Esat BEŞER
29 Ekim Kutlamaları
Ne var ki; Türk halkı, Atatürk önderliğinde, işgalcilere karşı, Milli Mücadele vermiştir ve bu mücadele, Ekim 1922 tarihinde, milli güçlerin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu süreçte, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” ismiyle, 23 Nisan 1920 tarihinde, Ankara’da bir araya gelen halkın temsilcileri, egemenliğin Türk milletine ait olduğunu ilan etmişlerdir.
27 Ekim 1923 tarihinde, İcra Vekilleri Heyeti istifa etmiştir ve onun yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabine kurulamamıştır. Bunun üzerine, İsmet İnönü ile birlikte, Atatürk, ülkenin yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasına ilişkin bir yasa değişikliği tasarısı hazırlamıştır ve bu tasarıyı 29 Ekim 1923 tarihinde, meclise sunmuştur. Böylelikle, Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Cumhuriyetin ilanı, Ankara’da, yüz bir pare top atışıyla duyurulmuştur. Dahası, 29 Ekim gecesiyle, 30 Ekim 1923 tarihi, başta Ankara olmak üzere, tüm ülkede, bir bayram havasında kutlanılmıştır. Öyle ki; o zamanki şenlikleri Türk halkı kendi kendiliğinden düzenlemiştir.
26 Ekim 1924 tarihinde ise, bir kararnameyle, Cumhuriyet’in ilanının yüz bir pare top atılmasıyla ve özel bir programla kutlanılmasına karar verilmiştir. Ki; 1924 yılındaki bu kutlamalar, daha sonraki yıllarda yapılacak Cumhuriyet kutlamalarının başlangıcıdır.
2 Şubat 1925 tarihinde, Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği yasa teklifinde, 29 Ekim’in bayram olması önerilmiştir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu teklifi 19 Nisan’da kabul etmiştir. 29 Ekim’de ise, Cumhuriyet Bayramı’nın milli bayram olarak kutlanması resmi bir hüküm şekline dönüşmüştür. Bunun üzerine, Cumhuriyet’in ilan edildiği gün, 1925 yılından itibaren, Türkiye’de ve dış temsilciliklerde, resmi bir bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır. Böylelikle, 29 Ekim, ulusal bayram ilan edilmiştir ve devlet adına o gün tören yapılması karara bağlanmıştır.
Cumhuriyet Bayramı’nın ilk yıllarındaki kutlamalarda, yıkılan bir devletin enkazından genç Türkiye Cumhuriyeti’nin doğduğu vurgusu yapılmıştır.
İlk zamanlardaki kutlamalar, günübirlik törenler şeklindeydi. Törenler, aynı gün içerisinde, sabah resmikabulle başlamaktaydı. Devlet erkânı önünde, geçit töreni düzenlenmekteydi. O günün akşamı ise, fener alayı gerçekleşmekteydi. Bayram akşamları ayrıca, şehrin idarecilerinin ve ileri gelenlerinin katılım sağladığı “Cumhuriyet Baloları” düzenlenmekteydi. Ki; törenlerin bu yapısı 1933 yılına dek devam etmiştir.
10. Yıl Kutlamaları
1933 yılındaki Onuncu Yıl kutlamaları, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin on yıl gibi kısa bir süre içerisinde gerçekleştirdiği reformların ve ekonomik kalkınmanın Türk halkına ve tüm dünyaya gösterilmek istenmesi, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına farklı bir anlam yüklemiştir. Öyle ki; Onuncu Yıldaki kutlamalar, daha önceki kutlamalardan çok daha geniş bir şeklide düzenlenmiştir. Hazırlıklar için, 11 Haziran 1933 tarihinde, mecliste görüşülen ve on iki maddeden oluşan “Cumhuriyet’in İlanının Onuncu Yıldönümü Kutlama Kanunu” kabul edilmiştir. Ayrıca, bu yasayla, Onuncu Yıl kutlamalarının üç gün sürmesi ve bu günlerin resmi tatil olması kararlaştırılmıştır. Tüm Türkiye’de, Onuncu Yıl törenlerinin düzenlendiği yerlere “Cumhuriyet Meydanı” ismi verilmiştir. Ayriyeten, isim verme törenleri düzenlenmiştir ve bu isim verme törenlerinde, hatıra olarak, “Cumhuriyet Anıtı” denilen anıtlar yapılmıştır.
