Nerede deprem olacak biliyoruz, lakin zamanı ancak Allah bilir!
“Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür!” deriz. Sonra da, “Evini sağlam yap, tevekkülü Allah’a bırak!” diyen teslimiyetçiliğimiz de var.
Bugünlerde, herkes depremi konuşuyor. Van – Erciş depremi sonrası yaşanan depremler, artçılar, bizi bir kez daha bu meseleye eğilmeye zorladı.
Sonra, gazetemizin geçen sayısında verdiği, “hayret! Kahramanmaraş’ın jeofizik araştırması yok!” haberimiz büyük yankı uyandırdı, internet haber siteleri yanında, CHP Milletvekili Durdu Özbolat’a soru önergesi oldu.
Gerçekten Kahramanmaraş’ta jeofizik araştırması yok muydu?
Kahramanmaraş ve deprem gerçeğini konuşmak, sıcak (jeotermal sular) sularla ilgili düşüncelerini almak üzere, Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Kuruçay ile bir araya geldik.
En çok da, önümüzdeki ay Kahramanmaraş’ta bir depremin olacağı haberini veren bir genç çocuğun iddiasının ne kadar inandırıcı olduğu bilgisini alacaktık. Yerel gazetelerde haber oldu, bu genç sözde Van depremini bilmiş. Eeeee, Kahramanmaraşlı da değil, üstelik Zonguldak’lı. Yaşı da çok genç, muhtemelen 23…
Bu mümkün müydü? Burada söz sahibi, bu mesleğe ve gerçeklere senelerini vermiş Mehmet Kuruçay’ı dinlemekti en iyisi idi, biz de öyle yaptık.
Bildiğimiz gerçek şu, Kahramanmaraş 1.derecede fay hattı üzerinde ve bu fay hattı, Bingöl Karlıova’dan başlıyor, Kahramanmaraş üzerinden Hatay-Amik Ovası’na kadar uzanıyor.
İşin garip, acı, belki de komik yanı, değilse bile adına Bölge Hastanesi denilen Yenişehir Devlet Hastanesi ek binası da fay hattı üzerinde. “Buraya bu hastanenin yapılması büyük hata, riskli bölge, ha, yapıldığı için de maliyeti şişti, bunu söyledik, ama dinlemediler!” derken yüzündeki ifade çok düşündürücü idi.

BUGÜN BİR DEPREM OLSA!
Güçlü, üstelik de uzun zamandır kırılamayan fay hattı üzerindeyiz ya. Bugün Kahramanmaraş’ta yine bir deprem olsa yaşayacağımız dehşet 17 Ağustos ve 12 kasımdan, Van depremlerinden farklı olmayacaktır. Belki daha feci görüntüler bile yaşayabiliriz. Bir an olduğunu düşünün ve ürperin.17 Ağustosu yaşayanlar daha önce aynı depremi yaşamışlardı Adapazarı’nda. Ama onlar da unutmuşlardı ve yeniden tekrarlandı. Yurdumuz ve yaşadığımız şehrimiz dünya üzerindeki çok önemli deprem kuşaklarından birisi olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Kahramanmaraş da Türkiye’nin en önemli iki diri fayından birisi olan Doğu Anadolu fayının hemen yakınında, üstelik bu fay üzerinde yaklaşık 400 yıldan beri kırılmayan önemli bir bölümde yer almaktadır. Eski yerleşim alanı ve sanayi tesislerimizin çoğunluğu depremde en çok etkilenecek olan alüvyon zeminler üzerine inşa edilmiştir.
BÖLGE HASTANESİNİN YERİ YANLIŞ!
“İnsanoğlunun pek çok doğal olaylar karşısında ne kadar aciz kaldığını hep birlikte görmekteyiz. Bu günün teknolojisi ile depremleri önceden haber veren herhangi bir sistem yok” diyen Kuruçay, fay hattı üzerine hastane inşa edilmesinin doğru olup olmadığını sorduğumuzda, bize şunları söyledi; “Biz bu sağlık tesisinin temeli atılmadan itiraz ettik, raporlarımızı sunduk. Burası birinci derecede deprem kuşağı üzerinde, riskli bölge, dedik, dinletemedik. Madem yapılacaktı, özellikli bina olması lazımdı. Ana kaya üzerinde değil çünkü. Raporlarımız meydanda. Ha, belki maliyet yükseltildi, bina güçlü ve sağlam inşa edildi. Ancak bize göre yer seçimi kesinlikle büyük hata! Bunun yerine, sağlam zemin üzerine başka bir yere yapılabilinirdi. Maraş’ta yer mi yoktu da gidip oraya hastane yaptınız? Üniversitenin olduğu yer ana kaya üzerinde, orada yer de var, pekâlâ oraya yapılabilinirdi”

BİR ÇOCUK ÇIKTI, ‘DEPREM OLACAK’ DEDİ
Yerel gazetelere bile haber oldu, manşetlerden verildi. Kuruçay’a bu meseleyi açtığımızda güldü. “Depremlerin nerede olabileceğini biliyoruz hepimiz. Ancak şu gün, şurada deprem olacak demek, büyük yanlışlık ve itibar edilmemesi gereken ciddiyetsizlik. Geleceği Ancak Allah bilir. Teknoloji anlamında en donanımlı ülke Japonya bile bilemiyor da, ortaya çıkan bacak kadar bir çocuk, uçuk biri mi bilecek? Olağanüstü güçlere mi sahip? Bunu gündeme getirmek bile hata. Bilimsel yanı yok. Böyle soytarılık olur mu? Ben konuşuyorum, bu konuda uzmanlar konuşuyor, kimsenin itibar ettiği yok, bir çocuk çıkıyor, gündeme oturuyor, var mı böyle saçmalık! Bu iddiaların bilimle, teknoloji ile alakası yok.” diye konuştu ve ekledi; “Bu bölgede birikmiş bir enerji var, boşalmak zorunda ki her an kırılabilir. Şu anda bile dünyanın, Türkiye’nin muhtelif yerlerinde depremler oluyor, farkına varabiliyor muyuz?”
ILICA’NIN SU SORUNU!
Bu meselede uzman kişi olarak bildiğimiz Kuruçay’a, bölgenin şifa kaynağı, tatil ve sağlık turizm beldesi haline gelen Ilıca ve sıcak suyu da konuşalım istedik! Gerçekten konuşulduğu kadar Ilıca’da sıcak su var mıydı, yeterli miydi?
Dediklerini not aldık, ”Ilıca’da bir jeotermal kaynak var. Bir potansiyel bölge yani. Kaplıca suları yerden bitmez. Yeryüzü sularının (kar ve yağmur suyu) derinlere kadar inmesi, fay kırığı içinde ısınıp sonra da sıcak su olarak yeryüzüne çıkmasıdır hadise. Yer altında hapsedilmiş bir sıcak su yok, bölgenin beslenme kaynağı Atlık Dağı’dır. Sonra, bölgenin potansiyel su havzası belli. Son olarak şunu ekleyebilirim, maden sordunuz, cevap vereyim; daha fazla kuyu, daha fazla su demek değildir. Bir ölçüm yapılmalı, gerçek verilere dayandırılmalı, ezbere hareket edilmemeli, ölçümler sonucu alınacak verilere göre hareket edilmeli. Bu hususta tek yetkili MTA’dır. Dikkat etmek lazım!”

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.