Bekir Doğan
"Zaman mı Değişti, İnsan mı?"
Eskiden hayat daha mı güzeldi, yoksa biz mi güzelleştiriyoruz hatıraları?
Sokakta karşılaştığın bir insanın selamı içtendi, verilen söz namustu. Alın teriyle kazanılan lokmanın tadı, gönül rahatlığıyla yapılan ticaretin bereketi vardı. Bugün ise, sözlerin ağırlığı hafifledi; güvenin değeri, bir avuç toz gibi parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor.
Artık ticaret de değişti, insan ilişkileri de…
Eskiden pazarda satıcı, müşterisinin gözünün içine bakar, “Helali hoş olsun” derdi. Şimdi herkes “hep bana, hep bana” der olmuş. Paranın olduğu yerde bile tebessüm yok. İnsanlar, dostluk yerine çıkar ilişkilerini tercih ediyor. Hatta kimi, bir gülümsemenin bile maliyetini hesaplıyor.
Böyle olunca hayatın rengi de soluyor.
Güvenin olmadığı yerde ticaret olmaz; samimiyetin olmadığı yerde dostluk yürümez. İnsanlar birbirine kuşkuyla bakmaya, her sözün altını kazımaya başladı. O eski günlerdeki sıcak sohbetler, çay ocaklarında süzülen muhabbetler, akşamüstü kapı önünde yapılan tatlı atışmalar, şimdi sadece anı defterlerimizde yaşıyor.
Belki zaman değil, insan değişti.
Ama zamanla birlikte değerlerimiz de aşındı. Şimdi bizlere düşen, “o eski günler” diye iç çekmekten çok, bugünü yeniden onarmak. Çünkü güven de sevgi de hâlâ bizim elimizde, ama biz onları ne kadar koruyabiliyoruz, asıl mesele bu.
"Hep Bana Hep Bana Dünyası"
Eskiden komşu komşunun külüne muhtaçtı, şimdi komşu komşunun internet şifresine göz dikiyor. O eski “söz namustur” günleri bitti; artık söz, WhatsApp’ta mavi tik olup görünmezlere karışıyor.
Ticaret desen, eskiden “alın teri” vardı; şimdi “fırsat bu fırsat” var. Eskiden pazarcı “ablam helali hoş olsun” derdi, şimdi “poşet ister misiniz?” deyip üstüne de poşetin parasını yazıyor. Güven desen, bırakın defterden silinmeyi, güven kelimesi sözlükten bile kaçacak neredeyse.
Herkesin dilinde aynı şarkı: “Hep bana, hep bana.”
Karşısındakinin derdiyle ilgilenmek yerine, “Bana ne kazandırır?” diye hesap yapan bir nesil olduk. İnsanların yüzü gülmüyor çünkü gülümsemek bedava ama bedava olan hiçbir şeyin kıymeti kalmadı.
Sosyal medyada herkes melek, gerçek hayatta kimse kimseye selam vermez oldu. Eskiden dostluklar gönül üzerine kurulurdu, şimdi dostluklar beğeni sayısına endeksli. Çay ocağındaki sohbetler yerini, filtreli kahve ve filtreli hayatlara bıraktı.
Sözün özü : Bekir Doğan diyor ki !
Ne zamanın suçu var, ne de takvimin… Suç, dönüp aynaya bakınca karşımızda duran o tanıdık yüzde. Çünkü bu düzeni kuran da bozan da biziz. Yani kısaca, zaman değil biz değiştik; hem de öyle bir değiştik ki, fırıldaklar bile bizim hızımıza yetişemiyor. Örnek : Depremde Ölenlerin diplomasını çalınması gibi !
Hayırlı Güzel Bir Salı Günü Diliyorum tüm okuyucularıma !

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.