Sen yolsuzluktan haber ver!

Bu hikâyeyi daha önce anlattım mı bilmiyorum ama anlatmış olsam da, kısa hikâyeyi bir daha okuyun. Gündeme “cuk” diye oturan başka hikâye nereden bulacaksınız?

İyisi mi gündemin hatırına bir kez daha okuyun…

***

Hikâyemizin kahramanı sıradan insanlardan birisi…

Derin bağlantıları olmayan, vesayetçilerle dirsek teması bulunmayan, illegal yapılarla haşir neşir olmayan, dış ülkelerle oturup kalkmayan, cemaatlere katılmayan, “her şeyi ben yöneteceğim” diye bir kaygısı olmayanlardan.

Biraz senin gibi, biraz benim gibi…

Ama bir farkla ki, bu kahramanımızın “algı” sorunu var.

Saf, kendi halinde, aldığını ve sattığını bilenlerden…

Akşam eve götüreceği bir parça ekmek varsa, dünyanın en mutlu insanlarından.

Olayları analiz etme derdinde değil, kimin eli kimin cebinde gibi çetrefilli sorunlarla uğraşacak ne hali, ne bilgisi, ne de uğraşacak tahammülü var.

Öyle bir kahraman işte odun satan kahraman…

Bu kahramanımız, geçimini odunculukla yaparmış.

Her gün kestiği odunları şehre getirip satar, nafakasını temin edermiş.

Yine günlerden bir gün kestiği odunları şehre götürmek için hazırlanırken yorgun argın bir adamla karşılaşmış.

Adamcağızın adım atacak takati yokmuş.

Selam kelamdan sonra ne iş yaptığını sormuş. Adam, odunları kestiğini, yükleyip şehre götüreceğini, satıp, nafakasını temin edeceğini söylemiş.

Yolcu ise daha fazla yürüyemeyeceğini düşünerek, eşeksırtında şehre gitmeyi planlamış.

-Beni şehre götür, demiş.

Odunları şehre götüreceğini, kendisini götüremeyeceğini söylemiş oduncu.

-Bir eşek yükü odundan ne çıkacak ki, kaç para kazanacaksın?

Adam 50 lira kazanacağını söyleyince;

-Çok yorgunum, adım atacak mecalim kalmadı. Odundan kazanacağın elli lirayı sana vereyim, beni şehre götür, demiş.

Adam, düşünmüş teklif güzel ama “ya odunum ne olacak?” diye sormuş.

Adam odununa bir şey olmayacağını, 50 lirayı kazanacağını, odununu da bir dahaki gün kesme yorgunluğuna katlanmadan götürüp satacağını anlatmaya çalışmış, boş yere.

Adam , “tamam” demiş, “seni götürürüm ama ya odunum?

Adam bir kez daha anlatmış, bir kez daha, bir kez daha ve her seferinde adam teklifi kabul ediyor, götürmeye razı oluyor ama “ya odunum?” demekten de geri kalmıyormuş.

***

17 Aralık operasyonundan sonra oduncunun aynı lafı tekrarladığı gibi tekrarlayanlar var; “Ya yolsuzluk?

Bir paralel yapılanma var diyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Planlı, programlı bir operasyon olduğunu söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Dış bağlantılardan, hükümeti düşürme gayretlerinden bahsediyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

İddia ettikleri yolsuzluğun yüzlerce katını çaldıklarını, bir gecede iç ettiklerini, bütün sıkıntıyı da vatandaşın zamla, vergiyle çekeceğini söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Operasyonun ekonomiyi allak bullak ettiğini, yarınlarımızın ipotek altına alındığını, üstüne de irademizin ipotek altına alınmak istendiğini söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Muhalefet partileri, sandıkta deviremediği AK Partiyi, bu operasyonla devrilmesini sağlamak için destek veriyor diyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Operasyon yapan polislerin “görev alanına girmeyen” konulara girdiklerini, savcıların delil uydurduğunu söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Emniyette, yargıda kıyım olmadığını, görevini suiistimal edenlerin yerinin değiştirildiğini, giderken de bilgisayarlardaki bilgileri alıp götürdüklerini, “hükümet düşünce dönecek sözü verildiğini” söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Bu kadar çok yolsuzluktan bahsedenlerin, telefonla ihale paylaştığını, rafineri pay ettiklerini, ananas gönderip, tespih çektiklerini biz söylemiyor, kendileri duyuyor ama yine; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Dershanenin bahane olduğu gibi, yolsuzlukların da bahane olduğunu, asıl amacın büyüyen Türkiye’nin küçülmesi, demokratikleşmenin olmaması, terörün sürmesi, kanın akması olduğunu söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Operasyon sonrası, kimin kimle olduğuna dikkat çekiyor, bütün derin yapılanmaların, illegal örgütlerin, muhalefetin, İsrail’in ve Amerika’nın işin bir ucundan tuttuklarından bahsediyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Meselenin AK Parti olmadığını bastıra bastıra söylüyoruz. İktidarda hangi parti olursa olsun, milletin iradesinin birileri tarafından alınamayacağını, iktidarları sadece halkın değiştirebileceğini söylüyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Sizin partiye yapılsaydı buna rıza göstermezdiniz. Kendinize yapılmasını istemediğinizi, başkasına neden istiyorsunuz. Yarın siz iktidar olduğunuzda, biz de size mi kumpas kuralım, diyoruz; sen yolsuzluktan haber ver, diyorlar…

Size hiçbir şeyden haber veremeyiz.

Çünkü siz, bizim vereceğimiz haberi değil, sizin duymak istediğiniz haberi vermemizi bekliyorsunuz.

Öyle bir haber yok, olsa da, “odunum” lafını o kadar çok kullanıyorsunuz ki, onda bile sen yolsuzluktan haber ver, dersiniz…

Tweetimden seçmeler

Olaylara “görmek istediğiniz” gibi bakarsanız, tek bir doğru kare göremezsiniz.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi