Yoksulluk Sosyal Barışı Tehdit Ediyor

Yoksulluk Sosyal Barışı Tehdit Ediyor
Kahramanmaraş halkının % 30'unun yoksulluk sınırının altında olduğunu tahmin ediliyor.

Sosyal Hizmet ve Sosyal Yardım Açısından Kahramanmaraş’ta yoksulluğa karşı mücadele başlıkla bir tebliğ sunan Dr. Ali Seyyar Kahramanmaraş'ın Demografik ve Sosyo-Ekonomik Profili Ekseninde Yoksullukla Mücadele Yöntemleri geliştirmek gerektiğini söyledi. Seyyar, Fakirlerin % 27'si okur -yazar olmadığını belirten Doç. Seyyar  % 23'ü okur- yazar, ancak herhangi bir okulu bitirememiş, % 42.5'i ilkokul, % 5.1'i ortaokul, % 2.7'si lise ve dengi okul, % 0.14'ü yüksekokul ve % 0.01'i ise üniversite mezunu. Çalıştığı halde yoksul konumunda bulunanların % 44 ile en büyük bölümünü, ücretsiz aile fertleri (işçileri) oluşturduğunu belirtti. Bu arada Kahramanmaraşlılar ise yoksulluğun ciddi manada hissedilmemesinin önemli nedenlerinden birisinin ise vatandaşa yapılan vakıf yardımları olduğunu söylüyorlar.

Dr. Ali Seyyar, sosyal siyaset açısından yoksulluk, insan haysiyetine ve şahsiyetine yaraşır bir hayat düzeyinin altında, maddî yönden tam anlamıyla veya kısmen yetersiz olma durumu olduğunu tanımladığı yoksulluk hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “  Yoksulluk bu yönüyle, toplum, ahlâk, aile, manevî değerler ve dolayısıyla sosyal gelişmeyi engelleyen ve sosyal barışı tehdit eden bir felaket, umumî bir sosyal risktir. Literatürde yoksulluk, mutlak ve göreceli olarak ikiye ayrılmaktadır. Mutlak yoksulluk, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde temel ve zorunlu ihtiyaçların giderilememesi hâlidir. Göreceli yoksulluk ise bir kimsenin, diğer bir kimseye göre daha az gelir elde etmesidir. Türkiye açısından ilk etapta önemli olan mutlak yoksulluğu giderebilmek ve tedricî de olsa göreceli yoksulluğu, sosyal adalet temin eden sosyal refah politikalar yoluyla gidermektir.

DPT'nin 2001 yılında hazırladığı bir rapora göre, Türkiye'de toplam yoksul sayısı 14.5 milyon civarındadır. Bunlardan yaklaşık olarak 12 milyonu, ya yetersiz beslenmekte, ya da karnını zor doyurmaktadır. Yani, halkımızın yaklaşık olarak % 20'si, mutlak anlamda yoksuldur.

YOKSULLUK OKUR -YAZAR ORANINI DÜŞÜRÜYOR

Doç. Seyyar, çağdaş dünyamızda sosyal siyasetin önemli kollarından olan sosyal yardım ve sosyal hizmetler (sosyal koruma), kişi, grup ve toplulukların yapı ve şartlarından doğan ya da kendi denetimleri dışında meydana gelen bedenî, zihnî ve ruhî eksikliği, fakirlik ve eşitsizliği gidermek veya azaltmak, toplumun değişen şartlarından doğan sosyal sorunları çözümlemek, insan kaynaklarını geliştirmek, hayat standartları iyileştirmek ve yükseltmek, fertlerin birbirleriyle ve sosyal çevresi ile uyum sağlamasını kolaylaştırmak maksadıyla insan şeref ve haysiyetine yaraşır eğitim, danışmanlık, rehberlik, bakım, tıbbî, meslekî ve psiko-sosyal rehabilitasyon alanlarında devlet ve(ya) gönüllü-özel kuruluşlar tarafından sistemli bir şekilde ifa edilen hizmet programlarıdır. Yoksullukla bir mücadele yöntemi olarak sosyal yardım ve sosyal hizmetler, sosyal siyaset anlamı ve kapsamında değerlendirilmelidir. Sosyal hizmetler ve sosyal yardım, merkezî veya mahallî yapı ve idare içinde kamusal bîr nitelik taşıyabileceği gibi, bireysel ve toplumsal bir davranış biçimi olarak da kendisini gösterebilir. Bir başka ifadeyle, sosyal yardım ve sosyal hizmetler, kamu kurumları aracılığı ile gerçekleştirilebileceği gibi, sosyal gelişmişlik yönünden ileri bir noktada olan batı ülkelerinde olduğu gibi, sivil toplum örgütleri ve dinî cemaatler vasıtasıyla da hayata geçirebilir.

