Türkiye'yi Kalkındıran Özel Sektördür

Türkiyeyi Kalkındıran Özel Sektördür
Cumhurbaşkanı Gül, İSEDAK toplantısı ile MÜSİAD 14. Uluslararası İş Forumu (IBF) çerçevesinde düzenlenen akşam yemeğinde bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye'de devletin yaptıkları ayrı, ama esas Türkiye'yi kalkındıran, esas Türkiye'de ihracatı yapan, esas Türkiye'de istihdam oluşturan, esas Türkiye'de üretim yapan özel sektördür" dedi

Cumhurbaşkanı Gül, İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısı ile Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) 14. Uluslararası İş Forumu (IBF) çerçevesinde Grand Cevahir Otel'de düzenlenen akşam yemeğinde bir konuşma yaptı. Gül, Türkiye'nin sadece İslam dünyasına değil, bütün dünyaya seslendiğini, 'Gelin, Türkiye'de çok büyük imkanlar var, buraya yatırım yapın' dediğini belirterek, "Bu hangi anlama geliyor; başka ülkelerin tasarruflarını,

sermayesini Türkiye'ye getirtiyoruz ve buraya yatırım yaptırtıyoruz. Aynı şeyi sizler de yapmanız lazım. Her ülke kendi kendine çekidüzen vermesi lazım. Her ülkenin kuralları açık seçik olması lazım. Sizin ülkenize yatırım için gelen insanlar, kendilerini güvende hissetmesi lazım" diye konuştu.

Toplantılar nedeniyle İstanbul'da bulunan katılımcılara seslenen Gül, "Sizleri Türkiye'de misafir etmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. İstanbul bizim değil, hepimizin. Herkes burada kendini evinde hissetsin" dedi.

İslam ülkelerinden işadamlarının MÜSİAD'ın organize ettiği fuarda toplandığını ifade eden Gül, aynı şekilde İslam ülkelerinin ekonomiden sorumlu bakanlarını da 26 yıldır bir araya getirerek, onlarla İslam ülkeleri arasında ekonomik işbirliğinin nasıl genişletilebileceği konusunda görüşüldüğünü söyledi. Gül, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) içinde bazı daimi sekreterlikler bulunduğunu, bunlardan birinin de ticareti, ekonomik işbirliğini geliştirme komitesi İSEDAK olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarın (perşembe) resmi toplantıyı başlatacağız ama ondan önce de işadamlarıyla, girişimcilerle bu toplantılar yapılıyor. Bu artık bir gelenek haline getirildi. İnanıyorum ki bundan sonra da en güçlü şekilde yaşatacağız. Yarınki (perşembe günkü) toplantıda değerli bakanlar, İKT'nin değerli kurumlarının başkanları, hangi tedbirleri alalım ne yapalım ki İslam ülkeleri arasındaki işbirliği daha çok gelişsin. Aslında bu konuştuğumuz şeyler şu anlama geliyor; ne yapalım ki, hangi resmi tedbirleri alalım, hangi imkanları geliştirelim ki siz işadamlarının, tüccarların, sanayicilerin, İslam dünyasının her bir köşesindeki müteşebbislerin daha çok çalışmasını, daha çok bir araya gelmesini daha çok ticaret yapmasını, daha çok ihracat ithalat yapmalarını, daha çok yatırım yapmalarını kolaylaştıralım.

Biz 25 yıldır bunları konuşuyoruz. Yarın da bunları daha detaylı konuşacağız. Bununla ilgili birçok tedbirler alınıyor. Bankaların fonları artılıyor, özel fonlar oluşturuluyor sizleri desteklemek için. Veya gümrükleri indirtiyoruz, yeni tarifler uyguluyoruz siz ticaretinizi daha kolay yapın diye. Daha da özü şu; siz üstünde güzel yürüyün diye yollar yapıyoruz, oturumlar yapıyoruz, tren rayları döşüyoruz ki bunun üzerinden işadamları güzel yürüsünler, çok iş yapsınlar diye. Bize düşenler ayrı, size düşenler ayrı. Bizler, yani devlet adamları, sayın bakanlar, bu masanın etrafında, sayın cumhurbaşkanı yardımcısı herkesi görüyorum, İslam Konferansı Örgütünün alt kademe grupları ve başkanları, devamlı düşünüyorlar, uzmanlar

çalışıyor buralarda. Birçok fikirler geliştiriliyor. Bunların bir kısmı müşterek yapılacak şeyler, bir kısmı da ülkelere tavsiyeler yapılıyor. Bunlarla ilgili her ülke kendi içerisinde düzenlemeler yapıyor. Bunlar şunun için oluyor ki; bizim hızlı gelişmemiz lazım. Çok şükür büyük bir dünyayız, dünyanın her kıtasında neredeyse İslam ülkeleri var ama bu ülkeler arasında kimi çok gelişmiş, maalesef kimi çok az gelişmiş. Yapılması gereken çok iş var. Yani herkesin çok daha hızlı şekilde kalkınmaya ihtiyacı var. Bütün bunları yapabilmek için her ülkenin yapması gerekenler, hangi tedbirleri alacak, ne yapacak, bütün bunlar da en güzel şekilde bu toplantılarda konuşuluyor.

