Ne yazarım? Ne yazmam?

Ben her şeyden önce Kahramanmaraşlıyım. Haber sitesini kurarken temel felsefem Kahramanmaraş lobisi oluşturmaktı.

Haber sitem çok takip edilsin diye ipi sapa gelmez, kente hayrı olmayacak, objektif olmaktan uzak haberlere imza atmadım. Yayınlamadım.

2008 yılında merhaba dediğim o günden bu yana da aynı yerdeyim. Bu şehre faydası olmayacak, bu şehri dışarıda kötü, olumsuz gösterecek bir haberi girmedim. Benim gözümden kaçanlar olmuşsa da aynı anda müdahale ettim, sildim.

“Benim; haber silinmez diye bir kuralım yoktur. Yanlış olan, bana göre yanlış dediğim bir habere onay vermem, izin vermem.”

**

Bunları neden yazdığıma gelince, müsaadenizle anlatayım;

Her şeyden önce Kahramanmaraş’ta yaşıyorum. Bu şehrin havasını teneffüs ediyor, bu şehrin suyunu içiyorum. Bu şehirden çocuklarımın nafakasını temin ediyorum.

O halde şehre ihanet etmemem gerekiyor.

Bu şehri kötü gösterdiğimde elime ne geçecek?

Bu şehirde onca güzellikler yaşanırken, bu kadar güzelliği gözetmek yerine kötülüğü öne çıkartarak elime ne geçecek?

Bizler 78 kuşağıyız. Maraş olaylarını ve bu olayların insanlar üzerinde bıraktığı travmayı yaşayarak büyüdük.

Bir başka şehre gittiğimizde, insanlarla tanışırken aynen 46 diyerek alaya alındığımız o günleri hiç unutmadık.

Bu gün Kahramanmaraşlıyız dediğimiz de, diyorlar ki; Kahramanmaraş’ta işsizlik yokmuş? Doğru mu? Diye bize soruyorlar.

Aynen 46 diye alaya alındığımız o yıllardan bu güne geldiğimizde, bütün maraş halkı olarak bir başarı hikâyesinin parçası olmuşuz.

Peki siz benim yerimde olsaydınız, her gün bu ülkede binlercesinin yaşandığı bir basit hadiseyi manşetinize taşır mıydınız?

**

Anadolu şehirlerinde gazetecilik yapmak ve bir duruştan söz edebilmek için ilke ve prensipleriniz olmalıdır. Rüzgâr gibi sağa sola savrularak bir yere varamazsınız.

Son dönemde sosyal medyada klavye kahramanları türedi. Şehre dair olumlu, güzel şeyler paylaşmak yerine toplumu bölmeyi, birilerini hedef göstermeyi, birilerini karalamayı marifet sayıyorlar. Ayıptır, günahtır.

Son günlerde Necip Fazıl Hastanesinin bir servisinde öğle arasında meydana gelen hadiseler haberlere konu oldu.

Bir sağlıkçı babası olarak, çocuklarımızın hasta ve hasta yakınlarını memnun edebilmek için ne gibi fedakârlıklar yaptığını kelimeler ile ifade etmem mümkün değildir.

Diyorum ki; “ yavrum hastanede canlarını size emanet eden hastalar, erkek ise beni, bayan ise annen gibi gör. Onlara yanlış yaparsan hakkımı helal etmem” diyorum.

Ve Hastaneler dâhil, kamu kurumlarında zaman zaman yanlış yapılanları görüyor, bazen telefon açarak, bazen de köşe yazılarımda dile getiriyorum. Ama bunu yaparken kırıp dökmüyorum.

Sağlık kurumlarında bizim çocuklarımız görev yapıyor. Bizim kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, komşularımız çalışıyor. Bunlar uzaydan gelmediler. Bu çalışan insanlarında duyguları var. Onlarında moral desteğine ihtiyaçları var.

Hastaneye giden hasta olan vatandaşlarda bizdendir. Biziz, bizim arkadaşlarımız, bizim komşularımızdır. Eksiklik var ise birlikte çözeceğiz. Şu haklı, şu haksız diyerek bir yere varamayız. Önce sakin kafa ile düşünmeli ve çözüm yolları aramalı ve bulmalıyız.

**

ALKIŞLAR KİPAŞ HOLDİNG

Dile kolay, 35 yıl önce kurulan ve bu gün Türkiye’nin sayılı bir şirketi haline gelmek çok çalışmak ve fedakârlıkla ancak mümkündür.

Kipaş Holding, Hanefi Öksüz ve Halil İbrahim Gümüşer (Gümüşer ailesi) tarafından 35 yıl önce temeli atılmış bir şirkettir.

35. kuruluş yılı etkinliğine katıldık. Bir başarı hikayesini, ortaklık prensibini öğrendik. Yeni kuşak yönetim kurullarında görev almaya başlamış. 10 bin insanın iş ve umut kapısı olan Kipaş bu kentin bir değeridir.

Bir Kahramanmaraşlı olarak bundan gurur duydum. Nice uzun yıllara diyor, başarılar diliyorum.

**

Son söz olarak, ben Kahramanmaraş’ın güzelliğini öne çıkartırım. Çirkinlikle işim yoktur. Dile kolay 1981 yılından bu yana bu güzel şehirde gazetecilik yapıyorum.

Sokağa çıktığımda insanlar bana saygı gösteriyorsa sanırım sebebi budur.

İlkeli bir duruş ile Kahramanmaraş’ın, bu kentte yaşayan insanların hatalarını aramak yerine her insandaki güzellikleri öne çıkartmak ve bunları yaşatmak mücadelesi beni de, dostlarımı da mutlu ediyor kanaatindeyim.

Ne demiş atalarımız;

Gözü gülde olan gülü görür, gözü çöplükte olan ise …. görür.

Hoşça kalınız, dostça kalınız!...

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi