Okumaktan zevk almak!

Okumak bir süreçtir. Okumak tıpkı uzun mesafe koşusuna benzer. Uzun mesafe koşucuları düzenli ve yorucu antrenman yapmak zorundadır. Tabi ki bu süreci ilk günden itibaren belirli aralıklarla geliştirmek gerekir. Bir maratonu kazanmak için her gün tempoyu ve mesafeyi artırmak gerektiği söylenebilir.

Toplum olarak okuma karnemiz her ne kadar zayıf olsa da günbegün bir artış yakaladığımız ortada. Hemen her ilimizde kitap fuarları var ve bu fuarlara artan bir ilgi olduğu söylenebilir.

Kitap okumakta ve kitaba duyulan ilgideki bu artışı daha sağlıklı bir şekilde geliştirmek ve ülke bazında planlama yapmak gerekiyor.

Bir konferansına katıldığım yazarımız Yavuz Bülent Bakiler ilgi çekici bir anısından bahsetmişti. 

Oğlunun alacağı evi görmek için evin tanıtım toplantısına katılan yazarımız örnek daireyi incelemiş ve tanıtımda ki görevliye "Gerçekten bir Türk evi tasarlamışsınız." demiş. 

Evin tanıtımında ki kişi önce teşekkür etmiş ardından bu cümlenin sebebini sormuş. Bakiler cevabı yapıştırmış: "Tam bir Türk evi dedim çünkü tanıtım dairenizde tek bir kitap bile yok" demiş. Tabi ki firma bu sözün ardından örnek daireye küçük de olsa bir kitaplık yerleştirmiş.

Ortalama bir Türk evinde masraftan kaçınmadığımız büyük oturma grupları, yemek odaları, misafir odalarımız var. Hatta evlilik esnasında en büyük borçlanmalar evin teşrifatına harcanıyor. Devasa televizyonlara verdiğimiz parayı gözümüz görmüyor da evimize küçük bir kitaplık kurmak aklımıza gelmiyor. Hatta kitaba verilen parayı israf olarak algılama hastalığına sahibiz.

Eğer gelecek asırda ülkemiz ileriye gitsin istiyorsak bu toplum olarak meşguliyetlerimizi gözden geçirmemizi gerektirir.

Hemen çevrenize şöyle bir göz atın her mahallede hatta her sokakta rahatlıkla bir çayhane, kahvehane, iddaa bayi, kafe vb. göreceksiniz ne yazıktır hala bir çok ilçemizde kütüphane olmadığını farkedersiniz.

Spor kompleksleri yapıyoruz tabi çok önemli fakat spor 50 bin kişilik statlarda maç izlemek olarak algılanıyor.

Hastanelerimiz çok görkemli ve büyük bununla da gurur duyuyoruz. Duymalıyız da! Devletimizin son 15 yılda yapmış olduğu devrimsel yatırımlar var. Ulaşımda bunu görüyoruz. Savunma sanayi alanında görüyoruz. Fakat kültürel anlamda bu hızı yakaladığımız söylenemez.

Kıraathane yaklaşımı çok doğru ve yerinde bir karar olarak ortaya çıktı. Hemen her mahallede bir kültür evi olmalıdır. Denebilir.

Her ilçeye bir kültür merkezi kurulabilir. Herkesin konferans salonlarına ulaşabildiği bir gelecek sağlanabilir. Doğudan batıya tüm ülkede tiyatro salonlarının ulaşılabilir olması çok önemli denebilir. 

Yürüme mesafesinde insanların kitapla buluşabilmesi geleceğimizin teminatı olacaktır.

Okulların fiziki açıdan modernize edilmesi de atılması gereken önemli bir adımdır denebilir.

Eğer gelecek asırda güçlü ve gelişmiş bir ülke istiyorsak okuma sevgisi evinizden mahallemize, ilçemizden yaşadığımız ile ve bütün ülkeye yayılmalıdır.

Tabi öne evimizden başlamalıyız. Evdeki kitap sayısının doğrudan çocuğun başarısını etkilediği gerçeğini bilmeliyiz.

Siyaset toplumsal talepleri karşılama üzerine kuruludur. Toplum olarak kitabı bir ihtiyaç olarak gördüğümüz gün siyasiler de buna sessiz kalmayacaktır. 

Asıl mesele de burada gizli; kitap keyfi bir ihtiyaç değil hayati bir meseledir. Hele ki ilk emri Oku! Olan İslam dinine mensup bir toplum için.

Hatta Peygamber efendimiz en zor günlerde bile esirleri para karşılığı değil müslümanlara okuma yazma öğretmek karşılığında serbest bırakmıştır. İslam toplumu okuduğunda, kitaba ehemmiyet verdiğinde yükselmişti. Denebilir.

Eğer toplum popüler kültürün getirdiği araçların (Okey salonları, iddaa bayileri, internet kafeler, bilgisayar oyunları, cep telefonları vs.) pençesinde uyuşursa sadece geçmişi ve bu günü değil geleceği de kaybederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Murat Çolak Arşivi