Özel sektörün dinamikliğine değinen Gül, "Biz Türkiye'de böyleyiz. Türkiye'de devletin yaptıkları ayrı, ama esas Türkiye'yi kalkındıran, esas Türkiye'de ihracatı yapan, esas Türkiye'de istihdam oluşturan, esas Türkiye'de üretim yapan özel sektördür. Fuarda onların bazılarının örneklerini göreceksiniz. Biz de devlet olarak onları destekliyoruz ki, daha çok çalışsınlar ve daha çok üretsinler diye. Çünkü onlar ne kadar çok üretirse, o kadar çok vergi ödüyorlar, biz de o vergilerle daha çok altyapı yapıyoruz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sizler de sadece ülke içinde ticaret yaparak olmaz tabii. Bu fuarlarla birbirinizi güzel tanıyın, ortaklıklar oluşturun, ticaret yapın. Sadece ticaret değil, her ülkenin, aramızdaki en fakir ülkenin bile çok önemli potansiyeli vardır, ekonomik potansiyeli, o potansiyeli diğer işadamlarına tanıtın, davet edin, onlar gelsinler ülkenize yatırım yapsınlar, beraber ortak olun, oralarda beraber insanları çalıştırın oradaki üretimleri beraber başka ülkelere satın. Dolayısıyla sadece ticaret değil, aynı zamanda beraber iş yapın, beraber ortaklıklar kurun. Ülkelerinizde madenler, tarım arazileri, tabii kaynaklar bakımından çok büyük zenginlikler vardır. Bazen kendi sermayeniz bunları işlemeye yetmeyebilir, onun için başkasının sermayesini, başkasının tasarrufunu, kendi ülkenize çekmeyi bilmemiz lazım. Gelsinler, sizin ülkenize yatırım yapsınlar. Bizc, hangi resmi tedbirleri alalım, şimdi böyle yapıyoruz. Türkiye'de de böyle. Biz sadece İslam dünyasına değil, bütün dünyaya sesleniyoruz; 'gelin, Türkiye'de çok büyük imkanlar var, buraya yatırım yapın' diyoruz.

Yani bu hangi anlama geliyor; başka ülkelerin tasarruflarını, sermayesini Türkiye'ye getirtiyoruz ve buraya yatırım yaptırtıyoruz. Aynı şeyi sizler de yapmanız lazım. Ama bunun için bir şey çok önemli. Bunu yarın kendi aramızda çok konuşacağız. Sizlere de bunu söylemek istedim. Her ülke kendi kendine çekidüzen vermesi lazım. Her ülkenin kuralları açık seçik olması lazım. Sizin ülkenize yatırım için gelen insanlar, kendilerini güvende hissetmesi lazım. Oradaki muamelenin eşit olması lazım, oradaki hukukun çok açık olması lazım. Zaten kalkınmanın, gelişmenin birinci şartı da bu. Bir ülkenin istediği kadar tabii kaynağı olsun, altını olsun, gümüşü olsun, petrolü olsun, eğer o ülkede kurallar, kanunlar, hak, hukuk, adalet, bunlarla ilgili kurallar, yerli yerinde değilse, oranın yerli tüccarları da yatırım yapmaktan kaçar, yabancılar da gelip, oraya yatırım yapmakta tereddüt eder. Onun için bunu bütün İslam ülkelerinin, birinci aslında yapması gereken şey bu.

Hepimizin noksanlıkları var, Türkiye'nin de çok noksanlıkları var. Ama biz bu konuda son yıllarda çok kararlı gittik ve çok köklü değişiklikler yaptık. Türkiye'nin değişmesinin, son ekonomik mucizesinin altındaki esas sebep bu. Kuralları herkese eşit muamele yapan, adaleti herkese eşit uygulayan bir ülke haline gelmesi. Onun için bütün İslam ülkelerinde buna çok dikkat etmemiz gerekir. Bunları gerçekleştirdiğimizde zaten büyük potansiyel var. İşadamları o potansiyeli muhakkak görürler, gelirler ve yatırım yaparlar.''

"Biz, başarılarımızı herkesle paylaşmaktan memnuniyet duyarız" diyen Gül, "Hem kurumlarımız, hem özel sektörümüz her türlü yardımlaşmaya her zaman hazırdır. Çünkü birbirimizle ancak yardımlaşırsak, birbirimize o zaman faydamız söz konusu olur. Şunu da unutmayın; kim çok çalışırsa, neticede o kazanır. Çok çalışmak içerisinde demin dediğim şartların oluşturulması gerekmektedir" ifadelerini kaydetti.

Türk ekonomisindeki büyümeye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, "Ekonomik kriz, ki dünyanın en büyük kriziyle karşı karşıya kaldık, bu krizden en süratli bir şekilde çıkan ülke oldu Türkiye. Birçok Avrupalı dostlarımız, onlar hala sıkıntı çekerken, onlardan çok daha iyiyiz. Bütün OECD ülkeleri içinde, ki Avrupa tamamı bunun içinde, onların hepsinden daha hızlı büyüyen bir ülkeyiz" dedi.

Ekonomik reformlara işaret eden Gül, "Bütün bunlar da, sizlere izah etmeye çalıştığım, hukukla ilgili temel meselelerdeki kararlı tutumumuzdur. Bunların bütün değerli dostlarımız tarafından yakından incelenmesini, bu konuyla ilgili herhangi bir yardıma desteğe ihtiyacı olanlara her zaman yardım etmeye, her zaman beraber olmaya hazır olduğumuzu bir kez daha tekrarlamak istiyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan ile birlikte, İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı ülkelerden Türkiye'ye gelen ve MÜSİAD üye işyerlerinde 'Uluslararası Yaz Staj Projesi'ni tamamlayan 14 öğrenciye sertifikalarını verdi.

 

Yemekte, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergizc, hangi resmi tedbirleri alalımün de yer aldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.