Havalimanı ve çözümün istemezükçüleri

Üçüncü havalimanıyla başlayan, üçüncü köprü, Marmaray gibi devasa yatırımlardan sonra ülkede farklı bir kargaşaya da kapı aralandığını görmek, gerçekten dikkat çekici. Tabii bir de “demokratikleşme” veya “çözüm süreci” adımlarının atılması ve buna karşı geliştirilen direnç var.

Bu demek oluyor ki, Türkiye’de devasa yatırımlar ve “barış” sürecinden rahatsız olan çok ciddi bir kesim var.

Ne zaman demokratikleşme için yeni bir adım atılmaya başlansa doğuda olaylar da başlar.

Ne zaman büyük bir yatırım gündeme gelse batıda olaylar olur.

Yatırımın olmamasının, bu ülkede yaşayanlar için “zararlı” bir yönü zaten olamaz.

Zarar görecek veya ülkenin büyümesini istemeyecek olan “dost” bildiğimiz düşman ülkeler veya hiç dostumuz olamayan ülkelerdir.

O zaman, bunu istemeyenler, bu ülke için değil, “düşman” bellenen ülkeler adına ayağa kalkıyor.

Terörün bitmesini de bu ülkede yaşayanların istememesi mümkün değil.

Neticede bu ülkenin insanı ölüyor; asker de bu ülkenin insanı, dağa çıkanlar da, ağlayan analar da, yetim kalan çocuklar da…

Terörün bitmesini istemeyen, yine yatırımda olduğu gibi “dost” bildiğimiz veya bize hiç dost olamayan ülkeler olması gerekir.

O zaman, yine ülkemizde terörün bitmesini istemeyenler, bu ülkenin hayrı için değil, dost bildiğimiz veya bize hiç dost olamayan ülkeler adına ayağa kalkıyor…

Yani içimizde iflah olmaz İrlandalılar var…

Ve onlardan birisi dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişiminde bulundu…

Hem de temel atma töreninde…

Dünyanın en büyük havalimanının yapılmasını istemeyen “dost” bildiğimiz ve asla dost olamayacağımız ülkelerin çıldırdığı bir yatırımda…

Devletin tek kuruş harcamadığı bir yatırımdı bu…

Dünyanın en büyük havalimanıydı bu…

6 pisti olacak…

Yılda 150 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak…

Üstelik de devlet, 25 yıllık kira bedeli olarak 22 milyar, 152 milyon Euro + KDV gelir elde edecek.

Ve belki de en önemlisi proje bittiğinde 120 bin kişiye istihdam imkânı sağlayacak...

Bu yatırım neden istenmez?

***

Şimdi kafamdaki deli sorulara cevap arayalım.

Ya da ben sorayım, siz içinizden düşünün, sessizce…

Çözüm süreci için en önemli adımlardan birisi olan çalıştayın yapıldığı gün, doğu neden karışır?

Neden olaylar çıkar?

Demokratikleşme adımlarının veya çözüm sürecinin yasal zeminini oluşturacak yasa çalışması yapıldığı zaman neden birileri yol keser?

Neden doğuda “devlet yok” diye yargaya çıkarılır?

Neden Lice karışır?

Neden karekollerin yapımı bahane edilerek eylemlerde bulunulur?

Neden Gezi’de teröristlere destek veren, doğudaki çocuk kaçırmalara ses etmez?

Neden çocuk kaçırmalara, yol kesmelere ve eylemlere destek verenler, Gezi’de sessiz kalır?

Neden herkesin teröristi kendisine iyi?

Neden taksim ile Okmeydanı veya Gazi’deki olaylara “farklı kesimlerden” destek gelir?

Neden polisin şiddeti tepki görürken, eylemcinin şiddetine kimse ses etmez?

Neden polisin silahıyla ölen için ortalık ateşe verilir de, eylemcilerin öldürdükleri için kimse el açıp, dua dahi etmez?

Ve neden birkaç ağaç için eylem yaptığını söyleyenlerin sponsoru, yüz binlerce ağaç kesenler olur?

***

Sorular sadece bunlar değil elbet…

Mesela neden hayatta bir araya gelmesi mümkün dahi olmayan, hatta düşünmesi korkunç olarak bilinen, farklı inanç, kültür ve ideolojiye sahip insanlar, AK Parti karşıtlığında, yatırım karşıtlığında ve çözüm karşıtlığında yan yana, el ele, kol kola olur?

Tek nedeni, içimizdeki İrlandalılar olmaları mı?

***

Başka da var elbet…

Neden, yıllarca demokrasinin sandıktan ibaret olduğunu ve hatta açık oy, gizli tasnif yaptıkları halde, “tek parti” sistemini demokrasinin güzel tarafı diye sunmalarına rağmen şimdi “demokrasi sandıktan ibaret değildir” ayaklarına yatarlar?

Ve daha çok neden var…

Mesela ülkemizde oy kullanma oranı yüzde 85’lerin üzerindeyken, Mısır’da yüzde 34 katılımı değil, aldığı yüzde 95’lik oranı gösterip, “demokrasi sandıktan ibaretse…” diye neden örnek gösterilir?

Neden Kuzey Kore’de, “evet” ve “hayır” oyu için farklı sandık oluşturulduğu halde, “korkudan” kimsenin “hayır” demeyeceği de adları gibi bildikleri halde, yüzde yüz oy aldığını örnek verip, “demokrasi sandıktan ibaretse…” diye örnek gösterilir?

Çünkü bu çamura yatmanın, çirkin ve gerçekle alakası olmayan yanıdır…

Ve aslında AK Parti olduğu müddetçe asla iktidar olamayacağına inanan kesimin, halka gitmek yerine çamura yatmalarının farklı farklı adımlarıdır…

Ülke mi, kimin umurunda ki?

Tweetimden seçmeler

Barışa vurulan her darbe, geleceğimizin bir kez daha çalınmasıdır.

Barış ve kardeşlik olmasın diye "taşeronlar" sahneden indirilmiyor.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi