Erdoğan: Olmayan Şeyin Belgesi Olmaz

Erdoğan: Olmayan Şeyin Belgesi Olmaz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, internet sitesi Wikileaks'ın yayınladığı belgelerde yer alan yazışmaların içeriğinden ziyade, bunları kendilerine göre yayınlayanların özellikle niyetlerinin sorgulandığını belirterek, "Devlet ciddiyetine sahip kimse, özellikle de hiçbir siyasetçi ortaya çıkan iftiralara sevinç çığlığı ile sarılıp bunlardan medet ummaz ve Başbakan'ına İsviçre'den bunun belgesini al gel demez. Olmayan şeyin belgesi olmaz" dedi.

Rektörlere seslenen Erdoğan, Türkiye'nin içeride çok enerji kaybettiğini belirterek, "Düşüncesine inanan düşünce özgürlüğünden korkmaz. İnancına güvenen inanç özgürlüğünden korkmaz. Bir sempozyuma gelip ayakkabı atmak, bu hiçbir zaman özgürlük arayışı değildir. Konuşmacılara yumurtayla saldırmak bir özgürlük arayışı değildir" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisi'nde, üniversite rektörleriyle bir araya geldi. Geçtiğimiz haftaki toplantının devamı niteliğinde gerçekleştirilen toplantıya, Türkiye genelindeki üniversitelerden rektörler katıldı. Salona girişinde tek tek tokalaştığı rektörlere seslenen Erdoğan, ekonomilerin küçüldüğü, ihracatın daraldığı, işsizliğin rekor seviyelerde arttığı ve sosyal harcamaların tarihi düzeyde kısıldığı bir dönemde, Türkiye'nin tam aksi bir grafik sergilediğini söyledi.

Erdoğan, "Türkiye, işsizliğini azaltıyor ve turizm gelirlerini artırıyor. Sosyal harcamalardan mümkün olduğunca, en küçük bir kısıntı yapmıyor. AB üyesi ülkeler arasında bugün işçisinin, memurunun maaşları azaltılan ülkeler var. Türkiye, dış politikasıyla da güçlü bir ülke konumuna yükseldi. Biz mevcutla yetinemeyiz. Bizim bir çok alanda binlerce yılı aşkın birikimimiz var. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz, yüzyıllarca devlet deneyimine sahip ve bir imparatorluk bakiyesi üzerine kurulu bir devletiz" dedi.

Türkiye'nin, büyük düşünerek büyük adımlar atmaya mecbur olduğunu belirten Erdoğan, internet sitesi Wikileaks'in açıkladığı belgelere de değindi. Başbakan Erdoğan, "ABD'nin diplomatları dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi yazışmaları internet yoluyla tüm dünyaya yaydı, yayılıyor. Bu yazışmalar yayınlanmaya başlandığı andan itibaren, devlet ciddiyetinin gerektirdiği bir tavır içinde gelişmelerin izlenmesi, etekteki taşların tamamen dökülmesinin beklenmesini ifade ettik. Çünkü yapılanın ne olduğunu tam olarak görmek istedik. Yoksa bu işin arkasında farklı bir hedef mi var. Bu yazışmaların yayınlanması, sitenin iddia ettiği gibi bir şeffaflaşma mı, yoksa belli yazışmaların belli süzgeçlerden geçirerek bir sansür dahilinde dolaşıma sokularak bir takım operasyonların gerçekleştirilmesi mi? Örtülü bir kara propagandanın yürütülmesi mi? Bu yolla belli ülkeler arasındaki ilişkiler etkilendirilmeye mi çalışılıyor" diye konuştu.

Yazışmaların içeriğinden ziyade, bunları kendilerine göre yayınlayanların özellikle niyetlerinin sorgulandığını belirten Erdoğan, kullandıkları yöntem ve gayenin de tartışıldığını söyledi. Erdoğan, "Böyle bir ortamda meseleyi hiç analiz etmeden, üzerinde tartışmadan, hemen ilk çıkan iddia ve iftiralara sarılmak çapsız, ufuksuz ve vizyonsuz bir siyasetin göstergesinden başka bir şey olamaz.

Devlet ciddiyetine sahip kimse, özellikle de hiçbir siyasetçi ortaya çıkan iftiralara sevinç çığlığı ile sarılıp bunlardan medet ummaz ve Başbakan'ına İsviçre'den bunun belgesini al gel demez. Olmayan şeyin belgesi olmaz" açıklamasında bulundu.

