Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

'2023 Hedefi', 'OVP' Derken, Şimdi Geldik 'Yeni Ekonomik Model'e...

Yıllardır ağzımızdan düşmeyen '2023 Hedefi'yle, İhracatımız 500 Milyar $, kişi başı milli gelirimiz de 25 Bin $ olacaktı. Bu hedef malesef daha üç yıl öncesinden çöktü, Sadece hafızalar da "Hayalmiş !" olarak kaldı.

Bunun hayal kırıklığını daha atlatmadan, iki yıl önce de kısa adı OVP olarak bilinen 'Orta Vadeli Plan ' açıklandı.

Neydi OVP ? Gerçekleştirilemeyen '2023 Hedefi' nin revizesi;  ihracatın 250 Milyar Dolara, Kişi başı milli gelirin de,12 500 Dolar olması yani bir nevi 2023 Hedefinin yarı yarıya tırpanı.

Ekonomistlerce çok eleştirilen, OVP 'de açıklandıktan bir süre sonra, ekonomi yönetiminde ki baş döndürücü hızda değişiklikler, para yönetiminde ki istikrarsızlık ve birde Covid-19 eklenince, Orta Vadeli Plan'da bir hayalden öteye gidemedi.

Türkiye Ekonomisi açısından en sancılı ay olan geçtiğimiz Kasım ayına girdiğimiz de;

1 Ocak 2021 de, 7.43 TL olan Dolar 9.52'yi , 9.07 TL olan Euro ise 11.02 TL' yi gördü.

İşsizlik ve enflasyondaki artışlar ve 18 Kasım Merkez Bankası faiz indirimi de gelince; Erdoğan'ın 2018  Erzurum konuşmasın da "Çıkıyorsunuz yok kurmuş murmuş. Ne kuru yaa. Hepsi hikaye bunların" demesine rağmen, TL Ocak ayına göre % 84, Euro da ise % 58 değer kaybetti.

Vesselam Dolar Türkiye'yi çok sevdi. Dolar, 19 yıllık mevcut iktidar döneminde tam 10 kat arttı.

Paramızın değer kaybı öyle bir hal aldı  ki; şimdiye kadar hiç bir yabancı para karşın da, değer kazanmayan Zambiya Riyal'ı TL karşısın da değerlenince, halk bayram için sokağa  döküldü, hükümet erkanı konvoylar eşliğin de halkın sevincini selamladı. TL sadece burada değil,  20' ye yakın Afrika Ülkesin de % 80-104 arasın da değer kaybına uğradı.

Aslında bu, devlet ve bankaların dışarıdan borçla aldığı dovizi, içeri de sahte zenginlik süsüyle ucuz kredi olarak verilen ve borcunu ödemeyen TL ve döviz borçlusunun borcunu kat be kat fazlasıyla "pamuk eller cebe" diye tüm milletten geri alınmasıydı. Hatırlarmısınız bir kişiye verilen hâlâ alınamayan 750 Milyon $ krediyi?

'Yeni Ekonomik Plan' İlk seslendirildiğin de 'Ekonomi de Yeni Denemeler' olarak telaffuz edilse de; "Türkiye deneme tahtası mı?" diye  tepkiler alınca henüz içeriği yazılmamış olsa da kamuoyuna "Yeni Ekonomik Model " olarak tanıtıldı.

Bu proğramı, aslına bakarsanız Türkiye'nin 2003 yılından 2021 yılına kadar Milli Geliri'ni 3 kat, dış borcunu da 4 kat artırmasınının tabi neticesiydi. Milli gelirimizin % 60'larına tekabül eden 450 milyar $ dış borcun169 Milyar $' ı da malesef kısa vadeli borçlardan oluşmakta.

Türkiye bu ağır borç yükünü, artık borcu borçla da çeviremiyor oldu. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin % 2-2.5 dolar faiziyle bulduğu borcu bizim ekonomide ki riskler nedeniyle % 6-6.5 faizle ancak borç bulabilmekteyiz.

Bir türlü indirilemeyen enflasyon, kur, işsizlik ve hala Dünya' da hatırı sayılır yüksek faiz oranına sahip ve Milli Gelirini son 7 yıldır büyütemeyen sürekli küçülten Türkiye, bu ağır ekonomik krizden, Cumhurbaşkanının da dediği gibi "risklerine rağmen" bu  yeni ekonomik modeli uygulamak zorun da kaldı.

Modelin esasını, cari dengenin yani ithalatla ihracat arası farkın, ihracatın artırılarak kapatılması, enflasyonun dolayısıyla da faizlerin düşeceği varsayımına dayanmaktadır. Model ile değersizleştirilen Türk Lirası'nın ihracatı artıracağı, düşük faiz ortamının da yatırımları artırarak, işsizlige çare olacağı söylenmektedir. 

Aslında, adına "Yeni" denilen bu model bilinmeyen değil, çoğu gelişmekte olan ülkelere IMF'nin  "paranızın değerini düşürün ihracatınızı artırın döviz açığınızı böyle kapatın" diye önerdiği programla benzerdir.

Bu model orta ve uzun vadeli bir programdır. En az iyimser haliyle 3 yılı kapsar. Modele göre planlama ve alt yapısının oluşturulması gerekir. Evvel emir kapsamlı bir eğitim, sanayii ve tarım politikasını gerektirir. Bu var mı bilmiyoruz.

Modelin içinin kapsamlı bir şekilde doldurulup, kamuoyunun bilgilendirilmesi sektörlerin tek tek görüş ve önerilerinin alınması gerekirdi.

