EDEBİYATIN DİP AKINTISI: DERGİLER
Yüzeyinde durgun görünen denizlerin dibinde ne tür maceraların gizli olduğu pek kimse tarafından bilinmez...Çünkü aşikar değildir her göze ve her gönle...
Edebiyat dergileri de böyledir; Hele ki o edebiyat dergileri kısıtlı imkanlarla, kıyıda köşede çıkıyorsa. Arkasında bir endüstri yoksa! Emek ve fedakarlığın bir ürünüyse işte orada gerçek sanatın ve edebiyatın kalp atışlarını duyabilirsiniz.
Edebiyatımızda dergiler büyük bir önem arzede gelmiştir. Hatta bir döneme adını veren dergiler bile olmuştur. Servet-i Funün edebiyat dönemi adını fenlerin serveti anlamına gelen dergiden alır.
Her zaman edebiyatımızda yer tutan büyük bütçeli, İstanbul merkezli dergiler değil benim bahsetmek istediğim. Gizemli, küçük dergiler hatta onlara dergi bile değil fanzin deniyor.
Bu dergilerin asıl önemi küçük filizlere yaşam alanı açmalarıdır. Devasa bir yağmur ormanında bir jungle da büyük ağaçların yapraklarının altında varolma mücadelesi veren küçük fidanlar gibidir genç sanatçılar. Ne yazık ki sanat ve edebiyat dünyası da tıpkı bu orman gibidir! Hatta daha vahşi...
Maddiyat kaygısı gütmeden; halk ne istiyor demeden. Kısacası NE SATAR? Sorusuna maruz kalmadan yazılır bu dergilerde. Genellikle genç yazarlar bir yaşam alanı oluşturmakla kalmayıp özgün fikirler ortaya atarlar.
Bu yüzden edebiyatın dip akıntısıdır dergiler. Üniversite yıllarında 5 sayı editörlüğünü yaptığım Kırık Ayna adlı dergi de bu saklı adalardan biri sadece daha sonra yayın hayatına devam eden dergi büyük bir hareket başlatmadı ama edebiyatımıza yeni sanatçılar kazandırdı.
Kırık Ayna dergisinde yazı hayatına başlayan Abdurrahman Abıka sonraları şiir ve yazılarıyla Adımlar Dergisi gibi bir çok dergide boy gösterdi.
Yine Kırık Ayna da yazı hayatına başlayan Bayram Zıvalı ise sadece dergilerde şiirler yazmakla kalmıyor aynı zamanda çıkacak kitaplarının da şimdiden müjdesini veriyor. İtibar Dergisi gibi ulusal ölçekte edebiyatın belirleyicisi bir dergide şiirler ve edebi yazılar kaleme alan Bayram Zıvalı, İbrahim Tenekeci ve Orhan Tepebaş gibi usta şairlerin izinden gitmeye devam ediyor.
İki güzel insanın da başarılarının artarak devam etmesini dilerim. Daha ismini sayamadığım onca güzel dergi ve onca mücadele var ki... Anadolunun uzak köşelerinde cep harçlığı ile çıkan dergiler...
Kahramanmaraş Lisesinde namı ile meşhur Kara Lisede sonradan 7 güzel adam olarak nam salacak gençler bir araya geldiklerinde belki de edebiyatta bir çığır açacaklarını bilmiyorlardı. Nuri Pakdil, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören ve Cahit Zarifoğlu gibi büyüklerin Mavera yolculuğundaki azıkları yalnız muhabbet ve samimiyetti...
Sermayesi aşk olanın hazinesi hiç tükenmezmiş.
Bu yüzden eğer size birisi, bir genç mesela lise talebesi yada üniversite öğrencisi bir dergiden, edebiyattan, sanattan söz ediyorsa ona bir kulak verin. Sizin için küçük bir şey gelecek için çok büyük olabilir.
Dostun kaleminden dökülen satırlarla
Allaha ısmarladık...
“Ben şiir yazınca tüm ağaçlar bin parçaya bölünür/
Al ey ölüm, bu yalnızı en sert kayaya çarp.”
Abdurrahman Abıka
içimde kalan bir avuç toprak
savrulursa iki yanımdan
rüzgârlarla
insan olmadığı bir şey
olmak ister ya
mavi bir kuş olur ben de
giderim
Bayram Zıvalı

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.