Zor günlerde yazmak

Dostlar zor ve çetrefilli günlerden geçtiğimiz aklı olan herkesin malumu. Böyle günlerde yazmak zor olduğu kadar ciddi riskleri nedeni ile her açıdan dikkati gerektiriyor. Ağzı olanın konuştuğu eli kalem tutmayanların bile allame olarak kendini pazarladığı bir ülkede yaşıyoruz. Cehalet bataklığında olduğunun farkındalığından yoksun sureti insanların akıl ve mantık dışı yorum ve bilgilendirmelerine katiyen itibar etmeyelim.

Kişisel ve toplumsal olarak zor zahmetli ve meşakkatli günlerimiz geçmişte de olmuştur. O günlerin üzerinden sis perdesinin kalkması ile nasıl yeniden aydınlık günleri yaşadıysak aynı şeyler yarınlarımız içinde olacak ve yine her birimize farklı olarak verilen ömür hazinesindeki günlerimizi tamamlayacağız.

Gerçekten bu sefer iş çok ciddi diyesim gelmiyor. Çünkü 21 yıl önce İstanbul’da yaşadığım deprem günlerini hatırladıkça bu düşüncem daha da sabitlenip netleşiyor.

Deprem sabahı memleketim Kahramanmaraş ‘ta bir yakınım  İstanbul depremi  haberini  ekmek aldığı markette işittiğinde dizlerinin bağı çözülüp yere oturarak “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun” demiş.

Çünkü İstanbul yıkıldı ve kurtulan yok bilgisinin oluşturduğu gerçek olmayan bir algının nelere yol açacağını, yaşadığı savrulmanın boyutlarını varın siz hesap edin. İletişim imkânları o gün günümüzdeki kadar seri ve hızlı olmadığı için ancak akşamüzeri yakınımla haberleşebilmiş ve aldığı bilginin yanlışlığını ispat etmiştim.

Bugün de sanki aynı sarsılmanın içerisinde en kötüsünü alıp satıyoruz. Siyah ve beyazdan başka renklerin olduğunu düşünmeyi bile akledemiyoruz.

Yılların tecrübeli bir hekimi olarak kendimi sorumlu tutuyor ve ortak aklın çalıştırılmasına katkı amacı ile virüsle ilgili sağlıklı bilgileri sizlerle paylaşıyorum ve paylaşmaya devam edeceğim.

Adına türküler yazılan verem hastalığını, sıtma, kolera, veba gibi illetlerin insanları yok ettiği kırıp geçirdiği dönemlerden günümüze doğru gelirsek tıbbın dününü bu gününü ve yarınını daha iyi kavrarız. Tıp ilimi insanlık tarihi ile birlikte var olan ve önce zararlı olmama ilkesine göre çalışan sanatsal bir meslek.  Bizim meslekte iki kere iki nadiren dört eder.

Hekimlik sanatının olmazsa olmazı da iletişim ve empati. Öncelik piyasada rağbet gören algı ticaretini bu sanatla engellemeliyiz. Kaygı katsayıları yükseltilerek sağlıklı insanların psikolojileri ile oynanmamalı.

Her türlü hastalığa karşı müthiş bir savunma ve savaş gücümüz var. Bu güç desteklenmeli. Tıpkı ülke savunmasında olduğu gibi her bir hücremiz başlı başına tam teçhizatlı bir komando askeri gibi.  Hücrelerden oluşan doku ve organlar ise kendilerini savunmak için yaratanımız tarafından korunma amaçlı her türlü teçhizatlar ile korunmuş.

Dengeli beslenme, sağlıklı uyku ve hareketli yaşamak ile kazanılan enerjiyi düzenli olarak kullanarak, organlarımızın sağlıklı işleyişlerine destek verebilirsek özellikle virüs ve mikroplardan kaynaklı birçok hastalık salgınından yara almadan kurtulabiliriz.

Temiz hava, temiz gıda ve hijyen kurallarına tam riayet edebilsek sadece korona değil bir çok hastalığı yenebilecek şekilde donanımlı bir yapımız var. Bir tarafta havada uçuşan hayali algılar, diğer taraftan toplumu kirleten kaos ve panik ortamı için gayret eden art niyetli durumdan vazife çıkarıcı güruh. Et ve kemik dışında yapıları olan bizler, üfürükten teyyare asparagas da olsa ortamda dolaşan kirli bilgilendirmelerden ister istemez etkilenerek yanlış yerde doğru arama gafletine düşebiliriz.

Durumdan vazife çıkarıcı puslu havada iş çıkarma(!) sevdalısı o kadar çok yaratık var ki, doğrusu etkilenerek hastalık hastası olan birçok hastamın olduğunu itiraf etmeliyim.

Ne yapalım?

Öncelikle devletimize güvenelim. Tavsiyeleri harfiyen uygulayarak hem idarecilerimize hem sağlık ordumuzun değerli üyelerine yardımcı olalım. Ulu orta çat pat acillerin yolunu aşındırarak gerçek hastalarımızın hakkını gasp etmeyelim.

Bakanlığımızın ve bilim kurulu ekibin dışında üflenen üfürükleri aynı hızla sahiplerine doğru gönderelim. Her gördüğümüz sakallı nasıl dedemiz değilse her nezle grip ve zatürrede korona kaynaklı değildir. Sağlık bakanlığımız ALO 184 hattını bu amaç için vatandaşlarımızın hizmetine sundu.

Alo 184 hattı kafası karışık vatandaşlarımız için bir can simidi. Korona ile ilgili soruların birinci elden cevaplanarak vatandaşın aydınlatılmasında önemli bir misyonu olacak bu hattı düşünerek bu amaca yönelik kullanıma açanlara teşekkür ederek makalemi sonlandırıyorum.

Bugünlük de bu kadar.

Kalın sağlıcakla.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi