Nurettin Abacıoglu

Nurettin Abacıoglu

Peygamberimiz Hz. Muhammed’i Anarken

 

Allah’ın  “sen olmasaydın alemleri yaratmazdım. Seni  alemlere rahmet olarak gönderdim” dediği, 

Sevgili peygamberimiz  Hz.Muhammed (sa) min kutlu doğum haftasının İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlı olmasını Cenabı Allah’dan niyaz ederim.

Allahın rahmet ve bereketi onun üzerine olsun. Amin.

Ülkemizde;  Diyanet İşleri Başkanlığı ve İslam cemaatleri kutlu doğum  etkinlikleri düzenleyerek halkı bilgilendiriyorlar. Çok güzel çalışmalar yapılıyor. Emek verenlerden Allah razı olsun.

Saygıdeğer okuyucularım, yüce Nebiyi anlatmaya benim bilgim yetmez. Ben aciz bir kulum.  Bu nedenle yazamıyorum. Arif Nihat Asya’nın  sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sa)  yazdığı NAAT şiiri aklıma geldi, bu güne kadar dinlediklerimizden farklı bulacağınızdan eminim. Hep beraber okuyalım.

NAAT

Seccaden kumlardı.. 
Devirlerden, diyarlardan 
Gelip, göklerde buluşan 
Ezanların vardı!. 

Mescit mümin, minber mümin... 
Taşardı kubbelerden tekbir, 
Dolardı kubbelere “amin”.. 

Ve mübarek geceler dualarımız; 
Geri gelmeyen dualardı... 
Geceler ki pırıl pırıl 
Kandillerin yanardı.. 

Kapına gelenler ya Muhammed, 
Uzaktan, yakından  
Mümin döndüler kapından... 

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi; 
İki dünyada aziz ümmet, 
Muhammed ümmetiydi... 

Konsun  yine  pervazlara 
Güvercinler, 
Hu hu’ lara karışsın 
Aminler, 
Mübarek akşamdır; 
Gelin ey Fatihalar, Yasinler... 

Şimdi seni ananlar, 
Anıyor ağlar gibi... 
Ey yetimler yetimi, 
Ey garipler garibi; 
Düşkünlerin kanadıydın 
Yoksulların sahibi.. 
Nerde kaldın ey resul, 
Nerde kaldın ey nebi!.. 

Günler ne günlerdi,
Ya  Muhammed!.. 
Çağlar ne çağlardı; 
Daha dünyaya gelmeden 
Müminlerin vardı... 
Ve bir gün ki gaflet 
Çöller kadardı, 

Halime’nin kucağında, 
Abdullah’ın yetimi, 
Amine’nin emaneti ağlardı.. 

Hatice’nin goncası 
Aişe’nin gülüydün.. 
Ümmetin göz bebeği 
Göklerin Resulüydün..

Elçi geldin, elçiler gönderdin; 
Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin, 
Beşiğin, yurdun, yuvan 
Mekke’de bunalırsan; 
Medine’ye göçerdin.. 
Biz, Bu dünyadan nereye 
Göçelim ya Muhammed! 

Yeryüzünde  riya, inkar, hıyanet 
Altın devrini yaşıyor... 
Diller, sayfalar, satırlar 
“Ebu Leheb öldü” diyorlar; 

Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed! 
Ebu Cehil; kıt’alar dolaşıyor... 

Neler duydu şu dünyada 
Mevlidine hayran kulaklarımız; 
Ne adlar ezberledi ey nebi! 
Adına alışkın dudaklarımız.. 
Artık yolunu bilmiyor, 
Artık yolunu unuttu 
Ayaklarımız 
Kabene siyahlar 
Yakışmamıştır ya Muhammed! 
Bugünkü kadar! 

Hased gururla savaşta; 
Gurur; kaf dağında derebeyi.. 
Onu da yaralarlar kanadından 
Gelse bir şefkat meleği.. 
İyiliğin türbesine, 
Türbedar oldu iyi.. 
Vicdanlar sakat 
Çıkmadan ya Muhammed yarına! 
İyilikler getir, güzellikler getir 
Adem oğullarına... 

Şu gördüğün duvarlar ki 
Kimi taiftir, kimi hayberdir... 
Fethedemedik ya muhammed 
Senelerdir... 

Ne doğruluk, ne doğru; 
Ne iyilik, ne iyi; 
Bahçende en güzel dal, 
Unuttu yemiş vermeyi... 
Günahın kursağında 
Haramların peteği.. 

Bayram yaptı yabanlar 
Semave’yi boşaltıp; 
Save’yi dolduranlar 
Atını hendeklerden  bir atlayışta
Aşırdı aşıranlar.. 
Ağlasın Yesrib! 
Ağlasın Selman’lar... 

Gözleri perdeleyen toprak, 
Yüzlere serptiğin topraktı... 
Yere dökülmeyecekti ey nebi! 
Yabanların gözünde kalacaktı! 

Konsun  yine  pervazlara 
Güvercinler, 
Hu hu’ lara karışsın 
Aminler,... 
Mübarek akşamdır; 
Gelin ey Fatihalar, Yasinler... 

Ne oldu ey bulut, 
Gölgelediğin başlar? 
Hatırında mı ey yol, 
Bir aziz yolcuyla 
Aşarak dağlar, taşlar 
Kafile kafile, kervan kervan 
Şimale giden yoldaşlar.... 

Uçsuz bucaksız çöllerde 
Yine izler gelenlerin; 
Yollar gideceklerindir.... 

Şu tekbir getiren mağara, 
Örümceklerin değil; 
Peygamberlerindir, meleklerindir. 

Örümcek ne havada 
Ne suda, ne yerdeydi 
Hakkı göremeyen 
Gözlerdeydi 

Şu kuytu cinlerin mi, perilerin yurdu mu, 
Şu yuva ki bilinmez; 
Kuşları hüd hüd müdür, güvercin mi 
Kumru mu.. 
Kuşlarını bir sabah, 
Medine’ye uçurdu mu.. 

Ey abva’da yatan ölü, 
Bahçende açtı dünyanın 
En güzel gülü; 
Hatıran uyusun çöllerin, 
Ilık kumlarıyla örtülü.. 

Dinleyene hala 
Çöller ses verir.... 
Yaleyl, susar, 
Uğultular gelir... 
Mersiye okur Uhud, 
Kaside söyler Bedir; 
Sen de bir hac günü 
Başta Muhammed, yanında 
Ebubekir, 
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü, 
Destan yap ey şehir! 

Konsun  yine  pervazlara 
Güvercinler, 
Hu hu’ lara karışsın 
Aminler,... 
Mübarek akşamdır; 
Gelin ey Fatihaar, Yasinler... 

Vicdanlar sakat 
Çıkmadan ya Muhammed yarına! 
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel 
Adem oğullarına... 

Yüreklerden taşsın 
Yine imanlar! 
Itri, bestelesin tekbirini; 
Evliya okusun Kur’anlar.. 
Ve Kur’anı göz nuruyla çoğaltsın 
Kayışzade Osmanlar... 

Na’tını Galib yazsın,
Mevlidini  Süleymanlar.. 
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle 
Geri gelsin Sinan’lar.. 
Çarpılsın, hakikat niyetine 
Cenaze namazı kıldıranlar! 

Gel ey Muhammed! 
Bahardır 
Dudaklar ardında saklı 
Amin’lerimiz vardır.. 
Hacdan döner gibi gel...
Miraçtan iner gibi gel... 
Bekliyoruz yıllardır! 

Bulutlar kanat, rüzgar kanat; 
Hızır kanat, Cibril kanat, 
Nisan kanat, bahar kanat; 
Ayetlerini ezber bilen, 
Yapraklar kanat... 

Açılsın göklerin kapıları 
Açılsın perdeler kat, kat.. 
Çöllere dökülsün yıldızlar, 
Dizilsin yollarına 
Yetimler, günahsızlar.. 
Çöl gecelerinden yanık 
Türküler yapan kızlar 
Sancağını saçlarıyla dokusun; 
Bilal-i Habeşi sustuysa; 
Ezanlarını Davud okusun! 

Konsun yine pervazlara 
Güvercinler, 
Hu hu’ lara karışsın 
Aminler,... 
Mübarek akşamdır; 
Gelin ey Fatihalar, Yasinler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurettin Abacıoglu Arşivi