Saat 08.00 ofiste otururken Il Genel Meclis üyesi Ethem Sümbül aradı, gel çorba içelim dedi. Sevgili Sümbül abinin çorbası meşhurdur.

Mırın kırın edecek oldum aşagıya in geliyorum dedi. Peki demekten başka çare kalmamıştı.

Sofrada konuklar var. Genelde esnaf. Hem çorbamıza kaşık sallarken hem de konuşuyoruz.

Mesele dönüp dolaşıp siyasete, yapılan merkez ilçe başkanlıgı seçimlerine geliyor.

Milletvekillerinin taraf olması, Belediye Başkanının taraf olması v.s. tartışılıyor.

Sofrada oturanlar düşüncelerini ipoteksiz bir şekilde söylüyorlar. Konuşulanlar orada kaldı. Kim ne konuştu orada kaldı.

Ortaya çıkan iki sonuç vardı.

Birlik beraberlik içinde kenti gelecege taşımak fikri.

Digeri ise zaman zaman konuşulan yada yapılan eyleme şüpheyle bakma hastalıgı.

Ve bu hastalıga biz çok önem veriyoruz.

Galiba en büyük yanlışımız da bu ya?

Her şeye kuşkuyla bakmasak,

Atılan her adımdan farklı bir mana ve anlam yüklemesek,

Yapılan eyleme göre karar verip hüküm koysak,

O zaman bu kentte taşlar daha saglam yerine oturur düşüncesi içindeyim.

Degerli Kahramanmaraşlılar;

Dostlarımız, agabeylerimiz,

Lütfen her yazılıp çizilenin, her konuşulanın altında bir art niyet aramayın. Meseleye hep şeytani degil de biraz rahmani bakınız.

Başka ülkeler Dünya dışında yeni bir yaşanacak gezegen arayışı içine girerken, biz hala ?başörtüsü? ile ugraşıyoruz.

Bu çelişkiden kurtulmamız gerek.

Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yapılan atletizm yarışmasında dereceye giren başörtülü bir kızın kupasını vermemek sorunu çözmek degildir.

Bizler kendi çapımız da kentimizin ve ülkemizin gelişmesi için birlik olmalıyız.

Ilk kurtuluş kıvılcımını yakan, ilk kurşunu atan Kahramanmaraş, demokrasinin gelişmesi yönünde de ilk kıvılcımı atmalıdır. Bu da demokratik bir tavırla mümkündür.

Demokrasinin kentimizdeki bütün kurumlara yerleşmesi için ortak tavır sergileyelim.

Bu Kahramanmaraş"ın gelecegi kadar Türkiye"nin gelecegi içinde çok önemlidir.