oğlu da henüz emekli olmuş öğretmendi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.