Gülsemin Uğur Kurt

Gülsemin Uğur Kurt

KONTROLLÜ SOSYAL HAYAT

Koronavirüs hayatımıza girdiğinden beri kontrollü sosyal hayat, sosyal mesafe uyarılarını ne çok duyar olduk değil mi? Uzmanlar virüsten korunmamız için sosyal mesafeye dikkat etmemiz gerektiği konusunda sürekli uyarılarda bulunuyor. Bu uyarılar bana şunu düşündürüyor: Sosyal mesafe sadece virüsten korunmak için mi şart? Ya da daha doğru soru şu olur sanırım; insandan insana sadece virüs mü bulaşır? Virüsten sonra da bir sosyal mesafeye ihtiyacımız yok mu?

İnsandan insana virüs bulaştığı gibi, duygular, düşünceler, yaşam tarzları da bulaşıyor. Ahlaki özellikler ve insani değerler de bulaşıyor. O nedenle kiminle yakınlık kurduğumuza, kiminle aramızda ne kadar mesafe olması gerektiğine dikkat etmekte fayda var. Kimi ruh dünyamıza alıp yakınlık kuracağız, kimi dışarıda bırakıp aramıza mesafe koyacağız?

Yaşadığımız bu süreç hayatımızı yeniden gözden geçirmemiz için bir fırsat aynı zamanda. Ara sıra çokça vakit geçirdiğimiz insanları, bu insanlarla içinde bulunduğumuz muhabbetleri, girdiğimiz ortamları, onların değer yargılarını, bize neler kattığını ve bizden neler götürdüğünü titiz bir şekilde muhasebe etmeliyiz.

Olumsuz duygulara sahip, yaşam enerjisi düşük, sürekli şikayet halinde olan ama asla çözüme giden yola bakmayan, sürekli yıkıcı eleştiriler yapan insanlar bizi de dibe çekecek, bizim de yaşam enerjimizi yok edeceklerdir. Bir süre sonra yakınlık kurduğumuz bu tarz insanların tabiatına bürünmek kaçınılmaz olacak ve ruhumuz yara alacaktır. Bir de haset, kıskanç, kendi hayatının gündemini oluşturamamış sadece başkasının yaptıklarına haset eden, insanı ruhen dibe çekenler var ki onlarla aramızda büyük bir mesafe oluşturmak zorundayız.

Bir deney yapılıyor, sinekkapan bitkisine acı biber veriliyor, sonuç çok trajik oluyor ve aslında bize çok önemli bir ders veriyor. Bitki acı biberin tabiatına dönüşüp, kuruyor ve ölüyor.

İşte insan da böyle. İnsanın hayatına, kalbine aldığı, yakınlık kurduğu kişiler de aynen böyle. Önce kabul eder, hayatınıza alırsınız, yakınlık kurarsınız sonra kendi negatifliği, kendi acılığı, kendi zehrini size akıtır, bulaştırır ve bir bakarsınız ki sizden geriye sadece yara almış, ruhsal virüs kapmış bir insan kalmış. İşte bu nedenle çok önemlidir insanın yakınlık kurduğu kişiler.

Yaşadığımız bu süreç bize insanın hayatında ki en yüksek değerin sağlık olduğunu bir kez daha gösterdi. Bunu hep birlikte tekrar tekrar tecrübe etmiş olduk. Uzmanlar virüsten korunmak için sosyal mesafe ile birlikte beslenmenize dikkat edin uyarılarını da sıklıkla yapıyor. Ben de bir psikolojik danışman olarak diyorum ki; sadece biyolojik sağlık değil aynı zamanda ruhsal sağlıkta önemlidir ve biyolojik sağlık için iyi beslenme ne kadar önemliyse ruh sağlığı için de iyi beslenme o kadar önemlidir. Kötü beslenme sadece gıdayla olmaz. Zihnimizi yoran, bizi olumsuz etkileyen insan ilişkilerimiz de ruhumuzu kötü besliyor. Ruhumuza ne yedirdiğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Her insan biyolojik olduğu kadar psiko-sosyal de bir varlıktır. Biyolojik ihtiyaçlarımız ile psiko-sosyal ihtiyaçlarımız arasında koparılamaz bir bağ vardır. Bütün ruhsal bozukluklar bu üç nokta arasında ki dengesizlikten doğar. İnsanın ruhu en az vücudu kadar hassastır. Benliğimizi yaralayan her türlü insan ilişkisi ruhsal dengemizin bozulmasına yol açar. Birçok ruhsal rahatsızlık yeterli mesafenin koyulmadığı, sağlıksız ve yıpratıcı insan ilişkilerinden kaynaklanır. Bu tür insanlarla aramıza yeterli mesafeyi koymazsak ruhumuz sürekli yara alır ve sonucunda psikolojik yıkım kaçınılmaz olur. Bu nedenle insan ilişkilerimizde mesafemize çok dikkat etmeli, kontrollü sosyal hayatımızı virüsten sonra da devam ettirmeliyiz.

Harcamadan ve harcanmadan vaktinizin bereketi bol olsun.

Sevgilerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülsemin Uğur Kurt Arşivi