MARAŞ OLAYLARINI ÇIKARTANLARI ÇOK İYİ BİLİYORUZ ONLARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ

Bir süredir Kahramanmaraş’ta iz bırakan isimleri yazıyorum. Bu yazı serisiyle ilgili çok güzel geri dönüşler aldım. İlgi ve teveccüh, sorumluluğu da beraberinde getiriyor. O nedenle bu seriye devam edeceğim.

Ancak bir süredir içimde kalan başka bir eksik vardı. Günlük, aktüel konuları yeterince değerlendiremediğimi fark ettim. İşte bu ihtiyaçtan hareketle, “Satır Arası” adı altında ikinci bir köşe açmaya karar verdim.
Bu köşede; gündemin satır aralarında kalanları, konuşulmayanları ve görmezden gelinenleri yazacağım. Umarım yazdıklarımı beğenirsiniz

REKTÖRE KUMPAS KURANLAR, SİZİ TANIYORUZ

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım, tabiri caizse bir iftiraya kurban edilmiştir.

Prof. Dr. Nafi Baytorun’dan sonra göreve gelen rektörlerin neredeyse tamamı görev sürelerini tamamlayamadan görevden alındılar. Doğrusu buna pek de şaşırmıyorum.
Kahramanmaraş’ta bir insan biraz başarı hikâyesi yazmaya kalksa, ayaklarının altındaki çakıl taşları bir anda koca kayalara dönüşür. Dün böyleydi, bugün böyle; görünen o ki yarın da böyle devam edecek.

Alptekin Hoca ve ekibi, zarar eden ve Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi dahi gündeme gelen Tıp Fakültesi Hastanesi’ni yeniden ayağa kaldırdı. Bu süreçte, oradan haksız kazanç elde edenlerle ciddi bir mücadele verildi.

Ne yazık ki bu şehirde, okumuşu da cahili de en ufak bir manipülasyonda dolduruşa gelmeye çok müsait. “Vurun abalıya” anlayışı hâlâ canlılığını koruyor.
Hani bir kıssa vardır: “Bana suçsuz olanlar taş atsın.”
İşte bugün tam olarak bunu yaşıyoruz.

Ama bu kumpası kuranlar şunu iyi bilsinler: Allah kimsenin hakkını yerde bırakmaz.
Bugün kurulan kumpas, yarın dönüp dolaşıp sahibini bulur.

Merhum Kazım Karabekir Paşa’nın meşhur bir sözü vardır:
“Şeytan bile Müslüman kılığına bürünebilir.”
Şu an yaşadığımız tam da budur. Ancak bilinmelidir ki, zalimin zulmünü bir gün mazlumun gözyaşı boğacaktır.

ALTYAPI İNŞAATLARI: BİRAZ DAHA DİKKAT

Kahramanmaraş’ta yalnızca merkezde değil, ilçelerde de hummalı çalışmalar yürütülüyor.
Kimi ilçede doğalgaz yatırımları, kimi ilçede içme suyu projeleri hayata geçiriliyor. Kent merkezinde ise adeta her şey yerin altına alınıyor. Kanalizasyon, içme suyu, yağmur suyu hatları, elektrik altyapısı… Ne ararsanız var, maşallah.

Bu çalışmalarda emek veren tüm çalışanları yürekten kutluyorum. Gelecekte daha konforlu bir şehirde yaşayabilmemiz için devletimizin yaptığı bu yatırımları küçümsemek mümkün değil.

Ancak bir noktaya özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Bazı caddelerde altyapı çalışmaları bitmesine rağmen, yollar mevcut haliyle bırakılıyor. Örneğin Ahırdağı Caddesi’nin çıkış istikametinde altyapı tamamlandı ama asfaltlama hâlâ yapılmadı. Neden bekletildiğini doğrusu anlamıyorum.

Oysa Büyükşehir Belediye Başkanımız Fırat Görgel, yaptığı açıklamalarda bu konuya hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini sık sık vurguluyor.

Vatandaşlarımıza sabır telkin ederken, yetkililerden de bir ricamız var:
Lütfen altyapısı tamamlanan cadde ve sokakları temizleyin; hiç değilse geçici de olsa yama asfalt yaparak insanların toz yutmasını önleyin.

VAHİT HOCA NE DEMEK İSTEDİ?

Kısa süre önce sanayici Hanefi Öksüz, ekonomiyle ilgili özel bir toplantıda düşüncelerini dile getirdi.
Aman Allah’ım… Sanki söylenenler doğru değilmiş gibi, bazı çevreler adeta ahkâm kesmeye başladı.

Benim asıl üzüldüğüm ise Milletvekilimiz Vahit Kirişçi’nin açıklamaları oldu.
Vahit Hoca adeta “racon kesti.” Konuyu Ankara’ya taşıdığını söyledi, mesajlar verdi.

Oysa beklenen şuydu:
Burada iş insanlarıyla bir araya gelmek, onların sorunlarını dinlemek, not almak ve ardından Ankara’da ilgili kurumlarla temasa geçerek sanayicinin yanında durmak.

Doğrusu bu tavır, bende ciddi bir hayal kırıklığı oluşturdu.
İster istemez şu soruyu sordum:
“Vahit Hoca gerçekten Kahramanmaraş milletvekili mi?”

KSÜ Rektörü’nün görevden alınmasında Vahit Hoca’nın doğrudan etkisi olduğunu tahmin ediyorum. Bunun bir vebali olmaz mı?

Neyse, yazıyı fazla uzatmayayım…
Belki Vahit Hoca’nın da bir bildiği vardır.

OLAYLARI ÇIKARANLARI ÇOK İYİ BİLİYORUZ

1978 yılı sonunda Kahramanmaraş’ta meydana gelen toplumsal olaylar 12 Eylül sürecine uzanan kirli bir el tarafından yapılan bir eylemdir.

Nitekim 12 Eylül olduğunda, “Bizim çocuklar yaptı” diye ABD’ye kimlerin bilgi verdiğini çok iyi biliyoruz.

Bu şehirde yaşanan o Maraşlının iradesini yansıtmayan olaylar ülkemizi bölmek parçalamak bir yana bunun dış projeksiyonlarına da bakmak gerek.

12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren yaptığı açıklamada, “biz şartların olgunlaşmasını bekledik” demiştir. Bu açıklamadan ne anlıyoruz şimdi?

12 Eylül darbesi sonrasında Yunanistan’ın NATO’ya alınması bu oyunun bir parçası değil mi?

Günübirlik konuşan ve olayları geniş bir perspektifte değerlendiremeyen sığ ve kültürsüz siyasetçilerin yaptığı en hafif konu başkalarını suçlamaktır.

Bu hain olayları yapanlar bizim birbirimize yıllardır düşman olmamıza ve bu yarayı tekrar tekrar kaşınmasında ellerini ovuşturarak bize son darbeleri yapacakları günü sayıklıyorlar.

Onlar bilmiyorlar ki, Türk-Kürt, Alevi-sünni ayrımı bu kardeşliği bölmeye yetmeyecektir.

Hainlerin emelleri kursaklarında kalacaktır.

Bu olayları çıkartanları lanetliyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum…

Esen kalınız….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Satır arası Arşivi