Küçüklerin Büyük Derdi: Diyabet
Diyabetle Yaşam Derneği, Diyabet Haftası dolayısı ile ilköğretim okullarında programlar düzenledi. Son zamanlarda çocuklarda da sık görülen bir hastalık haline gelen diyabeti engellemek amacı ile “sağlıklı beslenme” semineri yapıldı.
Diyabetle Yaşam Derneği Başkanı Aydan Emirmahmutoğlu, Dünya Diyabet Haftası ile ilgili bilgiler aktardı. Emirmahmutoğlu: “Dünya Diyabet haftası dolayısıyla bu günde ve izleyen hafta boyunca tüm dünyada ve Türkiye’de çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Yapılan araştırmalar tüm dünyada obezite ve hipertansiyon ile birlikte diyabetli hasta sayısının hızla artmakta olduğunu göstermektedir. Türkiye’de de son 10 yılda iki kat artmıştır. Artık diyabeti nasıl durdurabiliriz noktasında çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bunda da sağlıklı beslenme çok önemli olmaktadır. Bizde Kahramanmaraş Diyabetle Yaşam Derneği olarak çocukları sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirmek amacı ile Üngüt İlköğretim Okulu öğrencilerine diyetisyen Ebru Zeyrek eşliğinde “sağlıklı beslenme” konulu bir seminer düzenledik. Ayrıca diyabet hemşiresi Eda Yaman ile birlikte şeker tarama testi yaptık. Bu tür etkinliklerin çok yararlı olduğunu görmekteyiz, bu yüzden ilerleyen zamanlarda benzer çalışmalarımız devam edecektir. Bu arada Üngüt ilköğretim okulu idaresine ve öğrencilerine bizi konuk ettikleri için çok teşekkür ediyoruz.” Şeklinde konuştu.
“750 Bin Öğretmene Ve 17 Milyon Öğrenciye Ulaşılacak”
Çocukların diyabete karşı korunması ve sağlıklı beslenmeyi desteklemek amaçlı projeler geliştirilmeye devam ediyor. Türkiye çapında başlatılan bir projenin amaçları da şöyle: diyabet konusunda okullar ve öğretmenler aracılığıyla farkındalık yaratmak. Bu sayede okul çağındaki çocuklarda diyabet erken tanısını sağlamak ve diyabetik ketoasidoz sıklığını azaltmak. Okul çağındaki diyabetli çocukların bakımlarını güçlendirmek ve yaşadıkları sorunları çözmek. Okul çağındaki çocuklarda, sağlıklı beslenme tutumu oluşturulması ve şişmanlık konusunda farkındalık yaratılması için Türkiye'de 81 ilde 60 bin okula 'Benim çocuğum şeker hastası mı?' başlıklı farkındalık posteri asılmıştır. Hedef, ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki 750 bin civarındaki öğretmene ve 17 milyon öğrenciye ulaşılarak, çocukları diyabet konusunda bilgilendirmek.Yetkililer, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından il milli eğitim müdürlüklerine, bu program çerçevesinde yapılması gerekenleri anlatan bir yazı gönderildiğini, illerde diyabetli çocukları izleyen endokrin merkezlerinin projeyle ilgili bilgilendirildiğini aktardı.
HER YIL 1700 ÇOCUK BU HASTALIĞIN PENÇESİNE DÜŞÜYOR
Türkiye'de diyabetin yetişkin hastalığı olarak bilindiğini dile getiren uzmanlar ise, şöyle konuştu: “ Ülkemizde 17 binden fazla diyabetli çocuk var ve her yıl 1700 çocuk bu hastalığın pençesine düşüyor. Diyabet teşhisi konan çocukların yüzde 98'inde insülin eksikliğine bağlı Tip 1 Diyabet görülüyor. Okul çağındaki 17 bin civarında diyabetli çocuğun kendi yaşıtlarından farklı sorunları var. Çocuklarda görülen diyabet, yakın takip gerektirmesi nedeni ile haftada 7 gün ve 24 saat bakım gerektirir. Bu çocuklar, günde 4 kez kan şekerlerine bakarlar ve buna göre günde 4 kez insülin enjeksiyonu yaparlar. Gündüz zamanlarının çoğunu, okulda geçiren bu çocukların, okulda beslenme planlarına uygun yemek bulamamaları, insülin yapmak için uygun ortamların olmaması, kan şekeri düşüklüğü gibi acil durumlarda acil tedavi yapılamaması ve en önemlisi bazı çocuklara arkadaşlarının ve öğretmenlerin empati ile yaklaşmaması gibi sorunları vardır.” Durumun vahametini belirten uzmanlar, “Öte yandan, Türkiye'de 6-16 yaş grubunda obezite sıklığı 8 yılda yüzde 5'den yüzde 10,5'a (yüksek ekonomik grupta yüzde 16,3'e) yükseldi. Bu çocukların bazıları erişkin dönemde obezite veya diyabet riski taşımaktadır. Çocuklardaki şişmanlık büyük ölçüde abur-cubur olarak bilinen kalorisi yüksek besinlerin ve şekerli içeceklerin tüketilmesine, hızlı yemek yemeye ve hareketsiz yaşam biçimine bağlıdır. Erişkin dönemdeki obezitenin önlenmesi, esas olarak çocukluk ve ergenlik dönemindeki girişimlere bağlıdır. Son yıllarda dikkatler bu konuya yönelmiş, RTÜK televizyonlarda yüksek kalorili besin reklamlarına sınırlama getirmiş ve son olarak da Milli Eğitim Bakanlığı, okul kantinlerinde abur-cubur besinlerin ve kolalı içeceklerin satışını yasaklamıştır” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 17 binden fazla çocuğun diyabet hastası olduğunu, 1700 çocuğun da hastalığın pençesine düştüğünü söyledi. Aynı zamanda Okulda Diyabet Programı Proje Koordinatörü olan yetkililer, yaptığı açıklamada, tüm dünyada diyabete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında bu sene, Türkiye'deki 60 bin okulda çeşitli eğitim ve etkinlikler düzenleneceğini kaydetti. Hatun, geçen yıl başlayan Okulda Diyabet Programı'nın, “çocukluk çağında diyabetin önlenmesi, bakım ve tedavisinin geliştirilmesi” temel amacı ile Çocuk Endokrin ve Diyabet Derneği Diyabet Çalışma Grubu, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliği ile geliştirildiğini kaydetti.
