Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Kiraları Kim Artırdı?

Düşük faizli konut kredileri daha açıklanır açıklanmaz ev fiyatları %  30 oranında artıverdi. Yetkililer fiyatları artıran 65 bin spekülatörü  tesbit ettik deseler de, bu işin bir nevi kredili ev satın almak isteyenlerin öfkesini dindirme  dışında ciddi bir anlamı ve amacı da yok. Ev ve kira fiyatları artışına sebep olan esas nedenleri göz ardı ettirmeden başka bir şey değil bunlar.

Türkiye'de her geçen yıl ev sahibi olma oranı düşerken, kiracı oranları artıyor. Ev sahibi olma oranı son yıllarda azalan ölçülerle ciddi bir düşüş içinde. 

- 2014 yılında ev sahipliği oranı % 61.1
- 2019 da bu oran % 58.8'e
- 2020 da 57.8' e düştü. 

Genel olarak 2014-2020 arası 6 yılda ev sahipliği oranı %3.3 oranında düşüşle endişe verici boyutlara ulaşmış gözüküyor. 

Hiç şüphesiz ev sahipliği oranında ki bu tedirgin edici düşüş, aynı zamanda kirada oturanların sayısını da artırdı. 

- 2012 de % 21.1 olan kiracı oranımız, 
- 2016 da % 23.5'a
- 2020 de % 26.2'ye
- 2022 de malesef % 29'lara yükselmiş durumda.

İnsanoğlunun en temel ihtiyacı olan yeme, içme, giyinmeden sonra barınma ihtiyacı en temel ihtiyaçlar kategorisinde yer alır. Bu ihtiyaçlar devlet olma vasfına sahip ülkeler için, aynı zamanda "sosyal devlet" olmanın da bir gereğidir. 

Şeyh Edibali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" özlü sözü tam anlamıyla bugünün sosyal devlet kavramına ışık tutuyor. Tarih, kendi insanını güvenlik ve adalet içinde, mutlu mesut yaşatamayan yöneticilerin hüsranla biten acı sonlarıyla doludur.

Merkez Bankası'nın mart ayı "Konut Fiyat Endeksi"ne göre, konut fiyatları bir önceki aya göre %9.3, bir yıl öncesine göre de % 110 oranında arttığını gösteriyor. 

Bunun anlamı; ortalama ücretin asgari ücret seviyesine gerileyen Türkiye de, 30 milyon çalışanın, orta direğin, küçük işletme sahiplerinin, 13.6 milyon emeklinin, köylü ve çiftçilerin, 7.6 milyona ulaşan geniş tanımlı işsizlerin yani nüfusun % 50' sını oluşturan insanımızın artık ev sahibi olmaları bir hayal olduğunun açık belgesidir.

Sadece bu mu ? % 100'lerin üzerinde kira artışları nedeniyle gelirinin hemen hemen % 30'unu kiraya ayıran bu kesim içinde kirada oturabilmek de, ev geçindirmek de neredeyse bir mucize gibi bir şey oldu.

Şunu demek istiyor olabilirsiniz "devlet aylık 0.99 faizli ucuz konut kredisi veriyor ya ?" veya "TOKİ dar gelirliler için ev yapıyor ya ?"

İlk bakışta haklı gibi görünen bu sorularınızı birlikte irdeleyecek olursak; ucuz konut kredisinden başladığımız da, Kahramanmaraş'da oturulabilecek en ucuz evin 500 bin lira olduğundan hareketle; dar gelirli bir vatandaşımızın en iyimser ifadeyle 200 bin lirası olduğunu üstünü yani 300 bin liralık kredi kullandığın da yaklaşık 650 bin liranın 10 yıllık ödeme takvimine göre, yıllık 65 binin aylık taksit tutarı 5 400  lirayı buluyor. Var mı bunu 500 bin liralık ev almayı düşünenlerin ödeme gücü ? Kaldı ki, Şehrimiz de ortalama ev fiyatlarının 1 milyon lirayı bulduğu söyleniyor.

Genelde bu krediye talip olanlar dar ve sabit gelirliler harici, ortalama geliri yıkılan orta direk üstü yani ayda 10 bin ve üzeri taksit ödeyebilecek varlıklı kesim, yada ucuz krediden dolayı yatırım amaçlı üst varlıklı kesimlerden oluşmaktadır.

O zaman da diyeceksiniz ki; gösterge faizi bile %14 olan bir ülkede, %11.88'le konut kredisi için % 2.12 'lik faizi hazine üstlenmekle bu zarar kimden çıkacak ? Belli ki bu zarar ev ihtiyacı olup da alamayan "aziz vatandaşlar" olarak, alışkın olduğumuz gibi zamlarla bizlerin sırtından telafi edilecektir.

