Mehmet TAŞ
4 Makinayla Başladı Bir İmparatorluk Kurdu
Kahramanmaraş’ın güzel insanlarına vefa borcumuzu ödeyelim, onlara sağlığında sahip çıkalım diyerek çıktık yola…
Maalesef insan, bir şeyleri kaybetmeden değerini tam olarak anlayamıyor.
En küçük bir rahatsızlıkta, sağlığın kıymetini hatırlıyoruz.
Bir sevdiğimizi kaybettiğimizdeyse, bir dizi “keşke” sıralanıyor:
Keşke daha çok zaman ayırsaydım…
Keşke sevgimi daha çok belli etseydim…
Keşke kıymetini bilebilseydim…
Evet, maddi kayıplar yerine gelir ama giden canlar geri dönmüyor.
Bu yüzden vefa, sadece ölümden sonra hatırlamak değil; yaşarken yanındakini, sevdiklerini, değerlerini görebilmek demektir.
1984 yılında 4 makine ile başlayan Kipaş Holding 40. Yılında koca bir imparatorluğa ulaştı. Kahramanmaraş ekonomisinde en büyük paya sahip olan Kipaş Holding’in bu denli büyümesine vesile olan Hanefi Öksüz ile ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istedim…
SAĞLIĞINDA DEĞER VERMEK
Toplum olarak güzel bir alışkanlığımız var:
Yakınlarımızı kaybettikten sonra onların adına okullar, camiler, taziye evleri, çeşmeler yaptırıyoruz.
Bunlar elbette büyük hayır işleridir, Allah kabul etsin.
Ama bir “keşke” de ben eklemek istiyorum:Keşke bu eserleri yakınlarımız hayattayken yaptırsak…
Keşke onların mutluluğunu, o eserlerin açılışında yüzlerindeki o gururu görebilseler…Çünkü bir tebessüm, bir teşekkür, bir duayla yaşarken alınan o vefa hissi hiçbir şeyle ölçülmez.
BİR VEFA ÖRNEĞİ: HANEFİ ÖKSÜZ
Yazının başlığında “vefa” dedik, “insanlarımıza sağlığında sahip çıkalım” dedik ya…
İşte bunun en güzel örneklerinden biri, Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın M. Hanefi Öksüz.
Şehrimizin adını ülke sınırlarının ötesine taşıyan, sanayide büyük başarılar elde eden bir isim Hanefi Öksüz.
Ben de gençlik yıllarımda kendisini zaman zaman eleştirmişimdir — haklı ya da haksız.
Ama insan yaş aldıkça olaylara daha farklı bir pencereden bakıyor, empati yapmayı öğreniyor.
Bir insanı herkes sevmek zorunda değil elbette.
Kimi kıskanır, kimi “bana ne faydası var” der, kiminin beklentisi karşılanmamıştır.
Ama hiçbirimiz bir başkasının vebalini almamalıyız.
Aslında bu şehirdeki en büyük sorunlardan biri de bu:
Kişisel düşünmek.
Birisi hakkında “iyi adamdır” deseniz, hemen “iyiyse cennete gitsin, bana ne faydası var” diyebilecek kadar hoyratlaştık.
Oysa bir toplumun değeri, iyi insanlarına verdiği değerle ölçülür.

NEZİHE ÖKSÜZ’ÜN GURURU
Yıl 2012…
8 Haziran’da Nezihe Öksüz Sağlık Meslek Lisesi’nin açılış töreni vardı.
O törende çekilmiş bir fotoğraf var ki, sadece bir kare değil, bir vefa hikayesinin özeti.
Fotoğrafta rahmetli Nezihe teyzenin oğlu Hanefi Öksüz’e gururla baktığı o an…
O bakışta minnettarlık, dua ve anne gururu var.
Ve ne yazık ki bu törenden bir hafta sonra, 16 Haziran’da Nezihe teyze vefat ediyor.
Ama o bir hafta boyunca herkese okulun açılışından duyduğu mutluluğu, öğrencilerin ilgisinden ne kadar memnun olduğunu anlatıyor.
Ne mutlu böyle evlatlara…
Ne mutlu Hanefi Öksüz’e ki, annesine sağlığında vefa gösterebilmiş.

BİR EL BABADA, BİR DUA GÖZLERDE
Bir başka fotoğraf da Hüsnü Öksüz Diyaliz Merkezi’nin açılışından.
Hanefi Öksüz, bir elini babasının dizine koymuş, yüzünde huzurlu bir gülümseme…
Mütevazı kişiliğiyle tanınan Hüsnü amca dışarıya belli etmiyor ama, iç dünyasında kopan fırtınaları Allah bilir.
Henüz binaları yapılmadan, Yörükselim Mahallesi’nde bu hizmetleri başlatan Hanefi Bey, dedesinin adını yaşatan Hanefi Öksüz Kalp Hastanesi’ni de bölgeye kazandırmıştı.
Bu tabloyu gördükçe insanın içi ısınıyor.
Bir evlat düşünün ki; annesine, babasına, atasına vefa göstermiş, memleketine hizmet etmiş…
VEFA UNUTULMAMALI
Şimdi soruyorum:
Biz bu insanlara sağlığında nasıl vefa göstermeyelim?
Nasıl “iyi ki varsınız” demeyelim?
Nasıl alkışlamayıp, takdir etmeyelim?
Hanefi Öksüz gibi değerlerimizin kıymetini bilelim.
Allah sayılarını artırsın, kendisine de hayırlı, uzun ömürler nasip etsin.
Çünkü vefa, sadece geçmişi anmak değil;
yaşarken değerini bilmektir.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.