Bize ‘muhtar bile olamazsınız' dediler

Bize ‘muhtar bile olamazsınız dediler
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 6. İmam Hatipliler Kurultayı'na katıldı.

Başbakan Erdoğan, İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği'nin (Önder), Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde düzenlediği 6. İmam Hatipliler Kurultayı'na katıldı. Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve dernek yöneticilerinin de hazır bulunduğu kurultayda bir konuşma yaptı.

Başbakan Erdoğan, kendisinin de imam hatip lisesi mezunu olduğunu hatırlatarak, "Sizlerle birlikte aynı zamanda kendime hitap ediyorum. Sizlerin kalp atışlarına heyecanına tanık olduğum kadar kendi kalbimle muhabbet ediyor, kendi heyecanıma şahit oluyorum. İmam hatip lisesi mezunu olmayı hayatım boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak taşıdım. Çocuklarımın tamamının imam hatip lisesi mezunu olmasıyla iftihar ettim. Hamdolsun başımı hiçbir zaman önüme eğdirmediler. Allah'ın izniyle ömrümün sonuna kadar imam hatipli olmanın onuru ve gururunu üzerimde taşıyacağım. Bunu bir ayrımcılık olsun diye ifade etmiyorum. Bir gerçeğin tespiti olarak ifade etmek durumundayım" dedi.

İmam hatip liselerinin kurulduğu ilk yıllarda yaşanan zorluklara değinen Erdoğan, şöyle konuştu: "Ezanların Türkçe okunduğu, kitapların yakıldığı bir süreçti. Maddenin ruhtan tecrit edildiği, Anadolu'nun köklerinden koparılmak istendiği, kalbini karartmayan bu millete inanan fedakar insanlar karanlığa bir mum yakmak, umut alevlendirmek için yüreklerini ortaya koydu. Tohum saç bitmezse toprak utansın, hedefe varmayan mızrak utansın. Ey gidi küheylan koşmana bak çatlarsan doğuran kısrak utansın. İşte her türlü engeli aşanlar, aydınlık nesil için canlarını ortaya koyanlar, Türkiye'nin bugününe ve geleceğine yön veren gençliği inşa ettiler. O büyük insanların talebesi olarak bu yapıyı öksüz bırakmadık. Anadolu'ya mahcup olmadık. Bizim için dişinden tırnağından artıranlara, dua edenlere mahcup olmadık. Celalettin Hoca gibi bu işe öncülük edenlere mahcup olmadık."

Erdoğan, her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya ve engellemeye maruz kaldıklarını ifade ederek şunları söyledi: "İçeride dışarıda bize cenaze yıkayıcısı dediler. Bize taşralı, köylü, zenci dediler. Bize doktor, mühendis, avukat, kaymakam, vali, siyasetçi olamaz ve hatta muhtar bile olamazsınız dediler. Allah'ın izniyle milletimize güvendik, umutsuzluğu yanımıza yaklaştırmadık. İmam hatip lisesinde okurken ranzaların arasında sessiz sedasız ağladığımız geceleri hatırlıyorum. Arkadaşlarımızın o hıçkırıklarını duyduğumuz geceleri hatırlıyorum. Aylarca ailesinden harçlık gelmeyen, bir dilim ekmekle bütün gün ayakta durmaya çalışan arkadaşlarımızı hatırlıyorum"

Bir tek evini, arsasını imam hatip lisesi yapılması için bağışlayan insanlar gördüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, yoksulluğa, dışlanmışlığa eyvallah demediklerini, aşağılamalara prim vermediklerini söyledi. Erdoğan, 1955 yılında yaşadıkları bir anıyı da şu sözlerle anlattı: "İmam hatip lisesi öğrencileri Vefa'daki ahşap okul binası bahçesinde oynuyor. Ben de imam hatibe girmeden önce okul öncesi kursa gidiyordum. Matematik öğretmeni Rasim Uslugil bahçedeki çocukları topluyor. Öğretmenler kurulu karar aldı, sizlere bir duyurumuz var. Hepinizi tebrik ediyoruz. İmam hatip lisesinin ilk mezunlarından Bekir Topaloğlu hocamız ve biz arkadaşlarımızla birbirimize baktık acaba neden dolayı tebrik ediliyoruz diye. Hocamız dedi ki ; 'şu bahçenin kenarında meyve ağacındaki meyveler günlerden beri sizleri izliyor.  Günlerden beri koparmadınız.' Gerçekten de okulun küçük bahçesinin etrafında evler vardı. Orada o evlerden birine ait elma ağacı vardı. Biz de o zaman 300-400 öğrenciydik. Dalları bahçemize sarkardı, bahçede oynardık ama kimse o elmadan koparmadı. İşte imam hatip ruhu ve terbiyesi budur. Bu camianın emanetin ne demek olduğunu çok iyi idrak ettiğini biliyorum. Harama el uzatmaktan nasıl sakındığını biliyorum."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, meslek lisesi öğrencileri üniversite okumasın, mühendis olmasın, tıp, siyasal bilgiler ve hukuk fakültelerine gitmesin, kamu görevlileri olmasın diye çaba sarf edildiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü, kapıcının çocuğunun okumasından rahatsız oldular. Bu milletin evlatlarına göbeğini kaşıyan adam dediler. Yozgat'ın, Erzurum'un çocuğu başımıza kaymakam olmasın, vali olmasın dediler. Yoksul varoşlardan doktor, avukat, hakim savcı çıkmasın dediler. Başörtüsü deyip kızları eve hapsetmek istediler. Onlar sadece ev işlerine baksınlar. Onlar çay getirip götürsünler. Onlar etkin konumlarda olmasın dediler. Bu statükoculara karşı eğitim mücadelemizden taviz vermedik. Köylerimize taşralarda mahpus olmadık. İmam hatip lisesini bitirenler onunla yetinmedi. Onun üzerine lisansüstü eğitimlerini tamamladılar. Hatta dünyanın çeşitli yerlerinde akademisyen olarak görev yapıyorlar Bütün yasaklara rağmen 8 yıldır Türkiye'yi büyütüyor, bölgenin en itibarlı ülkesi haline getirmek için çalışıyoruz."

Türkiye'yi kronik sorunlarından kurtarmak istediklerinin altını çizen Erdoğan, kendilerine yıllarca "gerici" ve "yobaz" yakıştırmaları yapıldığını ifade ederek 8 yılda 160 bin derslik yaptıklarını, okullara 750 bin bilgisayar gönderdiklerini ifade etti. Erdoğan, göreve geldiklerinde 900 bin kişiye bir üniversite düşerken, şimdi 400 bin kişiye bir üniversite düştüğünü belirterek "Sanal korkulara bizi malzeme yapmak istediler. Bizi farklı şekilde tanımlayanlar mahcup oldu. Ama biz tevazudan ödün vermedik. Biz imam hatip sıralarında kardeşliği yaşadık. Dayanışma ve paylaşmayı adeta hücrelerimizde hissettik. Bu günde hak, hukuk, adalet diyoruz" dedi.

Konuşmasının ardından okuldan ayrılan Erdoğan, çıkışta kendisine yoğun ilgi gösteren vatandaşlara aracının camını açarak el salladı.

İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.