KAHRAMANMARAŞ’TA YOKSULLUK

Sakarya Üniversitesi; İİBF Öğretim Üyesi ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurum Danışmanlığını da yapan Prof. Dr. Seyyar Kahramanmaraş'ın yoksulluk profiline uygun olarak yoksullukla mücadelede etkin olabilecek öneri mahiyetinde ilave, farklı veya alternatif yerel sosyal yardım ve sosyal hizmetler programlarına yer verdiği tebliğinde sosyal yardım araçları, kurumları hakkında da detaylı bilgi verdi. Seyyar; “ Türkiye'de kamusal sosyal yardım, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu çerçevesinde kurulan vakıflar aracılığı ile yürütülmektedir.2

Bu kanun sayesinde, sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir ve aylık almayan, fakru zaruret ve muhtaçlık içinde bulunan tüm vatandaşlara, ihtiyaçlarının türü ve boyutuna göre bir kez, birkaç kez veya sürekli olarak nakdî ve(ya) aynî yardımlar yapılmaktadır. Ayrıca, Yeşil Kart kapsamı dışında kalan fakirlere, bütçe imkânları çerçevesinde tedavi ve ilaç masraflarının karşılanması; istihdam sağlayan projeler için nakdî veya teknik malzeme yardımı; eğitim desteği-karşılıksız burs; gıda, giyim ve yakacak yardımı da yapılmaktadır.2000 yılı itibariyle, Türkiye genelinde il ve ilçelerdeki 970 "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı" kanalıyla yardıma muhtaç kişilere aynî ve nakdî yardım yapılmaktadır.

Ekonomik ve sosyal muhtaçlık içinde bulunan kesimlerin desteklenmesi için, her ay, nüfus ve sosyal gelişme endeksleri esas alınarak, bütün il ve ilçedeki vakıflara devlet tarafından periyodik olarak kaynak aktarılmaktadır. Mülkî idare amirleri, vakfın tabiî başkanı olup, illerde Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, Defterdar, İl Milli Eğitim Müdürü, İl Sağlık Müdürü, İl SHÇEK Müdürü ve Müftü; İlçelerde Belediye Başkanı, İlçe Emniyet üst görevlisi, Malmüdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü, Sağlık Bakanlığının ilçe üst görevlisi ve Müftü vakfın mütevelli heyetidir. Her faaliyet dönemi için, il ve ilçelerde hayırsever vatandaşlar arasında Valinin seçeceği üçer kişi, mütevelli heyetinde görev almaktadır.

Sosyal hizmetlerin nihaî hedefi, sağlıklı, sosyal uyumlu, ümitli ve her şeye rağmen pozitif enerji ile donanmış insanların varlığını korumak ve sayılarını artırmak suretiyle hem sosyal barışı ve dayanışmayı (millî birliği) tesis etmek, hem de kendisi ve sosyal çevresiyle barışık, bilinçli, kültürlü, kısacası kaliteli insan yetiştirmek suretiyle SOSYAL SERMAYE4 oluşturmaktır.

 Kuruma bağlı Genel Müdürlük ve İllerdeki kollan (Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri),kanunla belirlenen görevler çerçevesinde çocuk yuvalan ve yetiştirme yurtlarında, korunmaya muhtaç çocuk hizmetleri, huzur evlerinde yaşlı hizmetleri, kreş ve gündüzlü bakım evlerinde, gündüzlü çocuk bakım hizmetleri, rehabilitasyon merkezlerinde sakat ve felçlilerin rehabilitasyon hizmetleri ile muhtaç durumdaki kişilere götürülecek olan (kamusal) sosyal yardım hizmetleri alanlarında faaliyet göstermektedir.

Hem sosyal hizmetler, hem de sosyal yardımlardan sorumlu olan bu kurum, sosyal ve ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan çocuklara, gençlere, yetişkinlere, özürlülere, yaşlılara ve aile fertlerine yönelik maddî (aynî-nakdî) ve manevî içerikli sosyal hizmetler (sosyal koruma) sunmaktadır. Kurumca yürütülen sosyal yardım uygulamaları, koruyucu-önleyici ve destekleyici niteliğe sahip olmakla birlikte diğer sosyal hizmet modelleri ile birlikte yürütülmektedir. Kişi ve ailelere verilen sosyal yardım miktarı, en yüksek devlet memurunun aylığının % 20'sidir. 

Coğrafî olarak Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin geçiş alanında yer alan Kahramanmaraş İlinin genel nüfusu, 2000 Genel Nüfus Sayımına göre 1.002.384'dur. İl merkezlerinin nüfus büyüklüğüne göre sıralamasında ise Kahramanmaraş, Türkiye'nin 17. Büyük şehirdir. Nüfusun % 53'ü şehirde, geriye kalan % 47'si ise köy ve kasabalarda yaşamaktadır.

Merkez ilçe nüfusu, yerleşim yerine göre 326.198'dir. İlin en kalabalık ilçesi, Merkez İlçedir.