Gelelim TOKİ ile ilgili sorunuza, TOKİ 20 yıl içinde 1 milyon 200 adet konut üretti. Yani yılda ortalama 60 bin konuta denk geliyor. Türkiye de bin kişiye düşen ortalama evlilik hızı binde 6.68 dir. Yani Türkiye de yıllık 600 bin civarında yeni aile, dolayısıyla konut ihtiyacı oluşuyor. 

Bu rakam TOKİ'nin yıllık konut üretiminin 10 katı demektir. Yeni evlilik harici eskiden aile olmuşların konut talepleri de göz önüne alınırsa, keşke olsa ama mevcut Türkiye ekonomisiyle TOKİ'nin tek başına kaldırarabileceği  bir yük gibi görünmüyor tüm bunlar.
Ve malesef, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizi gibi, konut krizi de derinleştikçe derinleşiyor.

Şimdi geldik konu başlığımıza ki, "Kiraları Kim Artırdı ? ve bu kapsam da "Bizi Kim Konut Krizine Getirdi ?" 

Öyle yâ bir ülkede, hem konut fiyatları, hem konut yapılacak arsa fiyatları, hemde kiralık ev fiyatları dört nala giden galop at gibi durdurulamıyor, gerçekçi bir çözüm ortaya konamıyorsa ortada ciddi bir kriz var demektir. Evet, şimdi Türkiye bir Konut Krizi ile malesef baş başa kalmış durumda.

O zaman başkalarının sebep olduğu konut krizini de birlikte arayıp bulalım. 

Ekonomi bilimi insanları, "homo-ekonomik" yani ekonomik olaylar da rasyonel, gerçekçi düşünen varlık olarak kabul eder. İnsanı öncelikli ihtiyaçları için akıllı harcama yapan ve artan geliriyle de tasarruf yaptığını var sayar. Tasarrufunuzla siz hem paranızın durduk yerde değer kaymetmemesini, en azından alım gücünü korumasını veya bir gelir getirmesini de isterseniz değil mi ?

Bizde bu iş için tasarruf sahipleri genelde, banka vadeli işlemleri, altın, döviz, konut ve arazi alımına yönleniyor. Bugün banka mevduatlarının %62'den fazlası döviz olduğunu yeri gelmişken söylemiş olayım. 

Tasarrufunu, ülke enflasyonu % 70 seyreden bir yerde %25 ile bankaya yatıran tasarrufçu için söylenecek tek şey; açıktan tasarrufunun gelir getirmesi bir yana gerçek anlamda parasının da % 50' den fazla değer kaybına uğradığını söylemek için ekonomist olmaya gerek yoktur sanırım. 

Bu kişi ancak parasını enflasyonun üzerinde reel bir gelirle bankaya yatırdığın da, enflasyonun da artmadığı varsayımı ile getiri elde edebileceği aşikardır. Hele de enflasyon daha aşağılara inmiş olursa daha çok getiri elde edeceği de şüphesizdir. 

"Ekonomiden ben sorumluyum" diyen ve "ekonomist" olduğunu ifade eden Erdoğan, "faiz sebep, enflasyon sonuç" kuramına "nas var nass" sözünü de dini kavramla bastırıp faizleri de % 19 dan % 14'e indirildiğin de; hem ticari faizler, hem döviz, hem de enflasyon, durduk yerde açılan ağıl kapısından kaçan oğlak yavruları gibi ormana doğru fırladılar. Gayri tut tubilirsen...

Faiz enflasyondan düşük olduğu için bankaya gitmeyen değersizleştirilen liramız bu defa kendine güvenli bir liman aradı. Para; döviz, altın, konut, arsa ve arazi alımına yöneldi.

Bu saydığımız yatırım araçlarına olan talepler fiyatları yükseltti. Yetmedi dünyada artan emtia fiyatlarını degersizleşen liramız ile daha pahalı olarak almak zorunda kaldık ve bunlar inşaat maliyetlerini %300'e varan oranda artırdı. Arsalar da doğal olarak artınca sıfır konut fiyatı tavan yaptı. 

Yatırım amaçlı birden fazla konut alanlarda, konutunu 15 yılda amorti edeceğini varsayarak kira bedellerine yansıtınca, tabiri caizse iş zıvanâdan çıktı. Konut ve kira bedelleri erişilmez bir hal aldı. 

Geriye hoş (!) bir sedâ kaldı;

"Daha bu ne ki, daha neler olacak neler ?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi