Yalnızlaşıyoruz

Her geçen gün yalnızlaşıyoruz. Farkındayız ama bu durumu değiştirecek herhangi bir çaba içerisinde olup olmadığımız ise tartışılır. İnsanlardan uzak kalmak için dört duvar arasına kapatıyoruz kendimizi çoğu kez. Bir çoğumuz bunu teknolojiye bağlıyoruz ama ben tamamen buna bağlayamıyorum her şeyi. Güvenmiyor ya da güvenmekten korkuyoruz kendimizden başkasına. Akrabalarımıza bile sırtımızı dönüyoruz kimi zaman. Öyle sahteleşti ki her şey. Sahte gülümsemeler yankılanıyor dört bir yanda. Güven yerini şüpheye bırakıyor ve kuşkucu bir insan olup çıkıveriyoruz. Haksız da değiliz aslında. Eskiden özgürce sokağa çıkan, oyunlar oynayan, gezip tozan bir nesil şimdi çocuklarını kapı önünde oynamasından bile korkar oldu. Minicik bedenler ıssız ormanlarda ya da yerin metrelerce altında cansız bulundu. Annelerin, babaların feryatları hala kulaklarımızdayken nasıl güvenebiliriz ki insanlara? Kadın cinayetleri her gün manşetleri doldururken nasıl inanacağız en yakınlarımıza? Hastanelerde sağlık çalışanlarını, sırf işlerini aksatıyorlar iddiasıyla kan revan içerisinde bırakırken nasıl her şey düzelecek beklentisine girebiliriz? İnsanlıktan ümidini kesen dostlarıma, insanları sevmekten korkmayın inanın, güvenin ve bunu onlara hissettirin derken her şeyin güzel olabileceğine olan inancım her geçen gün azalıyor. Belki bir gün her şey eskisi kadar güzel olur temennisiyle yaşamaktan başka ne kaldı elimizde inanın bilmiyorum. Ama bu böyle devam etmeyecek elbet. Peki nasıl?

Sevgiyi aşılamalıyız insanlara. Karşılıksız da sevilebileceğini öğretmeliyiz. Şiddetin bir çözüm olmadığını, konuşarak da sorunların üstesinden gelinebileceğini anlatmalıyız. Şiddeti bir meziyet, kadını erkekler arasında savaş çıkaran bir karakter, çocuğa istismarı meşru bir durum gibi gösteren dizi ve filmlerimize el atmalıyız belki de öncelikle. Aile bağlarının önemini anlatan eski Yeşilçam filmleri yeniden hayat bulmalı belki de. Her ne kadar kamu spotları çekilse de sözde değil de sahalarda anlatılmalı bazı şeyler. Velhasıl kelam insanlara doğruyu, iyiliği, güzelliği, sevgiyi anlatmadıkça bu düzen devam edecektir. Umuyorum ki eski günlerdeki gibi insanlar birbirine güvenecek, inanacak, sevecek, sayacak ve kıymet verecek. Sahte gülücükler yerini gerçek kahkahalara, şüpheler yerini güvene bırakacak. Sokaklarda, birbiriyle oynayan çocukların sesleri yankılanacak. Kadınlar hak kanla değil de hak ettiği gibi çiçeklerle süslenecek. Her şey bizim elimizde.Ben insanlara olan sevgimi ve inancımı daima canlı tutacağım. Siz de öle yapın ve inancınızı asla ama asla kaybetmeyin. İnsanın kalbine ekilen her sevgi tohumu, bu gün olmasa bile bir gün elbet yeşerecektir. Mutlu ve huzurlu yarınlar görmek ümdiyle..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oğuz Milcan Arşivi