Ahmet Doğan İLBEY

Ahmet Doğan İLBEY

“Ağlayın, su yükselsin! Belki kurtulur gemi”

Bütün Peygamberler ağlamıştır. Ağlamak, Efendimiz Aleyhisselâtüveselâmın, ümmeti ve vefat eden oğlu İbrahim için döktüğü mübarek gözyaşlarıdır. Peygamber Efendimiz’in döktüğü gözyaşlarına hürmeten çok ağlayalım.

AĞLAMAYI UNUTMASAYDI MÜSLÜMANLAR…             

Gözyaşının kudretli birleştiriciliğini anlayabilseydi, ağlamayı unutmasaydı Müslümanlar birbirlerini öldürürler miydi? Niye hep öldürüyoruz ve hiç ağlamıyoruz diye sordular mı birbirlerine? Bir yanda Tanrısız emperyalist devletlerin zulmü, bir yanda Allah’ı ve Resûlünü unutan Müslümanların birbiriyle savaşı… Her yerde acı, kan ve zulüm…

Gözyaşı herkeste var, herkes ağlayabilir. Fakat gözyaşının dökülme sebepleri farklıdır. Bâzan tövbedir, duadır, şükürdür. Bâzan gönüllerin inşirah bulması ve hâlden hâle geçiştir.       

Peygamber Efendimiz’in “Hiçbir damla yoktur ki o, Allah katında O’nun korkusuyla dökülen gözyaşı damlasından veya Allah yolunda akıtılan kan damlasından daha makbul olsun” sözü, istikâmetini kaybeden Müslümanların kalplerinden taşra düşmüş olacak ki Müslümanlar sefil hâldedirler. Kardeşini düşman bilen kalplerimizin fitneden arınması ve bütün insanlığın gördüğü zulüm için hep birlikte ağlayalım.
GÖZYAŞLARIYLA ISLANMIŞ MİLLET OLMAK

Ağlamayı ibadetin bir rüknü sayan İslâm medeniyetinin mensubuyuz. Musibetlerden kurtulmanın tâlimlerinden biri de kalbimizden ve vicdanımızdan dökülen gözyaşlarıdır. Gözyaşlarıyla ıslanmış millet olmak gerek yeniden. Günahlarımızı, kötülüklerimizi gözyaşlarımızla temizleyemiyorsak akıbetimiz helâk olan kavimler gibi olacaktır. İyi insan olamamamızın, birbirimizin hakkını yemenin ve kâfire muhtaç olmanın utancından kurtulmak için Peygamber Efendimiz’esalâtü selâm ederek hıçkıra hıçkıra ağlayalım Bizi ancak ağlamak kurtarır. Ağlayabiliyorsak kurtuluruz. “Ağlayın, su yükselsin! Belki kurtulur gemi” diyor üstad Necip Fâzıl.

AĞLAMAK İÇİN KALP VE VİCDAN GEREK

Câhiller ve gaddarlar ağlamazlar. Müslümanca kalbin ve vicdanın sahibi olanlar ağlar. Ağlayamıyorsak kalbimiz kirli ve vicdanımız noksandır. Mârifet işidir ağlamak. Mârifetullah’a sahip olanlar ancak ağlamanın ecrini görebilirler. İmam-ı Gazâli’nin “Kalplerin Keşfi” kitabında zikrettiği “Ağlamayan aldanmıştır, ağlarken riya yapıyorsa o da aldanmıştır” sözü bu mânadadır. Hz. Mevlânâ kalbi, vicdanı ve hüznü olan Müslümanlara “Ey dostlar ağlayın, yağmur gibi gözyaşı dökün de ferahlayın!” demiş asırlar önce. (Dîvân-ı Kebîr-3, s. 309)

HAZRET-İ İNSANIN VASFIDIR AĞLAMAK

Sahabeler az güler, çok ağlarlardı. Bu sebeptendir ki hazret-i insanın vasfıdır ağlamak. Gözümüzle birlikte kalbimiz de ağlasın. Gözyaşı kalbin, merhametin ve îmanın delilidir ki gözyaşı dökmeyenler hazret-i insan sayılmaz. Ağlamasını bilen için gözyaşı şifadır. Mânevî hastalıklarımızın iyileşmesi, dualarımızın yerine ulaşması için yalnızken ağlayalım. Allah korkusuyla dökülen gözyaşı makbuldür, rahmettir bilene. Hz. Mevlânâ, Mesnevî’sinde (cilt:2) ağlamanın bedelini şöyle hikâye ediyor:

“Dadı ve annenin çocuk ne zaman ağlayacak diye bahaneler aradığı gibi Allah da, insanlar ağlasın da süt meydana gelsin diye ağlamayı yarattı. Çocuk ağlamadıkça süt nasıl coşar? Bir günlük çocuk bile bu hakikati bilir. Ağlayayım da esirgeyen dadı gelip yetişsin ister. Dadılar dadısı da insan ağlamadıkça sebepsiz bedava sütü pek az verir. Bu yüzden insan, ‘çok ağlayın’ gerçeğine kulak verdi. (…) Allah, yoldan çıkan kavimlerin gözyaşlarına acıdı. Onlar nedamet gösterip ağlayınca kurtuldular. (…)Yûnus Peygamberin kavmi gözyaşı ile musibetten kurtulmuş. (…) Hz. Yakup ağlamasının sonunda Yusuf’a kavuştu.”

