Fatmagül Abacı

Fatmagül Abacı

LAFA BAKARIM LAF MI DİYE…

Hazırcevaplılık bir yetenektir. Gerektiğinde söylenen söz karşısında söylenen cümle ile karşısındakine söyleyecek söz bırakmamaktır…(Bazıları nakavt etmek, desede…)

Günlük hayatta hazırcevaplılık olmak istiyorsanız, bilgi birikiminizin olması gerekmektedir. Çalışılarak ta öğrenilebiliniyormuş… Sizlere bugün “Kendi Kutup Yıldızını Bul” adlı kitaptan konumuzla ilgili örnekleri paylaşmak istiyorum… Buyurun:

Sokrates ölüme mahkûm edildiğinde, eşi:

“Haksız yere öldürülüyorsun,” diye ağlamaya başlayınca,

Sokrates:

“Ne yani,” demiş.”Bir de haklı yere mi öldürülseydim!”

·         *

Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Shakspeare’e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: Dostum, siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın…  

 

Sultan Alpaslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:

“300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor,” der.

Alpaslan hiç önemsemeyerek şöyle der:

“Biz de onlara yaklaşıyoruz!”

·         *

Meşhur bir filozofa:

Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz, diye sorulduğunda:

“Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, “ demiş.

·         *

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Gaile’ye hasımlarından biri:

Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil m?

Galile: Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

·         *

Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif’i küçük düşürmek için:

“Affedersiniz, siz veteriner misiniz?” demiş.

Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:

“Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?”

·         *

İdam edilmek üzere olan bir mahkûma:

“Diyeceğin bir şey var mı?”diye sorduklarında:

“Bu bana iyi bir ders oldu!!”

·         *

Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon’un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:

“Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca,

Napolyon:

“Evet,” demiş.”Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.”

·         *

Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi yapacağı seferleri gizli tutarmış. Yine böyle bir sefer hazırlığı sırasında vezirlerden biri ısrarla Padişah’a seferin nereye yapılacağını sorunca Yavuz Selim şöyle demiş:

“Sen sır saklamasını bilir misin?”

Vezir sorduğu soruya yanıt alacağı ümidiyle:

Evet, hünkârım, bilirim,”dediğinde Yavuz Sultan Selim şu susturucu karşılığı vermiş:

Ben de bilirim…”

·         *

Ünlü düşünür Eflatun, öğrencilerden birini bir gün kumar oynarken gördü ve onu şiddetle azarladı. Öğrencisi, ortadaki paraları göstererek kendini savundu:

“Fakat çok az bir parasına oynuyordum, hocam” dedi.

Eflatun, bu yanıt üzerine öğrencisine, bir de ders verdi:

Kaybettiğin para umurumda değil,” dedi.”Ben seni, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”

                                                                    **

Burada son verecektim ama baktım bir şeyler eksik gibi…

Çok beğendiğim bir dörtlüğü yazmadan yazıyı noktalayamam… Son söz Mevlana’nın…

Kör cehalet çirkefleştir insanları!...

Suskunluğum asaletimdendir…

Her lafa verecek bir cevabım var…

Lakin bir lafa bakarım laf mı diye…

Birde söyleyene bakarım adam mı diye…

KÜLTÜR BAŞKENTİNDEN selam ve sevgiler

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fatmagül Abacı Arşivi