Ayten Kutluay
Dünyadan ahirete doğru bir insan kuyruğu, sırası gelenin bitiyor dünya yolculuğu
Ne zaman öleceğini bilmez insan, ölüm çok uzaklarda gibi hayatın koşuşturması içinde bir oraya bir buraya döner durur. İmtihan için gönderildiği şu dünyada nice imtihanlara tabi tutulur da asıl imtihanını unutur.
Halbuki ömür imtihanın da bir bitim süresi vardır. Bu imtihanın da bir sonucu ve sonuca göre mükafatı ya da cezası vardır. O sebepledir ki kulun gece-gündüz gayret ve sabırla bu imtihana hazırlanması zaruridir.
Rabb’imiz ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Sana yakin (ölüm) gelinceye kadar Rabb’ine kulluk et!” (el-Hicr, 99)
“O ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratmıştır...” (el-Mülk, 2)
Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarından arzu ettiği şekilde, Kur’ân ve Sünnete sımsıkı sarılarak istikamet üzere yaşamamız elzemdir.
İnsan, nefsin heva ve hevesleriyle donatılmış şu fani dünyaya aldanmamak için, ölümün bir gün kendi kapısını da çalacağının bilincinde yaşaması, her geçen günle ölüme bir gün daha yaklaştığının fakında olması ve bu gidişe hazırlıklı yaşaması için sık sık ölümü tefekkür etmesi gerekir.
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhive sellem-:
“Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!”buyurur.(Tirmizi,Kıyamet,26)
Ölümün varlığını hatırından çıkarmamak için, ömür sermayesini tamamlamış ve şu dünyadan sadece bir kefenle omuzlarda uğurlanan ölülerin lisan-ı hal ile anlatmak istediklerini duy da nasihat edin. Son nefeste, kabirde, sıratta, mizanda dört bir yanında yoldaş olacak ahiret azığı biriktir.
Bir sahâbî, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e:
“−Mü’minlerin en akıllısı kimdir?” diye sormuştu.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Ölümü en çok hatırlayan ve sonrası için en güzel şekilde hazırlık yapanlardır. İşte (gerçek) akıllılar bunlardır.” buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 31)
İnsanın, şu fani dünyada asıl huzurla yaşamasının tek yolu Allah ve Resulü’nün sevgisini gönlüne nakşederek yaşaması ve nefsinin heva ve heveslerine, şeytanın tuzaklarına ölüm hakikatiyle ket vurmasıdır. İşte bu hakikatle yaşayan bir kul istikamet üzere olmaya gayret eder, baki olan ahiret hayatı için devamlı azık biriktirir, Rabb’inin rızasını, muhabbetini her şeyden önde görerek yaşar, ölümü sevgiliye kavuşma günü olarak görür ve bu vuslata her an hazırlık içinde olur.
Azrail kapısını çaldığında beklediği misafir gelmiş gibi büyük bir aşkla açar kapıyı, salih amel çeyizini sırtlanır omuzlarına, “yaşadığı hal üzere,” son nefesini şehadetle, seve seve verir.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.