 

Türkiye'nin tüm kurumlarının güçlü bir vizyonla geleceğe bakmalarını ve Türkiye kadar büyük düşünmelerini istediklerini belirten Erdoğan, bunun mücadelesini verdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Üniversitelerin gelişmesi, aynı zamanda hükümetlerin bu meselelere el atmasıyla, üniversiteyle yakın bir ilişki içinde olmasıyla mümkündür. Son 8 yılda üniversiteler siyasetten arındırılmış, özgür düşünce ve özerklik noktasında en serbest dönemlerini yaşamışlardır. Üniversitelerden korkan, çekinen, üniversite mezunlarından tedirgin olan bir hükümet, çıkıp da 78 yeni üniversite kurmaz.

Türkiye'nin ekonomi ve dış politikadaki iddiası, ancak ve ancak üniversitelerin iddialı olmalarıyla hedefine ulaşır. Bizde uzun yıllar boyunca üniversite ne sanayiyle işbirliğine gitti, ne de bulunduğu şehirle bütünleşebildi. Kampüslerin içine, sırça saraylarına çekilen üniversite, ülke ve milletin sorunlarından kopuk halde varlık gösterdi. Yıllarca kışla mantığıyla idare edilmiş üniversitelerin kalite sorunu olmasından daha doğal bir şey olamaz. Üniversitelerimizin büyük değişim yaşamalarının yanında, yurt dışına gönderdiğimiz üniversite öğrencilerimiz, yabancı akademisyenler süreç içinde kaliteyi de yukarıya çekeceklerdir."

Konuşmasında terör olaylarına da değinen Erdoğan, terörün yanlış politikalar neticesinde Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek boyutlara ulaştığını söyledi. Başbakan Erdoğan, hükümet olarak doğru tespitleri yapmak, sorunu da, çözüm yollarını da doğru şekilde belirlemek için büyük hassasiyet içinde olduğunu belirterek, "Bir sorunu görmemek, görmezden gelmek, inkar etmek, o sorunu ortadan kaldırmıyor. Tam tersine sorunu daha da kronik hale getiriyor. İşte biz on yıllar boyunca bunu yaşadık ve bugün hala sorunu inkar etmeyi bir politika olarak benimsemiş olanlarla mücadele ediyoruz. Hiç kuşkusuz sorunun bu kadar büyümesinde, inkar edilmesinde az ya da çok kurumların, siyasetçilerin ihmalleri, hataları oldu. Üniversiteler siyasete, ideolojik tartaçinde gelişmelerin izlenmesi, etekteki taşların tamameışmalara, yasaklara ayırdığı mesaiyi bu soruna ayırmış olsaydı, bugün Türkiye çok farklı bir yerde olurdu" açıklamasında bulundu.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin içeride çok ciddi enerji kaybettiğini söyledi. Üniversitelerin, başörtüsü meselesini konuştuğu kadar Türkiye'nin demokratikleşmesini, Kürt meselesini, tarımsal verimliliği, göç meselesini konuşmadığını belirten Erdoğan, "Eğer konuşmuş olsalardı eminim ki manzara çok daha değişik olurdu. Terör örgütünün bölgeye yönelik her türlü yatırımı engelleme girişimi, esasen gençleri seçeneksiz bırakmaktan başka gaye taşımamaktadır. Dün sakalla, bıyıkla meşgul olan bir üniversite varken, bugün toplumun diliyle, kültürüyle, sorunlarıyla meşgul olan bir üniversite var" dedi.

Erdoğan, düşünce ve inanç özgürlüğüne de dikkat çekerek, "Düşüncesine inanan düşünce özgürlüğünden korkmaz. İnancına güvenen inanç özgürlüğünden korkmaz. Bu millet, düşüncesine inanıyorsa düşünce hürriyetinden korkmamalı, inancına inanıyorsa inanç özgürlüğünden korkmamalı. Bunu kimsenin kalkıp otoriter yapı içerisinde bir çok şeylerle yıkarak, vurarak değil, sadece diliyle veya güzel bir şekilde anlatarak yapması lazım. 73 milyon artık kan görmek, gözyaşı görmek değil. Mürekkep görmek istiyor. Yol kesmek

bir özgürlük arayışı değildir. Bir sempozyuma gelip ayakkabı atmak, bu hiçbir zaman özgürlük arayışı değildir. Konuşmacılara yumurtayla saldırmak bir özgürlük arayışı değildir" diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.