Merkez İlçeyi Elbistan ve Afşin ilçeleri izlemektedir. Elbistan, toplam nüfusun % 13'ünü, Afşin

ise % 9'unu barındırmaktadır. Bu durumda, şehir nüfusunun % 68'i, bu üç büyük ilçede bulunmaktadır. Diğer ilçelerin ise nüfusları 100.000'in altındadır.

İl merkezinde ve nispeten gelişmiş olan Elbistan ve Afşin İlçelerinde sanayileşmenin ve dışa açılmanın getirdiği bir sosyal değişim süreci yaşanmaktadır. Bu merkezlerde sanayileşme ve gelir düzeyindeki yükselmeye paralel olarak İl Merkezine doğru yoğun bir göç yaşanmaktadır. Göç ile beraber merkezde önemli bir konut yapımı gözlenmektedir. Ancak, iç göç, aynı zamanda fizikî yönden bir altyapı, sosyal yönden de uyum veya kentlileşme sorununu da beraberinde getirmektedir.

İlin yıllık nüfus artış hızı % 011.41 olup, kentsel nüfusa göre bu oran % 027.47'dür. İl genelinde km2'ye düşen insan sayısı, ortalama 70 kişidir. Nüfus yoğunluğu açısından, Merkez İlçe, km2'ye ortalama 157 kişi ile ilin en yoğun nüfusunu barındırmaktadır. En az nüfus yoğunluğu ise km2'ye 14 kişi ile Nurhak ilçesindedir. Haneye düşen ortalama nüfus miktarı ise 6'dır.16 Kahramanmaraş, 1.099.239.000.000 TL ile 1987 Fiyatlarıyla Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'

(GSYİH) nda Türkiye sıralamasında 24. sıradadır. 2001 yılına göre Kahramanmaraş, bu sıralamada 1.935.267.176.000.000 TL ile 22. sırada bulunmaktadır. Kahramanmaraş'ın GSYİH'deki payı ise % 1,1'dir. Gelişme hızı ise % 59'dur.

KAHRAMANMARAŞ’IN YÜZDE 30’SU YOKSULLUK SINIRINDA

 Kahramanmaraş'ın GSYİH, 1990 öncesinde 1 milyar ABD Doları düzeyindedir. 2000 yılına gelindiğinde ise 2,481 milyar ABD Doları olmuştur. Hasılanın yüksek görünmesinin en önemli sebebi, üretimin artmış olmasından ziyade 2000 yılında Hükümet tarafından uygulanan sabit döviz politikasından dolayı TL'nin aşırı değerlenmesinden kaynaklanmaktadır. 2001'de ise krizlerin ve kur politikasında ani değişikliklerin etkisiyle 1,598 milyar dolara gerilemiştir.

Birbaşka ifadeyle, 2000 yılında döviz politikasından dolayı GSYİH'de, % 44'lük suni bir artış görülmüş, 2001 yılında da % 35 oranında gerileme kaydedilmiştir.

Türkiye, 28 Şubat sürecinden sonra siyasî dalgalanmalar yaşamış, bunun akabinde de ekonominin içinde bulunduğu belirsizlikler, krizlere yol açmıştır. Ekonominin daralmasıyla birlikte istihdam da doğru orantılı bir şekilde gerilemiştir. Kahramanmaraş'ta da 2001 ve 2002 yıllarında istihdamda istikrarsızlık yaşanmıştır. 2002 sonu itibariyle Kahramanmaraş'ta toplam SSK'lı sayısı, 44 bin civarına düşmüştür.  İşsizlik ciddi manada azalmıştır.

Seyyar Maraş Sempozyumunda ki açıklamalarında Kahramanmaraş'ta resmî işsizlik oranı, % 7,8'dir. Rakamlarla ifade edecek olursak, İş Kurumunda kayıtlı iş isteyenlerin sayısı, 13.907'dir. Ancak, işsizlerin bir çoğu kayıt altına alınamadığı için ve özellikle yaşanan ekonomik krizlerden sonra bu oranın daha da büyük olduğu tahmin edilmektedir. Artan fiyatlar ve negatif ekonomik büyüme, geçici olarak işten çıkarmalar sebebiyle aile gelirlerinin azalması, yoksulluğun daha hissedilir bir biçimde ortaya çıkmasına yol açmıştır. 2003 ve 2004 yılları ise bir toparlanma ve belki de yeni ekonomik canlanmanın bir başlangıcı olarak görülebilir.Kahramanmaraş halkının % 30'unun yoksulluk sınırının altında olduğunu tahmin edebiliriz” dedi. Yoksulluğun ise sosyal hayatta yüksek derecede hissedilmemesinin nedeninin ise aile içi dayanışmanın yanında, vakıf yardımlarına bağlanıyor. Devletin ise fakirlere verdiği destekler ise ayrı bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Bazı insanlar bu yardımlara karşı gelirken, bazıları ise yardımların sürmesi gerektiğini savunuyorlar.

Bugün Gazetesi

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.