SECCADEYE KAÇ DAMLA GÖZYAŞI BIRAKTIK?

Ağlamak, müminin gözlerinden seccadeye dökülen birkaç damla yaştır, bizden evvel giden ahbaba ağıttır, cehenneme giden yolun ateşini söndüren su’dur, sözün bitip gözlerin dile geldiği vakittir… “Gözyaşları ile yıkanan yüzden daha temiz yüz olamaz” diyen ulu zatların sözüne uyarak seccadeye kaç damla gözyaşı bıraktık?

Allah’ın, üstünlük bakımından gözyaşını şehitlerin kanları ile bir tuttuğunu söyleyen Hz. Mevlânâ, Mesnevî’sinde (cilt:2) gözyaşını, katılaşmış kalpleri dirilten yağmura benzetir ve ağlayan ilk insanın Hz. Âdem olduğunu anlatır: “O dünyaya gözyaşı dökmek için gelmiştir. Onun çocukları olarak insanlar onun gibi gözyaşı dökmelidir. Akıtılan her gözyaşı birer inci, hattâ ondan daha kıymetlidir. Gözyaşı ve hüzün kalbi nurlandırır.”    

ÂHİRETE GÖTÜRECEĞİMİZ BİR VECİBEDİR GÖZYAŞI

Müslümanın alâmeti gözünden akan yaştır. Her damla Allah katında karşılık bulacak. O’nun yolunda dökülen gözyaşı îman ve kalp gücüyle dökülmeli. Bu sebeptendir ki Yûnus Emre Hazretleri gözyaşı dökmemizi istiyor: “Âşık Yûnus eder âhı / Gözyaşı, döker günahı / Sular gibi çağlasan / Eyyüb gibi ağlasan.” 

“Allah’ım, ağlamayan gözlerden sana sığınırım” diyerek niyaz edenlerden ve gözünden yaş eksik etmeyenlerden olmalı insan. Gözyaşı, ruhun kirlerden arınışı, hüznün harfsiz lisanı, günahların affıdır. Öte tarafa götüreceğimiz, yâni amel defterimizi temiz tutacak en sağlam vecibe gözyaşıdır. Müslüman şairlerin pîriFuzûlî, “Mü’mininçeşmi (gözü) ter ü giryan”, yâni ağlamaktan deniz olur, ağlayan göze sahip olmayan mü’mininîmanından şüphe edilir, diyor. Üstad Necip Fâzıl’ın sözüyle “Gözyaşı… Nimetlerin en büyüklerinden… Yazıklar olsun ağlamayanlara! Ne olurdu hâlimiz, gözyaşı olmasaydı?”                                                                                                                            

GÖZYAŞI “YAKARAK YIKAR VE ARITIR… ”

Gözyaşının mânevî gücüne inananlar Prof. Dr. İskender Pala’nın “Dört Güzeller” kitabındaki gözyaşı tasvirini okusunlar: “Bir gözyaşı, gül mevsiminde güle karşı akarsa aşk olur adı; sevgiyi damıtır en derin yerinden. Suçlardan sonra tenha gecelerde akarsa tövbedir tadı; gönülleri arıtır en kara kirinden. Bir gözyaşı, bir cevherdir, ateşten kaynayan. Özü sudur ama avuçta bir yalım, gönülde bir yangın olur. Bir ateştir aslında o, dumanı ah ile çıkan. Onun içindir ki yıkayarak yakar, yakarak yıkar. Arıtır ve eritir; temizler ve gizler… Fazilettir, diyettir… Bu yüzden denilir ki, gözyaşı yiğitler kârıdır ve civanmertler vakarıdır.”

Gözyaşı bizden uzak olsun” deyip kahkaha atmayı “endüstrileştiren” modernler ağlamayı bilmezler. Çünkü semâvî irfandan beslenen kalplerini kaybettiler. Sadâkatle dökülen gözyaşı o kadar güçlüdür ki gözyaşı dökmeyi unutmuş olan modern zâlimlerin kalplerini deler geçer.([email protected])      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İLBEY Arşivi