81 ilde düzenlenecek olan 14 Kasım diyabet etkinlikleri kapsamında, Türkiye'deki ilköğretim okullarında, “çocuklarda diyabet”, “çocuklarda şişmanlık ve sağlıklı beslenme” gibi konuların işlendiği eğitim filmleri ile eğitim yapılacağını aktaran Hatun, ayrıca öğretmenleri ve öğrencileri bilgilendirmek için eğitim toplantıları düzenleneceğini belirtti.
Besinler ve Kan Şekeri Üzerine Etkileri
1920’lerde insulin bulunana kadar, çeşitli diyet önerileri kan şekerinin artışını önleyen bir araç olarak görülmüştür. Günümüzde, medikal tedavi seçenekleri artmış olmakla birlikte uygun besin seçiminin diyabetin tedavisinde bir kilometre taşı olarak kaldığı herkes tarafından bilinmektedir. Uzmanlar konu hakkında araştırmalarını şöyle ortaya koydu:
Kan glukozunun asıl kaynağı, karbonhidrat adı verilen besin öğesidir. Karbonhidrat içeren besinler şeker (toz şeker, kesme şeker), şekerli besinler (bal, reçel, pekmez, marmelat, şekerli meyve suyu, meşrubatlar, çikolata, dondurma, tatlılar, şekerli kurabiyeler, bisküviler v.b), un ve undan yapılan besinler (ekmek, makarna, erişte, tarhana, yufka v.b), prinç, kurubaklagiller, nişastalı sebzeler (patates, bezelye, bakla v.b), meyveler, süt ve yoğurt olarak bilinir. Karbonhidrat içeren besinlerin kan şekeri düzeyine etkileri farklıdır. Bu nedenle karbonhidratlar kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlar yani basit karbonhidratlar ve kan şekerini yavaş ve geç yükselten karbonhidratlar yani kompleks karbonhidratlar olarak iki gruba ayrılır. Vücudun gereksinimi olan karbonhidrat miktarının kompleks karbonhidratlardan sağlanması kan glukoz düzeyinin kontrolünün sağlanmasında son derece önemlidir.
Basit karbonhidratlar
a- Şeker: Bir kişi şeker yediği zaman kana şeker (glukoz) göndermiş olur ve yenilen miktara göre kan glukoz düzeyinde hızlı bir yükselme meydana gelir. Doğruyu söylemek gerekirse bu sadece düşük kan şekeri yani hipoglisemi tedavisinde etkili bir yoldur.
Glukoz alımından sonra kan şekerinin hızla yükselmesi, glukozun midede sindirime uğramamasından ve ince barsaktan hızlı bir şekilde kana geçmesinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, aynı durum hızlıca glukoza parçalanan tüm karbonhidrat içerikli besinler için de geçerlidir.
b- Nişastalı Besinler: Çok sayıda nişastalı besin (ekmek, patates, pirinç, makarna gibi) kan glukozu üzerine hızlı etki eden karbonhidrat sınıfına girer. Nişastalı besinler haşlandığında, püre haline getirildiğinde veya fazla pişirildiğinde besin içindeki karbonhidratların sindirimi ve emilimi için gerekli zaman azalmakta ve kana daha çabuk şeker geçmektedir. Karbonhidrat içeren besinlerin pişirilme şekilleri de önemlidir, fazla pişirme nişastanın glukoza hızlı bir biçimde parçalanmasına ve kan şekerinin daha çabuk ve hızlı bir şekilde yükselmesine neden olmaktadır.
Kompleks Karbonhidratlar
Diğer yandan, karbonhidrat içeren bazı besinler kan glukozunda daha yavaş ve daha küçük artışlara neden olur. Bu karbonhidrat türüne yukarıda da belirtildiği gibi kompleks karbonhidrat denir. Bunlar; (1) baklagiller: bezelye, mercimek ve kuru fasulye (2) bazı ekmekler: kepekli ekmek ve tam tanelerin yüksek oranda bulunduğu ekmekler (çavdar ekmeği vb.) (3) tam taneli tahıl ürünleri (kahvaltıda yenilen gevrek ürünler: mısır gevreği gibi)
Bu tür besinlerin en önemli özelliği yalnızca bir kısmının ince barsakta glukoza parçalanıyor olmasıdır. Parçalanmayan karbonhidratlar kalın barsağa geçer ve vücut tarafından fermantasyon adı verilen tamamen farklı bir işleme maruz kalır. Sonuç olarak kompleks karbonhidratların tamamı glukoza dönüşmez.
Bu karbonhidrat türü diyabetli kişiler için en uygun olanıdır. Geçmişte karbonhidrat içeren besinler ile ilgili yapılan tavsiyeler esas olarak tüketilen karbonhidrat miktarının önemini vurgulamaktaydı. Ancak günümüzde yapılan önerilerde karbonhidratın sağlandığı kaynak kadar tüketilen miktarının da kan şekeri kontrolü açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Bugün Gazetesi

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.