 Aksi halde, Eski Merkez Bankacı Prof.Hakan KARA'nın dediği gibi  "Kamyonla vatandaşın üzerinden geçip, sonra da tedavi masraflarını biz vereceğiz" demeye benzer.

Bu program şu olursa, şu gelir, şu da gelirse, enflasyon ve işsizlik biter diye 5-6 ay da halkı rahatlacak bir program değil. Milleti boşu boşuna ümitlendirmiş oluruz ki, gölet de su bekleyen kurbağa hesabına döner.

Burnundan soluyan vatandaş şimdiden; "Eyi bişetse nedi şimdiyâça yapmadı. Elinden alan mı vârıdı " demeye başladı bile.

Bir diğer husus da, paramızın gerçek değeri nedir? paramız daha da yerler de sürünecek mi ? madem yerler de sürünecekti de, paramız şimdiye kadar niye değerli gösterilerek ithal harcama hep teşvik edildi?

Yoksa amaç"nas" diye diye Türk Lirası'nı yerlere mi sermekti ?

 Enflasyonun % 30'lara tırmandığı ortam da tasarruf sahibi parasını koruma adına %15'le faize mi gider dövize mi ? Madem "nas" deniyor faiz niye sıfır değil 15'ler de ?

Geliri sabit işçi, memur ve emekli, çiftçi ve esnafın artan enflasyonla kaybettiği gelir, elinde döviz bulunan 'tuzu kuru'lara aktarılmış olmuyor mu ?

Bu ne kadar adil ve vijdanidir ?

Bu model de, kamuoyunun sorduğu o kadar soru var ki;

1- Modelin temel dayanagı olan ihracat artaken, sanayimiz artan ihracatı karşılayabilecek kapasitedemidir ?

Gerek işletme gerekse de iş gücü verimliliği, yoğun ihracaat yapmaya uygunmudur? Bu meyan da, küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin ne alemdedir ?

2- İhracatımızın daha da artması için yeni yatırımlar gerekeceğinden hareketle, yatırımcılarımızın son üç ayda sabit sermaye yatırımı yapmadığını, artan ve belirsiz seyreden kurların yatırım malı ithalatını pahalı hale getirdiğini, kâr oranlarını düşürdüğünü, fabrika bacalarının ucuz emek sayesin de  tüttüğü söylenmekte,

3- Yoksa bu proğramın şu haliyle dayanağı ucuz işgücümüdür ?

a- Öyle yâ Ocak ayında 2 825 TLasgari ücretle 380 $ alabilen bir işçi şimdi geliri 210 $'a düşerek, ihracatımızın ana sektörü olan tekstil de rakiplerimizin bir çoğuna göre (Bangladeş hariç) en düşük asgari ücret alan bizim ücretlimiz olduğuna göre;

b- Yeni asgari ücret yukarıda ki varsayımı çürütecek mi ? Asgari ücret 1 Ocak 2021 eş değeri olan 5 200 TL mi olacak ? 4 055 TL ile 296 $ mı ? Yoksa daha korkuncu iş ve işçi temsilcilerinin önerdiği  kesişme noktası diye lanse edilen 3 767 TL yani 275 $ karşılığı mı ?

c- Asgari ücretin "ortalama ücret" olduğu Türkiye de, diğer çalışan ve emeklilerin ücretleri piyasa da seyreden enflasyona göre mi belirlenecek, yoksa...?

d- Yeni asgari ücret 1 Ocak 2021 de belirlenen 380 $ karşılığı 5 200 TL harici daha düşük açıklanırsa,  çalışanlar % 30' lara tırmanan bu gidişle daha da artması ihtimal olan fiyat artışına bir yıl nasıl dayanacak ?

4- Ham madde ve yarı mamul olarak ithal edip, sonra ihraç ettiğimiz bu ürünler de sektörlere göre % 45-70 oranın da ithalat bağımlı olduğumuz düşünülürse;

a- Değersizleştirilen paramız sayesin de ihracat artaken bu aynı zamanda ucuz emeğimiz, doğal kaynaklar ve varlıklarımızın da  ucuzlatarak "Dış Güçler"e  gönüllü aktarım olmuyor mu ?

b- Faiz indirimlerinin süreceği bir ortam da, ithalat da kur artışıyla aldığımız mallara daha fazla ücret ödeyeceğiz. Bunun iç payasamız da fiyat artışını enflasyonu tetikleyeceği hesaptamıdır ?

c- İthal edilen çoğu ürünler yerine daha "Yerli ve Milli "  üretim olan ithal ikamesine geçilecek mi ? Bu asgari ne kadar süre de olur?  v.s, v.s vesselam...

İnşallah bu programla, fukaralık dediğimiz illet, alışkın olduğu ocâmıza yine 'bağdaş kurmaz'.

Bizim Kavşut Köyü'nden Kayseri de apartman görevlisi olan "Güccüklerin İsmâl " izinden dönen Sivas'lı, Malatya 'lı meslektaşlarıyla sohbetin de; onların hâ bre bizim köy şöyle güzel, bir havası bir suyu var ki  lâflarını dinlemiş durmuş. Sonra Sivas'lı "Güccüklerin İsmâl" a dönerek, "yâv İsmâl abi sen de izinden yeni geldin, ânâtsana köyde ne var ne yok ?" deyince;

- "Vâllâ ne ânâdayım gârdaş, açlığına dayanabilirsen bizim Gavşud'un öle bir havası, öle bir suyu ve yeşilliği var ki değme getsin." Demiş.

Temennim 'Yeni Ekonomik Model' de, Kavşut'lu İsmail'in  dediği gibi olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi