İktidarın yargı üzerinden İmamoğlu’na yönelik operasyonun bir yolsuzluk, rüşvet ve irtikap olayı olduğunu anlatmakta yetersiz kaldığını düşünüyorum.

Çünkü bu operasyonun siyasi olduğunu düşünenlerin sayısı, yolsuzluk olarak düşünenlerin sayısından fazla. Yani milletin çoğunluğu İmamoğlu'na isnat edilen suçlara inanmıyor. Kaldı ki mahkeme de henüz kararını açıklamadı. Diploma iptali ile yolsuzluk, rüşvet ve terörle iltisak isnadıyla açılan dava arasında sadece 12 saat var.

Cumhurbaşkanı adayı olabilmenin iki şartı var. Yüksek okul mezunu olmak ve siyasi yasaklı bulunmamak.

Önce diplomasını iptal eder, ardından da siyasi yasaklı olması için yargıyı devreye sokarsanız, adama mağduriyet gömleğini kendi elinizde giydirmiş olursunuz. Hiç kimse de sizin haklı olduğunuza inanmaz. Aklın yolu birdir. Kamuoyu anketlerinde CHP, ya başabaş, ya da bir adım önde gidiyor.

Birileri yine Erdoğan'a özür diletecek diye endişem var.

Ben CHP'nin yerinde olsam, parti içi sorunlara kesinlikle odaklanmam. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının muhalefete önemli fırsatlar sunduğu bir ortamda halkın sorunlarına eğilir, meydanlarda da bangır bangır İmamoğlu'na haksızlık yapıldığını anlatırdım. Ama nerde o basiret CHP'de. Akıl tutulması yaşıyorlar. Adamlar bu imkanı fırsata çevirmeleri gerekirken, Türkiye’yi yabancılara şikâyet ediyor, diğer taraftan da boykot kararı gibi ucube bir eylemle, haklıyken haksız duruma düşüyorlar.

İşte CHP'nin açmazı ve siyaset sosyolojisi bu.

AK Parti büyük bir risk alarak İmamoğlu'nu siyasi yasaklı hale getirmek için düğmeye bastı. Hırsızlık,rüşvet ve terörle iltisak gibi isnatlar doğru olsa bile zamanlaması yanlış.

Seversiniz veya sevmezsiniz (kaldı ki İmamoğlu son derece çapsız ve cumhurbaşkanlığını hak etmeyen bir adamdır), bugün CHP'nin en güçlü cumhurbaşkanı profili İmamoğlu'dur. Kritik bir kimliği yargı üzerinden mahkum etmek, büyük bir risktir.

Nitekim gelinen süreçte iktidarın oy oranının iç açıcı olduğu söylenemez. Altını çizerek bir kez daha ifade ediyorum, İmamoğlu ve ekibi kesinlikle masum gözükmüyor. Kendi haline bıraksak, kazanan iktidar olacakken, mağdur edip kahraman yapıyoruz.

Yani CHP'de akıl tutulması var da AK Parti'de yok mu? Doğru eylemleri yanlış zamanda yaptığınızda, kazanan siz değil karşı taraf olur. Maalesef algı, yine olgunun önüne geçti. Buna fırsat veren de yine biz olduk.

Yapılan algıya, bırakın CHP tabanının inanmasını, iktidar yanlısı olanların bile bir kısmının inanmadığı zeminde, isterse İmamoğlu milyar dolarlar götürsün, neye yarar?

Çok güçlü bir hikayesi olan Ak Parti, yarım asırdır iktidar yüzü görmeyen, yüzü ve kendisi soğuk CHP'ye alan açıyor. Ulaşım, sağlık, savunma sanayi, dış politikadaki onca başarı çöp olursa üzülürüm. Vesayet odaklarının nefes borusunu kesen, fikir ve düşünce özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran, Gazze konusunda en yiğit duruşu sergileyen, deprem bölgesindeki başarısıyla tarih yazan iktidara bu yanlışları kim yaptırıyor?

"Oğlum nasıl olur da CHP gibi; dine ve dindarlara mesafeli olan bir partiye oy verir?"diyen baba, kendi zaviyesinden haklı olabilir.

Bir düşünür, "Siyaset, başkalarına sezdirmeden değişme sanatıdır." Der. CHP, bu değişimi yaşıyor. Bizimkiler görmek istemese de gerçek bu.