KISASTAKİ HAYAT

 Yüce yaratıcının fıtratımıza uygun anlaşılması zor olan öyle kuralları var ki, küçük akıllar ve  yüksek zekalar anlamakta zorlanabilir.  Bu kurallar içerisinde  zor anlaşılanlardan bir tanesi de kısas ayeti

 Bakara 179 açık ve net olarak insan aklına hitap ederek “kısastaki hayatı anlamlandırmamızı öğütlüyor”. Ayetin tefsiri  aynen şöyle:” Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır .Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.”

 İnsan gibi eşref-i mahluk olarak kabul görmüş bir canlının hayatına kast etmek şöyle dursun, tüm canlı yaratıklara kıymak bile dinimizde hoş görülmemiş. Hatta daha da ilerisine gidilerek kıyamet kopuyorken bile elimizdeki bir fidanı dikmemiz efendimiz (SAV )tarafından  tavsiye edilmiş.

 Küçük akılların devr-i saadetinde işler her yerde sarpa sarmış durumda. Nereden bakarsak bakalım. Mersine değil yollar tersine doğru açılmış durumda. Köpekler serbest  taşlar ise çimento ile sabitlenmiş.

 Fıtrata aykırı ne varsa nerede ise mübah. Cinsel  sapıklık ve sapkınlıkta sınır tanınmaz dönemlerde helak olan kavimleri bilmemize rağmen insan hakkı diye hem de bilimsel olarak  savunduğumuz sapıklıkları tercih olarak kabul etmemizi nereye koyacağız.

 Zor dostum zor demenin tam da zirve yaptığı bu günlerde yaşadığımız gördüğümüz ve  duyduğumuz zırvalardan  tedirgin oluyor  ve Yüce yaratıcıya sığınarak eller açık. ”İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme ya Rab diyoruz.”

 İnsan olmanın olmazsa olmazları vardır. İnsani değerler manzumesi altında sıralanan bu olmazlardan nakıslık, eşrefi mahlukluktan esfele safiline götürüyor kişiyi. Esfele safilin ki, alçaklığın  değersizliğin  bundan  daha aşağısı yok.

 Nefis ve şeytan iki büyük düşman. Bu iki büyük düşmana  karşı  mücadelede başarılı olmanın  olmazsa olmaz panzehiri  ise din ve ahlak. Her iki ikili ile mücadelede nefis ve şeytanın galibiyeti günümüz açmazlarının ve sapıklıklarının  esas sebebi.

 Ne zeka ne de akıl ve akılcılık yetmez. . Sadece akledenlerin başarabildiği bu mücadelede nerede duruyoruz sorusunun cevabı ne kadar da zor değil mi?

  İnsanın olduğu her yerde olmazların yaşandığına mesleğim gereği sık şahit olanlardanım. Yüksek zeka ve akılcılık rehberliğinde hızla yol alan insanlık   bilimde teknolojide zirveleri egale ederken,  eşref-i mahlukluktan uzaklaşma ve zırvalamada da gayya çukuruna doğru yine aynı hızla yol almakta.

 Akıl süzgecinden geçirilerek terbiye edilmeden kullanılan zeka ile elde edilen kazanımlarla mutluluğu huzuru iç barışı yakalayamayan insanlık, giderek rotasından çıkarak   ,hayvani dürtülerinin esiri haline geliyor.

 Hayvani dürtüler ki, içerisinde  öldürmek,,parçalamak,,vurmak, kırmak, saldırmak  gibi şiddet eğilimleri ,sorumsuz ve şuursuzca yemek içmek ,  cinsellik dürtülerini sapıkça yollardan elde etmek  ,bencillik,  anlık hazlar ve  yeni zevkler peşinde koşmak gibi bir çoğumuzda olan ilkel  davranışlar var.

Aynalar ,  her zamankinden daha fazla muhtaç olmamıza rağmen ,  maalesef sadece saçımızı başımızı düzeltmek için kullanıyoruz.

 İçine  içine deruni  bakabilme cesaretimiz olsa benler  içindeki ilkel  benleri  görmemiz mümkün olacak.

  Onu görebilenler  yüzü suyu hürmetine yaşıyor ve başımıza taş yağmıyor desem yanlış olmaz.

ADALET(!) YÜRÜYÜŞÜ

 Yüzlerce belki de binlerce öncelikli meselenin  olduğu   zor bir dönemde,  yıllarca yoksunu olduğumuz  bu  yitiğimiz için yollara düşmenin  zamanlaması ne kadar doğru   bilemiyorum.  

 Adalet(!) yürüyüşü bugün  istanbul’da  bir miting yapılarak son bulacak inşallah. Ancak hevesleri kursaklarında kalanların hesap kitapları  tüm hızı ile devam edecek. Yeni yeni akla hayale gelmedik entrikaların bini bir para olarak  vitrinleri süsleyecek.

Devletimizin güvenlik şemsiyesi altında azami dikkat ve hassasiyet gösterilerek olası bir çok olay farkında dahi olmadığımız bir sakinlik ve sessizlikle önlendi. Kışkırtıcı provoke edici tüm çabalara rağmen sağ duyu  yine galip geldi.

  Miting üzerinden proje üreterek önümüzdeki günleri karartacak  güruh  evvelki gün  kıskıvrak  yakalandı. İçerisinde yerliler yanında yabancılarda var.

 Hayırlısı ile  mitingi sağ salim  atlatırsak  dünya zindelerinin bir umudunu daha suya düşürmüş olacağız.

 Onlar elbette boş durmayacaklar.

 Durmasınlar. Bizde boş durmuyoruz .Durmayacağız da.

 Gelecekleri varsa elbette görecekleri de vardır.

 Yeter ki, tüm çabalarına rağmen özümüzden kopmayalım. Mazlumun hamisi, miskinin koruyucusu ve zalimlerin korkulu rüyası olmaya devam edelim. 

 Bu günlük de bu kadar.

 Kalın sağlıcakla.

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi