Herkes Spora Yönlenmeli

Herkes Spora Yönlenmeli
Judo ve Tenis Antrenörü Ayhan Avcı, judo ve sporun faydaları ile ilgili bilgiler verdi.

Judo ve Tenis Antrenörü Ayhan Avcı, judo ve sporun faydaları ile ilgili bilgiler verdi.
İlk olarak judo hakkında konuşan Avcı, Kahramanmaraş’ta judo sporunun geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Kahramanmaraş’ın güreşi çok sevdiğini ifade eden Avcı,  judonun da güreş ile hemen hemen aynı olduğunu belirtti. Sadece güreş ve judo da değil tüm spor dallarında ilerleyerek milli takımlara sporcu verilmesi gerektiğini dile getirdi. Milli takımlarda ter döken sporcuların başarı elde ettiklerinde dünyayı ayağa kaldırarak istiklal marşını okuttuğunun altını çizen Avcı, başka koşullarda bunun gerçekleştirilemeyeceğini söyledi. Bu durumunda sporun gücünü gösterdiğini ifade eden Avcı, herkesi spora yönlenmesini istedi.
Judonun tarihi ve nasıl yapıldığı ile ilgili bilgiler veren Avcı, konu ile ilgili şunları söyledi: “

Bazı bakımlardan güreşe benzeyen judo, eski bir Japon dövüşü olan jiu jitsu'dan doğmuştur.

Bu dövüş yöntemi­ni Japonlar'a, silahlı haydutlara karşı korun­makta ustalaşan keşişler tanıtmıştı. Samuray denen Japon savaşçıları savaş sırasında silah­sız kaldıklarında, kendilerini jiu jitsuyla savu­nurlardı. Ayrıca silahsız bir düşmana karşı, silah kullanmayı yiğitliğe yakıştırmadıkların­dan, silahsız düşmanlarına karşı da aynı yön­temle mücadele ederlerdi.

Jiu jitsuda yumrukla, tekmeyle, dizle vu­ruşlar, kemik ve eklemlere uygulanan kilitle­me ve tutuşlar, fırlatma ve kısa süreli baygın­lığa neden olan boğma gibi yöntemler vardır. Jiu jitsuyu güreşten ayıran temel özellik rakibe karşı konmaması, direnilmemesidir. İki kişinin birbirini ittiğini düşünelim. Bu durumda büyük bir olasılıkla, güçlü olan kazanacaktır. Ne var ki, rakiplerden biri birdenbire arkaya ya da yana doğru çekilirse, hâlâ ilerlemesini sürdüren kişi, hızını alama­yarak kolaylıkla düşecektir. Jiu jitsudaki te­mel ilke, bu örnekte olduğu gibi, rakibin hamlesini kendi yararına kullanmaya dayanır.”

GÜÇLÜ ZAYIFI YENER

Avcı, Judo sporunun diğer dövüş sporlarından pek fazla farkının olmadığını söyledi ve şu şekilde devam etti: “Judocuların yetenekleri olağandışı görünse de bu sporda gizemli bir yan yoktur. Aynı becerileri edinmiş iki kişiden güçlü olan zayıfı yener. Ama zayıf olan daha ustaysa dövüşü kazanma şansı yüksektir. Judoda beceri, an­cak sürekli eğitim ve çalışmayla kazanılır. Judoda ilk önce ‘düşüş’ öğrenilir. Bunun için bedenin yere çarpmasından hemen önce, kolun parmak uçlarından koltuk altına kadar olan iç yanı üzerine düşülür. Böylece düşüşün şoku bütün vücut yerine, kola kaydırılır ve acı duyulmaz. Judo eğitimi üç basamaktan oluşur. İlk basamakta, öğrenilen atma teknikleri, rakibi gerçekten fırlatmadan geliştirilir. İkinci aşa­mada judocular öğrendikleri çeşitli atma, tutma ve kilitleme tekniklerini kullanarak birbirlerini yenmeye çalışırlar. Gerçek karşı­laşmalar üçüncü aşamada başlar.”

BAŞARI DERECESİ KUŞAK İLE BELİRLENİR
Bu spor dalında sporcunun başarısının belinde taşıdığı kuşağın rengi ile belirlendiğini söyleyen Avcı: “Judo öğreniminde varılan başarı derecesi, bele bağlanan kuşağın rengiyle belirtilir. Us­talaşana kadar altı derece vardır. Yeni başla­yandan ustaya doğru kuşakların renkleri be­yaz, san, turuncu, yeşil, mavi ve kahverengi­dir. Bundan sonra ustalık belirtisi olan siyah kuşak gelir. Siyah kuşağın üzerindeki ustalık derecelerine dan adı verilir. Ülkemizde ilk kez askeri okullarda öğretilen judo daha sonra yaygınlaşmaya başladı. Özellikle subay öğretmenlerin öncülüğünde yürütülen judo çalışmaları önce Güreş Federasyonu'na bağlandı. Hollandalı, Japon ve Koreli antrenörlerin katkısıyla 1970'te kurulan ulusal judo takımı aynı yıl Uluslararası Judo Şampiyonası'na katıldı. 1983'e kadar özellikle Balkan şampi­yonalarında önemli başarılar elde eden Türk judocular o yıldan sonra gerilediler. Ama 1988 Balkan Judo Şampiyonası'nda 4 altın, 3 bronz madalya kazanarak yeniden başarılı oldular.”
 

1.20110804133702.jpg
STRES İLE MÜCADELE EDİN
Yoğun iş temposu ile gün içerisinde strese giren insanların, bu biriken streslerini spor ile rahatlıkla atabileceğini söyleyen Avcı, sporun gerekliliği ile ilgili şu bilgileri verdi: “
Spor yaparak stresle mücadele etmek mümkündür. Sporun iki yönden yararı vardır; hem vücutta fizyolojik değişikliklere neden olur, hem de psikolojik açıdan destek verir.

Spor yaptıkça, akciğerlerdeki esneklik artar. Esnek bir akciğer, her nefes alışımızda daha çok oksijen almamızı kolaylaştırır. Böylece, hücrelere daha çok oksijen ulaşabilir. Özellikle stresli durumlarda artan oksijen ihtiyacımızı karşılamak açısından, akciğerin, sistemimize destek verme kapasitesinin artması önemli ölçüde yardımcı olabilir. Düzenli spor yapan kişilerin dinlenme halindeki kalp atım hızı, spor yapmayan kişilere oranla daha düşüktür. Düzenli spor yapan kişi, stres altındayken, kalp atışları spor yapmayan kişilerden daha düşük düzeyde kalır ve yavaş yavaş yükselir. Halbuki, vücudu hareketsizliğe alışmış bir kişinin kalp atışları aniden fırlayabilir.”

SPOR KALP İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Kalp sağılığında sporun önemli bir yeri olduğunu belirten Avcı: “Birdenbire başlayan bir kavgada veya sinir bozucu bir haber aldığımızda, daha önceden sözü edilen adrenalin hormonları, bol miktarda serbest bırakılır. Bunun sonucunda, dinlenme halindeki kalp atım hızı yükselir. Kondisyonlu bir vücutta, adrenalin hormonlarının serbest bırakılma oranlarını denetim altına almak, dolayısıyla kalp temposunun iniş-çıkışlarının aşırıya kaçmamasını sağlamak kolaylaşır. Kalp atışlarının düşük kalabilmesinin önemi, özellikle bir şok anında fark edilebilir. Düşük kalp atışları, aniden çok yükselebilecek olan kalp atışları yüzünden gerçekleşebilecek bir kalp krizine karşı bir önlemdir. Ayrıca, kişi stres altındayken kalp atışları düşükse daha sakin kalabilir ve duygularını daha rahat kontrol altına alabilir. Genellikle, yapmakta olduğumuz sporu en az 30 dakika devam ettirdikten sonra, endorfin hormonları salgılanır. Endorfinin vücuttaki işlevi morfine benzetilmektedir. Hem doğal bir ağrı kesici, hem de yatıştırıcı niteliği vardır. Yorucu ve stresli bir iş gününün sonunda spor yapmak, gün boyunca stresin yarattığı etkilerden arınmamıza yardımcı olur.

Stresli bir günü sonunda, vücutta büyük bir olasılıkla adrenalin hormonları birikecektir. Vücutta bu hormonlardan gereğinden fazla olduğu sürece rahat etmemiz ve sakin olmamız oldukça zordur. Yapılan araştırmalar, spor sonucunda hızlanmakta olan metabolizmanın, adrenalin hormonlarından daha çabuk kurtulmamızı sağladığını göstermektedir. Ayrıca, kişinin iş yerindeyken sinirlenmesine, üzülmesine yada endişe etmesine neden olan olayları aklından çıkarmasına yardımcı olabilir. Böylece, akşam yemeğinde de surat asmamış oluruz.”

EN MANTIKLI ÇÖZÜM
Avcı: “Yarım saat spor yaptıktan sonra, vücudumuzda serbest bırakılmaya başlanan endorfin hormonları, daha önceden söz ettiğimiz gibi, bizi yatıştırır ve rahatlatır. Sağlık açısından bu, sinirlerimizi yatıştırmak için alabileceğimiz ilaçlardan çok daha mantıklı bir çözümdür.

Sporun, ilaçlardaki gibi sağlığımıza dokunabilecek hiçbir yan etkisi olmaması bir yana, artık hepimizin bildiği birçok yararı da vardır. Başka bir deyişle, hem ilaçlara olan bağımlılığımızın azalması, hem de vaktimizi iyi değerlendirmenin verebileceği haz duygusu, günün sonunda spora başvurmamız için yeterli nedenlerdir. Kronik psikolojik stresin birikmesini önler. Bu tür stres hem tansiyon, hem de kalp rahatsızlıklarını artırabilecek risk faktörüdür. Uykusuzluk çekmek, stresin neden olabileceği tipik sonuçlardan birisidir. Uykusuz kaldıkça, stresle baş edebilmemiz de zorlaşır. Düzenli spor yapmak, geceleri daha rahat uyumamızı sağlayarak uyku alışkanlığımızı normal akışına sokabilir.Uykumuzu almak, stresli durumlara karşı dayanıklı olmamıza yardımcı olur.”

RUHSAL AÇIDAN RAHATLATIR
Spor’un ruhu rahatlattığını söyleyen Avcı: “İnsan spor yaparken problemlerini, dertlerini ve sıkıntılarını unutup, kısa bir süre için de olsa, yaptığı etkinliğe konsantre olur. Ayrıca yararlı bir uğraş olduğu için, kişi kendisiyle gurur duymaya başlar. Sıkıntı, yerini başarı duygusuna bırakır. Spor yapmak özellikle, güvensizlikten veya boşluktan kaynaklanan stres ve bunalımdan kurtulmaya yardımcı olur. Futbol gibi bir takım sporu yapılıyorsa, kişi hem sosyal iletişim kurar, hem de ortak bir hedef için takımıyla birlikte mücadele verir.

Diğer takımı yenmek olan bu hedef gerçekleşirse, büyük bir heyecan, mutluluk, gurur ve başarının getirdiği duygular yaşanır. Şayet yenilgi ile sonuçlanacak olursa, bir sonraki maça kadar ortak bir hedef uğruna çalışmaya devam edilecektir. Kişi, tek başına yapılan sporlarda da kendine buna benzer hedefler koyabilir.”

Haber merkezi

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.