Papağan fikir adamı olamaz

Papağan, kendisine söyleneni olduğu gibi aktaran ama manasını bilmeyen hoş bir kuştur. Papağanın kelime öğreniyor olması onu fikir adamı veya fikir kuşu yapmaz.

Papağanın söyleyebildiği, kendisine öğretilen ve çok sınırlı kelimeleri öğrenmek ve onu tekrarlamaktır. Bu daha çok espri amacıyla öğretilen kelimelerdir. Bazen faydalı kelimeler öğretilir, bazen de gıcıklık olsun diye…

Ama papağana öğretildiği söylenenlerin çoğuhikâyedir. Fıkralara konu olan sözler, sadece fıkradır, gerçek değil. Bir papağan, bülbül gibi şakıyamaz, hatip gibi konuşamaz.

Ama en önemlisi ise bir papağan, söylediğinin ne manaya geldiğini bilemez.

Bu nedenle papağandan fikir adamı, bilim adamı veya edebiyatçı olmaz.

Ama insandan olur; papağan olmadığı müddetçe…

Uzun zamandır ilginç bir türde fikir adamları sağımızda, solumuzda, sosyal medyanın her yerinde.

Kolaycılığa kaçanlar,

Fikir tembeli olanlar,

Düşünme zahmetine katlanamayanlar,

Sormayan,

Sorgulamayan,

Araştırmayan insanlar…

Ellerine tutuşturulan, kulaklarına üflenen veya aynı parti, aynı camiada “büyükleri ne demişse” aynısını söyleyen insanlar, kendilerini fikir adamı sanmaya başladı.

Aslında bu çok tehlikeli bir durumdur.

Eskiden bu suçlamayı sağ kesime, özellikle de Müslüman kesime yaparlardı.

Bazıları da buna fırsat verirdi.

Müslüman, dinden referans alarak konuşur ama günlük olayları yorumlarken araştırır, soruşturur, tarihi bilgisi ve olayların arka planını okuyarak fikir sahibi olur, fikir sunar.

Şimdi ise daha çok sol kesimde bu var.

Bir de faşist diye bildiğimiz ırkçı kesimde.

Bütün dünyaları “ırk” veya “mezhep” üzerine kurulu olan bu insanlar, kendilerine söyleneni tekrarlayan ama asla bir gerçeklik payı olmayan bilgileri aktaran papağan âlimlerdir.

Şimdi papağan alimlik revaçta; yine revaçta ve her zaman da revaçta olacaktır.

Çünkü papağan âlimler, aynı zamanda holiganlardır da…

Televizyonda, gazete köşelerinde, radyolarda, internet sitelerinde ve olabilen her köşede, her mekânda “basmakalıp lafı tekrarlayan” insanlar görmeye başladık.

Yalan üzerine kurulu ve vahşi senaryoları Müslümanlara mal ederek, bir kargaşa ortamı oluşturmaya çalışan ve bu iğrenç oyuna bilmeden odun taşıyan papağan âlimler var.

Bu insanlar, tabii oldukları siyasi partinin lideri, milletvekilleri, o partiye destek veren yazar, çizer, konuşur, öter olanı ne derse aynısını tekrarlamayı, sahip olduğu düşünceye hizmet sanır.

Bazen iyi niyetle bazen de kötü niyetle holigan olur ve bunu da papağan âlim olarak bizlere dayatmaya kalkar.

Bunun için ezberlediklerini her fırsatta tekrarlarlar.

Her platformda konuşur, her tespiti çürütmeye çabalarlar.

Bulabildikleri her ortamda tıpkısının aynısı olan ve çoğunlukla yalan olan, hiçbir tutar dalı bulunmayan, oynanan iğrenç oyunun senaryosuna odun taşıyan, onu besleyen, büyüten ve bir canavara dönüştüren laf salatalarını fikir diye yutturmaya kalkarlar.

Bunda daha çok ırk ve mezhep etkili olur.

Çünkü dünyanın en cahil insanları, ırk ve mezhep kavgasına tutuşanlardır.

Dünyanın en cahil insanlarını kandırmak ise papağan fikir adamlarına göredir.

Ama bizi de papağanı dinleyen ve ona uyan sınıfına koymazlar mı, işte orası çekilmiyor.

Sonucu vahşet olacak, kardeş kavgası çıkaracak, var olanları körükleyecek bu tür girişimler çok tehlikeli ve insanlıkla alakası olmamasına rağmen, papağan fikir adamları, bir mücadele veriyor gibi bunu yapıyorlar. Bir davaya gönül verdiklerini, mücadelesini verdiklerini düşünüyorlar.

Oysa Müslüman uyanık olmak zorundadır.

Hiçbir Müslümanın bir papağana ihtiyacı yok; kitabı var, kitapları var ve basireti var.

Müslüman ırkçı olamaz Mesela…

Bunun aması maması yok; Müslüman ırkçı olamaz. Bu kadar kesin, bu kadar net ve bu kadar şüpheye yer olmayandır.

Faşist birisi Müslüman olduğunu söyleyebilir, Müslüman olduğunu sanabilir ama bir Müslümanın faşist olamayacağını bütün Müslümanlar bilir…

Müslüman terörist olamaz; bunun da lamı cimi yoktur.

Bir Müslüman insan öldüremez, katledemez, minicik yavruları parçalayamaz, kadınlara el uzatamaz.

Bunun da lamı cimi yoktur.

Ve bir Müslüman, herhangi bir mezhebe tabii olabilir ama mezhepçilik yapamaz.

Bunun da ne lamı vardır ne cimi…

Elbette herkes ırkçı olabilir, kendisini ve ırkını dünyanın en temiz, en ayrıcalıklı, en güzel, en yakışıklı, en kibar, en bilge ırkı sanabilir.

Elbette herkes mezhebini sevebilir; Allah’ın dinden önce mezhebi gönderdiğini ve din gitse de mezhebin gitmeyeceğini, mezhep için herkesin katledilmesi gerekiyorsa katledileceği düşüncesinde olanlar olabilir ama bunlar Müslüman olamaz, başka her şey olabilir.

Terör örgütünün adı hiç önemli değil. Hatta içinde “Müslüman” isimli ama vahşi cisimliler bulunsa da bir şey değişmez; Bir Müslüman,hiçbir terör örgütünün içinde, sağında, solunda, önünde, arkasında olmaz/olamaz…

Olan varsa ya Müslüman değildir ya da Müslümanlığın ne olduğunu bilen değildir. Bu, bu kadar net.

Bize papağanlıkla fikir adamı olduğunuza ikna edemezsiniz, bizim referanslarımız var; sizinse kulağınıza üfürenleriniz…

Tweetimden seçmeler

Hiç ayrımsız, bütün terör örgütlerinin, aynı zamanda ihaleyle katliam yaptığını bilmeyen var mı?

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi