Siz çatıyla uğraşın, millet adayıyla!

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi “aday belirleme” sıkıntısı çekenlerin turları, çabaların yanış yerde harcandığını gösteriyor.

Muhalefetin bütün atağı, “Halkın Cumhurbaşkanı”nı belirleme üzerine kurulu değil.

Her kesimin bir adayı var ve hepsi de çatıyla uğraşıyor…

Neden şemsiye aday demediklerine de doğrusu şaşıyorum.

Hani yağmur yağsa da, gök gürlese de, şimşek çaksa da, aynı şemsiyenin altına toplayacak bir aday…

Ülkeyi bir ev gibi düşünerek, “Çatı Aday” bulmaya çalışanların, herkesi kucaklayan birisi olmasını istiyorlar ama herkesin çatısı farklı, herkesin kucaklayacağı farklı…

CHP’nin çatı adayına karşılık, MHP’nin de çatı adayı var…

Dün Abdullah Öcalan’ın “Çatı Adayı Kim?” diye sorgulayanlar vardı…

Buna göre Kürtlerin bir çatı adayı vardı…

Türklerin de çatı aday arayışı var…

Solcuların Çatı adayı, sağcıların çatı adayı, marjinallerin çatı adayı, paralellerin çatı adayı var…

Henüz yoksa da bu konuda hepsinin sıkı bir arayışı var…

O zaman bu çatıda bir sorun var.

Herkes “benim bulacağım aday, çatının adayı olacak” diyor…

Yani hep bildiğimiz dayatma aday arayışı var…

Bir kukla arıyor birileri…

Çankaya Noteri aramayanlar, kendi noterlerini arıyor…

Benim gibi düşünsün istiyorlar…

Benimle birlikte yol yürüsün…

Hadi benimle birlikte yol yürümüyorsa da AK Partiyle yol yürümemiş olsun…

Birlikte çay içtikleri, pişpirik oynadıkları, dedikodu ettiklerini bulmaya çalışıyorlar…

Ama her çevre, kendi çatısını bulma arayışında…

Her siyasi parti, kendine yakını arıyor veya AK Partiye uzağı…

Her şeyi belirliyorlar, bütün resmi tastamam çiziyorlar ama bir tek isim üzerinde anlaşamıyorlar.

Ama çatı aday hazır oluyor, nasıl oluyorsa…

Çünkü onlar, kafalarındaki şablona uygun birisini arıyorlar ya da şablona uyacak kadar esnek birisini…

Belki de onların aradığı, girdiği kalıba şeklini verendir, kim bilir…

Ancak, aranan çatı, asla bir cumhurbaşkanı değil…

Zira Halkın Cumhurbaşkanı olsun diye edilen laflar, sadece laf olmaktan öte değil.

Ortada bunun arayışı yok.

Belirlenen kıstaslar ve yapılan görüşmeler, halkın cumhurbaşkanı değil, kendilerinin cumhurbaşkanını veya emir erini seçecekler havasında…

Oysa halk cumhurbaşkanını belirlemiş bile…

Öyle böyle değil, çok yüksek bir oyla…

Bunu 10 Ağustos akşamında hep birlikte göreceğiz.

Bu millet, kendileri adına dayatılan ve daha öncekiler gibi “Çankaya’da oturan adam” aramıyorlar.

O devir geçti…

Merhum Turgut Özal’la başlayan “halkın içinden cumhurbaşkanı”,Süleyman Demirel’le unutturulmaya, Ahmet Necdet Sezer’le geri döndürülmeye çalışılsa da, Abdullah Gül’le birlikte bu millet, nasıl bir cumhurbaşkanı istediğini ve daha nasıl olması gerektiğini de göstermiş oldu.

Bu ülkede demokrasi deyip, demokrasi dışı yollarla iktidar arayışına gidenler…

Bu ülkede, sivil anayasa deyip, anayasayı sivilleştirmemek için kırk dereden su getirenler…

Bu ülkede demokratlıktan bahsedip, antidemokratik bütün yolları sonuna kadar kullananlar ve hatta yasadışı örgütlerle ve yapılanmalarla dirsek temasına geçenler, çatıya çıkaracakları bir adayı da belirleyemezler…

Eğer belirlerlerse, ancak kendi adaylarını belirlemiş olurlar…

O aday, asla halkın adayı olmaz ve halkın büyük çoğunluğunun teveccühünü kazanamaz.

Yapılan görüşmelerde gündeme gelen isimler de aslında arayışın, halkın beklentisinden çok uzak olduğunu gösteriyor.

Halkın derdiyle dertlenmeyen, halkın sorunlarıyla uğraşmayan, çözüm için kafa yormayan ve zaten halkı horlayanlar çatıya çıksa ne olur, bacadan inse ne olur?

Elbette ülkede demokrasi var…

Herkes kendi adayını çıkarmak için uğraşacak…

Ama birileri çatıyla uğraşacak, halk ise kendi adayıyla…

Ve kazanacak olan, halkın belirlediğidir, halka dayatılmak istenen değil…

Tweetimden seçmeler

Küçük yerlerin 2 esas problemi...

1.Köle olduğunu bilmeden yaşayanlar.

2.Göreve gelene dek eleştirdiği tüm olumsuzlukları yapan yöneticiler.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi