Bir Mangalın Yeniden İnşa Ettiği İlçe; Gerze

İnsanlar yaşadığı yere dair ne kadar çok şey bilirse orayı da o kadar sahiplenir mi diye düşünenlerdenim. Ben bilmesi gerektiğini düşünen, bilmekle sahiplenmek arasında bir bağ olduğuna inananlardanım. Sadece doğduğum yer değil, doyduğum, yaşadığım ve gezdiğim yerler hakkında da ne kadar çok şey bilirsem o kadar çok sever, sahiplenirim diye düşünürüm.

Sinop’tan Samsun’a giderken ilk kez karşılaştığım bir ilçedir Gerze.

Kabul etmeliyim ki, o güne kadar Gerze adını duymuşluğum yoktu.

İsmi ve konumu dikkatimi çekince girmek istedim. İyi ki de girmiş, görmüşüm diyorum şimdi.

Doğrusunu söylemek gerekirse bir dondurma yemek, sahilde manzarayı seyretmek için girdiğimiz Gerze’ye hayran olacağım aklıma gelmezdi.

Gerze’de horoz heykeli görünce merak ettim. Burası Denizli değildi, horozla ilçenin ne alakası vardı.

Pastane sahibine sordum, “Gerze’yle horozun ne alakası var?” diye, “Hiçbir alakası yok. Zamanında burada tavuk horoz yetiştiriciliği bolmuş” dedi ama bu bilgi yanlıştı.

O pastaneci, sadece bana yanlış bilgi vermekle kalmadı, kendi ilçesini, yaşadığı yeri tanımadığını da gösterdi.

Oysa Gerze, zaten ‘horoz’ demek…

Gerze, adını Yunanca ‘Carusa'dan aldığı rivayet edilir.

Gerze’nin evleri çok güzel. Sokakları çok hoş. Evlerin önüne yetiştirilen çiçekler, şehre ayrı bir güzellik katmış.

Olağanüstü bir sahili var. Öyle böyle değil, seyretmeye doyamayacağınız kadar güzel bir sahili var.

Gerze’nin daha önceki adlarının Zagora, Gürzühatun, Savetova, Argibete olduğu söylenir.

Gerze’nin tarih boyunca Paflagonya, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Büyük İskender, Roma ve Bizans İmparatorluklarının egemenliğine girdiği, 1214 yılında ise I. İzzettin Keykavus döneminde Selçuklu, 1459 yılında da Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı İmparatorluğuna katıldığı anlatılır.

Sinop’a bağlı bir ilçe olan Gerze’nin kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Boyabat ve Durağan, doğusunda Dikmen, batısında Sinop ile çevrilidir. Gerze’nin yüzölçümü 594 kilometrekaredir. İlçenin tamamının nüfusu ise 2020 rakamlarına göre 26 bin 161.

1896 yılında Sinop’a bağlı bir nahiye olan Gerze, 1920 yılında ilçe olmuş. 1956 yılına kadar mevcut varlığını sürdüren Gerze, 1956 yılında neredeyse tamamen küle dönmüş.

1956 yılına kadar Gerze nasıl bir ilçeymiş, bilmek mümkün değil. Çünkü Gerze’nin 1956 öncesi ve sonrası diye bir dönüm noktası var.

13 Şubat 1956 tarihinde saat 18 sularında, Gerze’ye yeni atanan Mal Müdürünün evinde bir yangın çıkar.

Mal Müdürü, ilçeye atandığı zaman, Sucu Mehmet isimli bir Gerzelinin evini kiralar, orada ikamet ederler. Mangal aşkı, aynı zamanda Gerze’nin dönüm noktasının başlamasına da neden olur. Mal Müdürünün hanımı lodoslu bir günde mangal yapası tutar. İşten eve dönen mal müdürü kapıyı açınca, mangaldan sıçrayan çıngılar evde yangın çıkarır. Ne yaparlarsa söndüremezler. Sadece evi değil, koca bir ilçeyi yakar o mangal.

Daha sonra devlet, ilçeyi yeniden imar ve inşa eder ve bugünkü Gerze, yavaş yavaş oluşmaya başlar. Doğal güzelliğine, yörede yaşayanların zevki de eklenince çok güzel, şirin bir ilçe ortaya çıkar. O tarihten kalan kalıntıları “Gerze Yangın Evleri”nde görmek mümkün.

18 saat süren yangında 21 vatandaş hayatını kaybeder.

Yangında 833 ev, 300 dükkân tamamen yanmış.

Yangının çıkmasına ve bir ilçenin kül olmasına neden olan Mal Müdürü ve eşinin adı ise hiçbir kayıtta yer almamaktadır. Bu da aslında çok ilginç

Gerze’nin aslında ‘Horoz’ manasına geldiğini söylemiştim. Gerze’nin en meşhur Hacı Kadı Horozu temsil eder ama aslında horoz değil, tavuktur. Dıştan baktığında horoz, aslında tavuk olan Hacı Kadı Horozunun bir heykeli de şehrin ortasında yer alır.

Gerze, doğal güzelliklerinin yanı sıra görülmesi gereken tarihi yerleri de var.

Gerze’de beyaz Balina Aydın Parkı, Yakup Ağa Konağı, Çeçe Sultan Türbesi,İskele Cami, Gerze Feneri, Saklıköy Şelalesi, Acısu Çeşmesi, Sinop Tarihi Paşa Tabyaları ve Diyojen Heykeli, görülmesi gereken yerlerin başında gelir.

Gerze’de, Karadeniz yemek kültürü hakimdir.

Mısır ve Karalahanadan oluşan yemekler sıklıkla tüketilir. Belli başlı yemekleri ise ; Kulak hamuru da denen hamuraşı, Boranaşı, Katlama, Mısır Çorbası, Islama, Kıymalı ve Cevizli Nokul, Bilegi, Hamursuz Tatlısı, Mamalika da denen Kaşık Hamuru, Helva ve tabi ki Gerze Pidesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi