Samimiyseler Silahı Bırakıp Sandığa Gitsinler

Samimiyseler Silahı Bırakıp Sandığa Gitsinler
Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam Kampı'nın kapanışında konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'ye yüklendiği konuşmasında, "Silahlarla, tehditle, 'bu köyü ortadan kaldırırız' diyerek oy almak kolay. Bırak, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oy kullansın. İşte onurlu oy, o oydur; eğer alabilirsen. Ama şu anda aldığın oyun kıymeti harbiyesi yok. Çünkü bu oy şaibeli oy" diye  konuştu.

Kızılcahamam Asya termal Otel'de gerçekleşen AK Parti 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması ile sona erdi. Erdoğan, konuşmasında BDP'ye yüklendi. Şu anda üniversitesi olmayan il kalmadığını belirten Erdoğan, "Ama 'demokratım' diyen veya demokratik parlamenter sistemin içinde siyaset yaptığını söyleyen bazı çevreler, ne yazık ki barış adına ortada dolaşan bazı çevreler, şu anda bazı üniversitelerimizin rektörlerine varıncaya kadar tehditlere seyirci kalıyorlar. Peki bunu neyle izah ereceksiniz? Bunun kaynağı nereden belli. Bunlar yapılıyor; okullarda öğretmenler, camilerde imamlar tehdit altında" dedi.

Hakkari'de bir imamın sabah namazına giderken saldırı sonucu hayatını kaybettiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunları söylemek istemiyoruz, ama maalesef böyle. Barış özlemi bu mu? Tabi televizyonlarda, gazetelerde ne yazık ki sürekli güya terörle mücadele adı altında sürekli bunların propagandası yapılıyor. 'Ne verelim ki bu işlerden vazgeçin'. Anlayış bu, mantık bu. Bu ülkede Tayyip Erdoğan hangi hakka sahipse; benim Kürt kökenli vatandaşım da aynı hakka sahip. Fark var mı? Ben Rizeliyim diye farklı bir şey talep etmiyorum ki; benim böyle bir derdim yok ki. O da aynı hakka sahip. Parlamentoda Kürt kökenli  100'e yakın arkadaşım var. Sadece benim partimde 60'ı aşkın arkadaşım var. Bizim problemimiz yok.

Yargıda en üst düzeyde Kürt kökenli vatandaşım var. Aynı şekilde birçok kurumda da var. Olmayan ne, sıkıntı nerede? Akıl almaz şeyler gündeme getirdiler ama bunlara karşı milletçe elele, omuz omuza durmak durumundayız. Zira biz 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarında herhangi bir operasyona ameliyata müsaade edemeyiz. Tarihe bunun hesabını veremeyiz. Samimiyseler, dürüstseler giderler Çanakkale Şehitliğine, başlıklara bakarlar. Orada Türk'ü de, Kürt'ü de, Arnavut'u da, Laz'ı da var. Gelmişler bu vatanı korumak için birlikte kucak kucağa şehit olmuşlar; size ne oluyor ya? Neyi paylaşamıyorsunuz da bizi birbirimize şüpheyle bakar hale getiriyorsunuz? Buna hakkınız yok. Ben Türk'ü ne kadar seviyorsam Kürt'ü de, Boşnak'ı da, Laz'ı da, Zaza'sını da o kadar seviyorum. Çünkü beni yaradan Allah, onları da yarattı. Ayrım yapamam, böyle bir hakkım yok, bunu düşünemem. Bu hizmet noktasında da öyle. Ama birileri bunu zorla kaşıyarak bu milletin evlatlarını birbirin yan bakar hale getiriyor. İnşallah er veya geç bu da hallolacak."