Atatürk, Ankara Cumhuriyet Meydanı’nda, Onuncu Yıl Nutku’nu okumuştur ve bu günü “en büyük bayram” olarak tanımlamıştır. Öyle ki; Cumhuriyet’in Onuncu Yıldönümü nedeniyle, 29 Ekim 1933 tarihinde, Türk milletine hitaben yaptığı bu konuşmasında, milli mücadelenin kimlere karşı, niçin ve nasıl verildiğini anlatan Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet kurulduktan sonraki aşamada yapılması gerekenler hususunda önemli bilgiler vermiştir. Dahası, Onuncu Yıl Marşı bestelenmiştir ve bu marş, her yerde okunur olmuştur.
1934 yılından 1945 yılına dek düzenlenen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, 1933 yılındaki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları örnek alınarak düzenlenmiştir.
100. Yıl Kutlamaları
Cumhuriyet’in 100. Yıl Kutlamaları ise, tüm Türkiye’de, “Türkiye Yüzyılı” temasıyla gerçekleştirilmiştir. İletişim Başkanlığı, Yüzüncü Yıla özel logo tasarlamıştır. Dört yüz eser arasından seçilen Yüzüncü Yıl Marşı’ysa, ilk defa 30 Ağustos 2023 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Zafer Bayramı etkinliklerinde seslendirilmiştir.
Tüm şehirlerde, belediyeler çeşitli kutlamalar gerçekleştirmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise, “Demokrasi Yüzyılı” temasıyla etkinlikler düzenlemiştir.
Bana Özel Açıklama - I
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Bosna–Hersek Komisyon Başkanı ve Akdeniz Balkan Türkleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Selçuk Kurtsatar, Cumhuriyeti içinde özgürlüğün, millet olmanın bilincinin, ben değil biz olmanın ruhunun ve daha da önemlisi dini inançlara saygının yer aldığı bir yönetim şekli olarak tanımlamaktadır.
Cumhuriyetin Dünya Tarihi'nde ve günümüzde, tartışmasız en güzel yönetim şekli olduğunu ifade eden Selçuk Kurtsatar, bir kişinin, bir sınıfın veya bir zümrenin üstün kılındığı hiçbir yönetim şeklinin bu zamana değin başarılı olamadığı tespitinde ve asla başarılı olamayacağı iddiasında bulunmaktadır.
En Kıymetli Hazine
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin katiyen taviz verilmeden sahip çıkılacak bir değer ve sonsuza dek yaşatılacak en kıymetli hazine olduğunu vurgulayan Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Bosna–Hersek Komisyon Başkanı ve Akdeniz Balkan Türkleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Kurtsatar, sözlerini şu şekilde tamamlamaktadır:
"Türkiye Cumhuriyeti’ni canı pahasına kuran ve bu hazineyi bize bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi minnetle anıyorum. Ne Mutlu Türk'üm Diyene!"
Bana Özel Açıklama – II
Eğitimci, program yapımcısı ve sanat yönetmeni Nesibe Müsevitoğlu, Cumhuriyet’in sadece bir yönetim şekli olmadığını; eşitliğin, insan onurunun ve özgür düşüncenin de teminatı olduğuna ilişkin bana açıklamada bulunmaktadır.
Var Olma İradesi
Atatürk’ün bu büyük mirasının özellikle kadınlara ve gençlere düşünmenin, üretmenin ve hayal kurabilmenin kapılarını açtığını vurgulayan Nesibe Müsevitoğlu, “Bu yönüyle, Cumhuriyet, kadınların ve gençlerin var olma iradesidir” diye ifade etmektedir.
“Yüz ikinci yılında, o büyük ideali yaşatmak hepimizin görevi” düşüncesiyle, Cumhuriyet’e ve önemine dair görüşlerini benimle paylaşan eğitimci, program yapımcısı ve sanat yönetmeni Müsevitoğlu, sözlerini şu şekilde tamamlamaktadır: “Cumhuriyet, her birimizin, her bireyin kendi sesini bulduğu, kendi yolunu çizebildiği bir yaşam biçimidir.”

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.