Türk dünyasının hüzünlü çalgısı balaban senfonide yerini aldı

Türk dünyasının hüzünlü çalgısı balaban senfonide yerini aldı
Ünlü Azeri sanatçı İlhan Samedov'un "Sen Gelmez Oldun", "Sarı Gelin" gibi eserleri icra ederek ABD'den Japonya'ya kadar tanıttığı Türk dünyasının hüzünlü çalgısı "balaban" senfonide yerini aldı.

AA- Ünlü Azeri sanatçı İlhan Samedov'un nefesiyle dünya çapında üne kavuşan Türk dünyasının hüzünlü çalgısı balaban, klasik Batı müziği ile buluştu. Sen Gelmez Oldun ve Sarı Gelin gibi unutulmaz eserleri ABD'den Japonya'ya kadar ulaştıran nefesli çalgı balaban, senfonide yerini aldı.

Mey ve duduk olarak da bilinen, tarihi binlerce yıl önceye dayanan balaban için usta müzisyen İlyas Mirzayev'in hazırladığı konçerto, bir başka dünyaca ünlü isim İlhan Samedov'un nefesi ve İZDSO gibi köklü orkestraların icrasıyla izleyicilere ulaşacak.

ELEKTRONİK VE NEW AGE MÜZİK İLE BULUŞMUŞTU

İlhan Samedov, bala kelimesinin yavru, ban kelimesinin ise ses anlamına geldiğini, tarihi çok eskiye dayanan balabanın bir Türk dünyası müzik aleti olduğunu belirtti. 
Türkiye'de daha çok mey veya duduk adlarıyla tanınan enstrümanı tanıtmak amacıyla albümler hazırladığını ve bunların dünyada çok ilgi gördüğünü söyleyen Samedov, şöyle konuştu:

"Balabanı tüm dünya merhum bestecimiz olan Ali Ekber Tagiyev'in 'Sen Gelmez Oldun' adlı eseriyle tanıdı. Türkiye'de de bu eseri bilmeyen yok. Dünyaya yayıldı. Dünyanın tüm radyolarında çalındı. Sonra 'Sarı Gelin' moda oldu. İnsanların hoşuna gitmeye başladı. Fransa'da Fransız, Almanya'da Alman dinliyor. Amacım zaten diğer milletlere sevdirmek. Onların anladığı dilde yaptık. Elektronik müzik oldu, New Age oldu. İnsanlar da sevdi."

"EĞİTİM VERİLSİN"

Samedov, Türk cumhuriyetlerinin tümünde balabanın özel bir yeri olduğuna işaret ederek, Türkiye'deki müzisyenlerin de bu enstrümanı iyi tanıdığını vurguladı. 
Gittikleri her ülkede büyük ilgiyle karşılandıklarını dile getiren Samedov ancak Türkiye'de halk arasında bu etnik enstrümanın pek de iyi bilinmediğini ifade etti. 

Samedov, Türkiye'de okullarda verilecek eğitimle balabanı gelecek kuşaklara da aktarmanın mümkün olabileceğini kaydederek, "Japonya'ya gittiğimizde insanlar balabanın her santimetrekaresini inceliyor, o kadar ilgileniyorlar ki. Türkiye'de ise mey ve ney karıştırılıyor. Bunları çocuklarımıza öğretmek zorundayız." diye konuştu.

DÜNYANIN HÜZNÜNÜ ANLATIYOR

Balaban konçertosunu yazan İlyas Mirzayev, daha önce ney gibi etnik enstrümanlar için senfonik eser hazırladığını belirterek, "Anladım ki etnik enstrümanlar senfoni ile çok iyi uyuşuyor. Balaban benim için çok hüzünlü bir alet. Bugün dünyanın her yerde savaş var, üzüntü var. Balaban da dünyanın hüznünü anlatıyor" dedi.  Sanatseverlere konçertoyu yeni tanıttıklarını dile getiren Mirzayev, dünyaya hüzünlü bir iz bırakacaklarını ve Türk dünyasının önemli çalgısını dünyaya tanıtmaya devam edeceklerini kaydetti. 

İZDSO şefi Hakan Şensoy, yeniliklere öncülük yapmak istediklerini, Azerbaycan'ın milli çalgısı olarak bilinen balabanı sanatseverler ile buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.