Dr. Mustafa Coşkun Kale

Dr. Mustafa Coşkun Kale

Fırıncılarımız

Ateşin bulunması, tarım toplumuna geçiş, en eski mesleklerden biri olan fırıncılığı da ortaya çıkardı. Bizler yataklarımız da mışıl mışıl uyurken, bu meslek sahiplerinin mesaisi geceden sabahlara kadar, yâ hamur hazırlarlama ya da ocak başında yaz kış bizler için ter döktüler onlar.

Ekmeği, ekmek yapan başta ustası olmak üzere; unun kalitesi, mayası, mayalanmış hamurun usulünce yoğrularak içerisinde ki gazların çıkarılması, ocağın yapılışın da kullanılan taşın kalitesi, kullanılan odun ve nihayet ocağın ısısıdır.

Gördünüz mü "lezzetli ekmek" dediğimiz nimet için en azından kaç şeyin gerekli olduğunu ?. Gözden kaçan en ufak ihmalin veli nimet bildiği müşterisine mahcup olacağını bilen ve bunun için fedakarlık yapan da fırıncı ustalarımızdı elbet.

Karınlarımızı doyuran, olmazsa olmaz ekmeğimizi üreten bu ustalar kimlerdi diye hem onları tanıma, yâd etme adına birlikte bir tarih yolculuğuna çıkacak olursak;

Göksun fırıncılarını veya fırın işleticilerini tanımak için, Merkez ve Çardak olarak incelemeniz gerekiyor. Nitekim sadece Göksunda değil, Elbistan ve Afşinde de ünlenen Çardak veya Çeçen ekmeğini üretenlerin de bilmemiz bizler için bir vefâdır da.

Her yaş ve döneme, yaşadığın mahalleye yakınlığına göre hâfızalarımız da yer edinen fırıncılarımız da farklıydı elbet. Mesala Fırıncı Ahmed Emmi'nin (Mengücek) tâ ilk okul yıllarımız da okul önlerine getirdiği;  5, 10 kuruşluk, üzerine tuz ve biber ekeleyerek yediğimiz simitler nasıl unutulur ? Paran yoksa da melûl masum bakıştığımızı görünce "simiti al parasını yarına getir" diyen Simitçi Ahmet Emmi'mizdi bizim.

Apık Emmi'nin ramazan da, iki ekmek ağırlığında ki yuvarlak, üstü küncü ve susam dolu nar gibi kızarmış somunu şimdiki "Trabzon Ekmeği" ne taş çıkarmaz mıydı ? Yâ da, 25 kuruşun varsa, tümün yarısı ağırlığında ki minik somunu, hâlvâ veya biberli zeytinle yediğiğini sanırım unutan yoktur. Göksun için bir deger olup tarihimize kazınan bu insanlarımız kimler miydi ?

Kör Memmed'i (Acer), Bayazıt Koca'yı (Akgül), Bacaksız Memmed'i (Özen), Enik İrbâm'ı (Alkış), Ellek Hıdır'ı (Sağır), Abider Osman'ı (Çokaklı), Nasıf Dayı'yı (Sağır), Bekir oğlu Hasan'ı (Koca), Çamdere'li Pala Memmed'i, Çekiç Cuma'ları (Çevik), Yê Memmed'ler (Sağır), Yiricek'li Bal'ları, Fakı"ları, Apomâr Hamit'leri o güzelim pideleri, nar gibi somunlarıyla yâd edelim.

Çekiç Cuma dedim de; nice köylüsünü meslek sahibi eden, ekmek yemelerine horânta doyurmalarına  sebep olan, Göksun'da fırıncı denince "Çamdere Ekolü"nü oluşturan bu adam geldi gözüm önüne. Sadece Göksun'da değil, yetiştirdiği ustaların ününü tâ Kayseri'ler de duyduğumuz "çarşı ekmê" dediğimiz pidelerin ustası Cuma.

"Meşhur Göksun Tavası"nın pişirildiği gara saçlı, kenarı kirtişli tavalar varmı ki yine ? Yâ Bozdurdu Çavuş'un (Çiçek), Avşınlı Hacı Osman'ların (Gökdere), Yetim Ali'nin fırınlarında ki o nefis tava ve lahmacunlarımız ?

Ramazan bayramı arefesin de, nasıl sıralar olurdu hatırlayın bir fırınlarınızı, gece yarılarına kadar sıra beklenirdi. Lôkurlu (pekmezli), sütlü, sade kömbe belki de paklâvû, nar gibi kızartılmış kadayıfları.  Sair zamanlar da o iri iri pendirli şekerli pideleri, tahinli şekerli katmerleri, kızarmış şimdi börek denen tepsilere dilim dilim kesilmiş o  güzelim kömbeleri.

Gençsen,  sabahlara kadar arkadaş gurubunla geziniyorsan, Hacımirzalı sebzecilerden Iramazan (Elbistan) yada Kürt Aziz sergilerini kapatmış uyuyorlarsa; yine de; "Iramazân, Iramâ-zân !?" yahut "İmirzâ, İmir-zâ !? " belki de "Aziz Abii !?" diye seslenerek, "hıhh !" dese de demese de patlıcanı, biberi ve soğanları alıp geç vakit de fırına attırıp üzerine tuz biber ekeleyerek çarşı ekmê ile yediren ve bunları hazırlayan fırıncılarımız nasıl unutulur ki ?

Göksun da, profesyonel anlam da açılan Fırının Vezirler olarak bilinen ailenin büyüğü Vezir À'nın (Abacı) Köprübaşın da Hürünün Oğulları (Acer) evi civarın da açılan fırın olduğu söylenir. Rahmetli Musa, Durdu ve Cemal Abacı'ların babaları veya daha iyi tanımanız için; Zeki, Zekeriye, Hacı, Servet, Alİ, İsmail, Mehmet, İsrafil, Hasan ve Hüseyin'in dedeleri.
Profesyonel anlam da ikinci veya Vezir Â'nınkiyle eş zamanlı da olabilecek fırınımız, Maraş'dan gelen, isimleri hiç unutulmayan Fırıncı Yusuf ve kardeşi Fırıncı Ahmet'dir (Mengücek). Ahmet Emmi'nin iyi de güreş tuttuğu söylenir. Belirli kesim Mengücek kardeşlerin fırıncılığını bilse de, daha çoğu Ahmet Emmi'yi unutulmaz simit ve kâhkêleriyle tanır

Üçüncü kuşak fırıncımız çoğunuzun tanıdığı Apık Emmi olarak bildiğimiz Abdurrahman Ekici'dir. Mehmet, Davut, Ali ve Mustafa Ekici'lerin babalarıdır. Apık Emmi, uzun süre şimdi ki Amasyalı'ların dükkanın da Göksun'luya hizmet vermiştir. Daha sonra bu yeri Nasıf Dayı (Sağır) epey bir süre işletti. Diğer eski emaktar fırıncılarımız malum yazının akışına göre belirtilmişti.

Şu an İlçemiz de aktif olarak fırın işlemeciliğinin yürüten hemşehrilerimiz ise; "Güven Ekmek" Adem Buğdaycı, "Hilal Ekmek" Suna Sağır, "Hilal Ekmek (eski yerinde)" Mehmet Sağır, "Bal Ekmek" Ali Bal, "İstanbul Ekmek" yöresel pidecimiz Osman Özdemir, "Göksun Pide" İsmail Güzel ve Simitçimiz Bayram Kişi'dir.

Meşhur Çardak Ekmeği'ni üretenlerimiz ise; ilk fırıncı Haruniye Öğretmen Okulu'nda  çalışan sonra gelip nahiyesine fırın açan Nanaş Güney'dır. İlk fırıncı erkek olsa da, Çardak da fırıncılık genel de bayan mesleği olarak bilinir.  

Eski kadın fırıncılar Çardağın simgesi diyebileceğimiz; Hurma Tunç, Cennet Işık,'dır. Hali hazır da fırıncılık yapan emektarlarımız ise; Necla Erdoğan,Yazgül Erdoğan, Ayşe Özdil, Nazlı Bozkurt, Rahime Erdoğan, Bucu Erdoğan'lardır. 

Şayet yolunuz düşerse bu ekmeklerden almayı ihmal etmeyin derim. Hatta, normal Çardak Ekmeği dışın da, "Hiin  Bepik", "Yağlı Ekmek", "Patetesli Ekmek", "Birimli Ekmek" ve "Hoddodduruk" var mı ?  diye de fırınlara sorarsanız iyi olur. Eminim pişman olmazsınız...

Fırın ve ustaları andıkça, onlara karşı minnattarlığımızın da arttığının farkındasınız değil mi ?

Kalanlarını sağlık, göçenlerini rahmet ve minnetle anıyoruz.

Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin, 
Henüz yayımlanmamış,  
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" 
adlı eserinden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mustafa Coşkun Kale Arşivi