"SAMİMİYSEN SİLAHI BIRAKIP SANDIĞA GİT"

Kendilerinin samimi olduğunu ancak BDP'nin samimi olmadığını savunan Erdoğan, "Eğer samimiyseler silahları bıraksın, öyle sandığa gitsinler. Bakalım o zaman kaç oy alacaklar. Silahlarla, tehditle, 'bu köyü ortadan kaldırırız' diyerek oy almak kolay. Bırak, benim Kürt kardeşim de kendi iradesiyle oy kullansın. İşte onurlu oy, o oydur; eğer alabilirsen. Ama şu anda aldığın oyun kıymeti harbiyesi yok. Çünkü bu oy şaibeli oy" diye konuştu

Erdoğan, CHP'den 29 Ekim resepsiyonuna gedip gitmeme konusunda yapılan çelişkili açıklamalara eleştirisini yineledi. Erdoğan, kendi içinde demokrat olamayanların, parti içinde demokrasiyi hakim kılamayanların, ülke siyasetinde demokrat olamayacaklarını ve demokrasiyi güçlendirecek adımlar atamayacaklarını belirterek, "Demokrasiyi dillerinden düşürmeyen partilerde kararların nasıl alındığını yakından izliyorsunuz. Atılan adımlarlın, genel başkanın bilgisi dışında nasıl atıldığını görüyorsunuz. İstişare ile, parti kurularınca belirlenmeyen söylemlerden nasıl çark edildiğini takip ediyorsunuz" diye konuştu.

'Bazı partilerin verilecek kararlarda veya atılacak adımlarda birilerinden izin almaları gerektiğinin görüldüğünü' savunan Başbakan Erdoğan, "Biz biliyoruz ki kendisini değiştiremeyenler, Türkiye'yi de değiştiremezler. Kendi içinde demokrasiyi hakim kılmak için gayret gösteremeyenler, Türkiye'de demokrasiyi hakim kılmak için de gayret gösteremezler. Kendi muhasebelerini yapamayanlar, milletin mesajı karşısında özeleştiri yapamayanlar bir arpa boyu yol alamazlar" dedi.

AK Parti'nin başlattığı istişare ve değerlendirme toplantısı geleneğinin Türk demokrasisi açısından büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan, "Son zamanlarda bizim yıllardır yaptığımız bu toplantıların diğer partilerde de, taklit demiyorum, yapılmakta olduğunu görüyor ve büyük memnuniyet duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

REFERANDUM ANKETİ SONUÇLARI

Başbakan Erdoğan, toplantıda iki gün boyunca 56 kişinin söz aldığını, dün terörün kaynakları, mücadele yöntemleri ve mevcut durum konusunda ilgili bakanların sunum yaptıklarını söyledi. Katılımcıların da bu meseleler üzerinde fikir beyan ettiklerini ve sorular sorduklarını anlatan Erdoğan, bugün de bütün bakanların katılımıyla genel oturumu gerçekleştirdiklerini söyledi. Halk oylamasının sonuçlarının bugünkü müzakerelerin odağında yer aldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"45 vilayette 69 bin 300 kişiyle bir kamuoyu araştırması yapıldı. Bu araştırma, seçmen davranışlarını oylama sonrasında inceleme noktasında Türkiye'de ve dünyada yapılmış en kapsamlı araştırma özelliğini taşıyor. 12 Eylül akşamı biz milletimize bir söz vermiş, 'hayır' diyen yüzde 42'nin neden, niçin, hangi hissiyatla 'hayır' değini anlamak için çaba sarf edeceğimizi söylemiştik. Nitekim o anda çalışmalarımıza başladık ve böyle kapsamlı bilimsel ve titiz bir araştırma yaptık. Hayır diyenlerin gerekçeleri kadar 'evet' diyenlerin gerekçelerini de anlamaya, milletin iradesini tüm boyutlarıyla analiz etmeye önem verdik. 45 vilayette bunu bitirdik ama henüz noktalamış değiliz; zira kalan 36 ilde de aynı araştırmayı yapacağız ve 81 ilde bunu tamamlayarak 2011 seçimlerine bir zemin oluşturacağız. Yani illerde durumumuz nedir; niçin, hangi sebeplerle bize halkımız 'hayır' dedi; bunu göreceğiz, Neden 'evet' dedi, bunu da göreceğiz. Böylece 2011 seçimlerine bu çerçeve içinde hazırlanacağız. Biz bu adımı partimizi kurarken de atmıştık. O zaman 42 bin denekle yapmıştık. Onun üzerine de bütün çalışmalarımızı bina etmiştik ve bunun faydalarını açık net gördük. Ve milletimiz 16 ay sonra bizi iktidara taşıdı. Şimdi hedeflerimizi daha büyük koyuyoruz. Hem kaygıları gidereceğimize, hem beklentileri karşılayacağımıza inanıyoruz. 12 Eylül halk oylamasında 'hayır' diyenlerin, muhalefetin ve medyanın mülahazalarının çok ötesinde gerekçelerle 'hayır' dedikleri bu araştırmayla net olarak ortaya çıkmıştır. Yaşam tarzlarının ya da laikliğin tehdit altında olduğu, seçmenin bu korku ile 'hayır' dediği yolundaki değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını, bu hususların 'hayır' vilgisi dışında nasıl atercihinde ciddi derecede belirleyici olmadığını bu araştırmayla gördük."

"HAYIR TERCİHİ, PAKETİN İÇERİĞİNDEN BAĞIMSIZ"

Başbakan Erdoğan, 'hayır' tercihinin önemli oranda paketin içeriğinden bağımsız şekillendiğinin de bu araştırmayla görüldüğünü belirterek, "Sizler de meydanlarda gördünüz. Çünkü paketin içeriği konuşulmadı. Paketin içeriğini anlatmadılar. Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, 69 bin 300 kişiye birebir ulaşılarak yapılan bu araştırma, haritanın farklı renklere boyandığı, toplumun karpuz gibi ikiye bölündüğü tezlerini geçersiz kılmıştır. Marmara'daki hayır terciği ile Akdeniz'deki hayır ile, Ege'deki

hayır tercihi ile diğer bölgelerdeki hayır tercihleri birbirinden farklı gerekçelere dayanıyor. Bunların gerçek dışı propagandadan, sanal korkulardan kaynaklandığını müşahede ettik. Elbette bunu bir bahane olarak görmüyoruz. Bu araştırma elbette yüzde 42'nin analizini yapan bir araştırmadır. Ancak, bu araştırma aynı zamanda bize yeni sorumluluklar yükleyen sonuçları da ortaya koymuştur. Çünkü biz iktidarız, sorumluluk makamındayız. 12 Eylül akşamından itibaren vurguladığımız hususu bu araştırma ortaya koymuştur. Nedir o; daha fazla empati yapmak. Yüzde 42nin hissiyatını daha fazla anlamaya çalışmak. Eğer sonuçları önyargıyla, peşin kabullerle değerlendirirsek gereken dersleri çıkaramayız. Bu yüzden farklı bölgelerdeki farklı tercihleri iyi analiz etmek durumundayız. Arkadaşlarımız il il değerlendirme yapıyor. İl bazında raporlar hazırlıyorlar. Bu raporların ortaya koyduğu tespitler neticesinde fotoğrafı daha iyi göreceğiz" dedi.

"BANA 'SİZİ YANLIŞ TANIMIŞIZ' DİYORLAR"

Vatandaşa kendilerini daha fazla anlattıkları zaman; ekonomide, dış politikada, milli birlik ve kardeşlik projesinde yaptıklarını ve yapacaklarını anlattıkları zaman tablonun daha değişik olacağına inandığını da vurgulayan Erdoğan, "Vatandaşlarımızdan bazı tanıştığımız kişiler oluyor. 'Sayın Başbakanım, biz sizi yanlış tanımışız, yanlış anlamışız. Siz böyle miydiniz' diyen vatandaş haklı. Demek ki bizim oralara kadar da ulaşmamız gerekiyor. Bunu bana söyleyen eşime de diyor. 'Sizi çok farklı anlattılar' diyor; 'Geç kaldık' diyor. İşte şimdi bunları hep beraber gidermemiz gerekiyor. 336 milletvekili ile bu kadro, kurucu üyeleri ile belediye başkanları ile, tüm teşkilatı ile bu kadro dağ taş demeden kendisini anlatmak durumundadır. 'Ama başbakanım biz zaten iktidarız. Bu kadar hizmet yaptık vesaire. 'Hala bizi anlamadılarsa nasıl anlayacaklar' demeyin. Bir mermer taşını delmek bir suyun aynı noktaya damlaması ve beli bir zaman sonra o suyun damladığı noktada hemen deliğin açıldığını görürsünüz. 'Ben bunu anlatmıştım' yok, Yine anlatacaksın, yine anlatacaksın. 300 kere de olsa anlatacaksın. Böylece netice almaya çalışacağız. Çünkü siyaset netice alma sanatıdır. Bunu yapmaya mecburuz ve buna devam edeceğiz. Bizi, biz anlatacağız. Eğer biz görsel bir kısım medya, yazılı medya bizi tanıtacak diye bekliyorsanız hiç beklemeyin. Neden, çünkü onların bu ülkede alışkanlıkları var. Biz o alışkanlıkları bozduk. Onların beklentileri çok farklıydı. Biz o beklentileri noktaladık. Çünkü onlar siyaset' vilgisi dışında nasıl açiyi tayin ederdi, siyasetçiyi köşeye sıkıştırır ve siyasetçi de 'ne istiyorsun be adam' der ve 'şunu şunu ver' derdi,. Siyasetçi de onu verirdi ve işler yoluna o şekilde giderdi. Ama bu iktidar, bunu yapmadığı için hiçbir zaman onlara şık ve şirin görünmeyecek. Çünkü biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediremeyiz, işte onun içindir ki niyet okuyucuların, fırsatçıların, istismarcıların bizi anlatmasına bizimle ilgili gerçek dışı niyet ve hedef anlatmasına karşı her türlü tedbiri alacağız" şeklinde konuştu.

"TEREDDÜTLERİ GİDERDİK"

Şimdiye kadar vatandaşla hep doğrudan iletişim kurduklarını belirten Erdoğan, sadece medya ile, afişlerle, kalıplaşmış söz ve sloganlarla yetinemeyeceklerini kaydetti. Ondan çok daha fazla şekilde, gönüler kazanmaya, yüreklere hitap etmeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "8 yıl önce bizimle ilgili tereddütler gündeme taşındı. Gizli niyetler, gizli gündemler, gizli hedeflerle itham edildik. Ama her gün bu tereddütleri giderdik, propagandaları boşa çıkardık. Derdimizin, idealimizin Türkiye'yi

büyütmek, saygınlığını yüceltmek olduğunu ortaya koyduk. Bize biçilen kaftanların ufkumuza dar geldiğini, 73 milyonun tamamını bir bütün ve kardeş olarak gördüğümüzün altını çizdik. Kadromuza yönelik milletimizin muhabbeti her geçen gün büyüdü" dedi.

"MHP'YE, CHP'YE, BDP'YE OY VEREN KARDEŞİMİZE DE MESAJIMIZ VAR"

Kendisinin diğer partilerin siyasi liderleri ile işi olmadığını, yönetici kadrosunun da diğerler partilerin yönetici kadrosuyla işi olmadığını belirten Erdoğan, "Ama oralara gönül veren kardeşlerimle bizim işimiz var. Onlar hakaret edecekler, biz hakarete sabredeceğiz. Ama kardeşlerimize de mesajımızı göndereceğiz. MHP'ye de, CHP'ye de, BDP'ye de oy veren kardeşimize de mesajımız var. Ve bizi daha iyi anlamalı için bu adımları atmaya devam edeceğiz. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz eser bırakmaya devam edeceğiz" ifadelerini kaydetti.

İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.