Asuman SOYDAN ATASAYAR

Asuman SOYDAN ATASAYAR

İlk Kadın Doktorumuz Safiye Ali

Mehmet nüfusu telef olurken, acının büyüyor çapı
Şehit cephede, gazi sedyede, fırlamış okun yayı
Nerde şahlanıp göğe yükselen başım?
Al giymiyor artık gelinler,
Zifirde doğuyor şafak
Zehire bulanmış olanca aş ekmek..
Bir devin ordusu kalmış yaya
Çölde, çamurda, karda direniyor düşe kalka…

Kanıyor yaram, kanıyor anam!
Oluk oluk akıyor her azamdan
Mehmedimin kanıyla ıslanırken
Yanıyorum ben anam!

Acının olamaz bundan ötesi
Ne doktor var ne hastane yeterli
Her Mehmet’in çığlığı, zehirli birer ok
Saplanarak deliyor insafı olan yüreği

Bunca savaş, bunca ölüm dehlizinde
Çırpınıyor bir genç kızın düşüncesi
Bir şeyler yapmalıydı karınca misali
Uyku tutmuyor…
Ulaşmalıyım diyor
Ulaşmalıyım Mehmedime
Yarasını sarıp da uyutsam dizlerimde
Diyor, haykırıyor:
Öğrenmeliyim ki dertlere derman olayım
Açın şu okulların kapısını ne olur bizlere!

Balkan Savaşlarında şahit olduğu sahneler
Gitmiyor gözünden çırpınan askerler
Ruh semasında çakıyor şimsekler
Yapışmış belleğine unutulmaz kareler…

Bir genç kızın hedefine yerleşen.
Doktor olmak fikriydi
Amerikan Kız Kolejinden mezundu ama
Osmanlı Tıp Okulunda hak yoktu henüz kızlara
Kahroluyordu Safiye Ali bu duruma

İnsan geldiysek eğer insanca maksat gerek!
Kadın olmak da suç mu, eşitçe fırsat gerek!
Çin’de bile olan ilim, mü’minin yitik malıysa!
Çalmadık kapı koyamam, malımı bulmak uğruna!

Yetenek ve insanlıkla donanımlı bu kızın
Enerji kaynıyor, içi dışı enerji
Çalmadık kapı, makam
Bırakmadı arz-ı endam
Dönemin Maarif Nazır Vekiline ulaşınca dileği
Gerçekleşti Almanya’da okuma hayali...
Gözlerindeki ateşi görünce
Kaybetmek istemedi Bakan böyle bir cevheri.

Safiye Ali; çalışkan, zeki, sabırlı
Üstün meziyetli bir ailenin evlâdı
Kıymeti bilinirse eğer ülkemiz için
Her hayırdan daha da hayırlı…

Haydi kadınım kızım davranın!
İçinizdeki gücün farkına varın!
Allahın verdiği enerji ve zekâ
Boşa harcanarak olmasın ziyan!

Aramanın ve bulmanın sırrı ile
Aşık maşuğuna kavuşmuştu sonunda
Safiye Ali, Almanya Tıp Okulu’nda…

Modern tıpbın her buluşunu vatana
Aktarmaya çalışıyor Şefkat Abidesi
Tıp fakülte kapıları açılmalı artık diyor
Benim de ülkemin kızına, kızanına

O sahneler çıkmıyor aklımdan
Vakit kaybetmeden diplomamı alayım
Koşup milletimin yarasını sarayım
Mehmedim kurşunlar altında
Ayşem perişan…
Bebeler mikrop istilasında
Varayım da yoluna kurban olayım!
Diye diye dileğine ulaştı rahmet

Kadın ve Çocuk Hekimliği dalında uzmandı artık,
Türk Kadın Hekimliğinde bir ilk oldu yüz akıyla
Vatana hizmet hakka hizmet inancıyla ruhuyla
Cağaloğlu’nda başladı şifalar dağıtmaya

Kadın, çocuk, yaşlı, aç, açık, herkese ana
Nerde zayıf, zavallı varsa bakıma muhtaç;
Düşkün yurdu arayan koşuyor ona
Darülaceze sanki kapısı açık ve bedava
Dindirdiği her acının ardında bayram,
Gülen her gözün içinden ödül ulaşır ona
Durmuyor, Koşturuyor
Nerde ah eden olsa, telaşla sarıyor
Vaktim kalmadı hizmete der gibi sarıyor
*
İnsanlık mı nasipsiz?
Kader mi denir, ne denir
Bir illet bulaştı ki ona en beterinden
Safiye safi yürek
Hasta olmak senin neyine gerek
Bunca muhtaç seni beklerken
Yakışır mı sana yataklara düşmek?

Deva sunmak için çırpınan şifalı kadın 
Muhtaç oldun şifaya şimdi?
Sağlık sorunları çaldı kapısını zalimce
Altında kaldı kanser belasının!
Yeniden revan oldu yoluna Almanya’nın…

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi “
*
Bu defa da ikincisi patladı
Dünya Harbi denen canavarın
Alman’mış, Türk’müş ne fark eder?
Hem tedavi görüyor, insanlığa hizmette hem
Alman Askerinin oluyor yarasına merhem
İşte Türk Anası…
İşte Türk’ün anası…
Her yavruya yar…
Her yarayı sarar…

Mum dibine ışığını veremiyor nedendir?
Şifası eller için kendini saramıyor, ne haldir?
Ecel gelince bakmıyor kimsenin kimliğine
Bey, padişah, kul, köle hepsi aynı düzeyde
Gelmeye geliyor da biraz vakitli gelse!
…………………………………………………………………………..
("Kahraman Ve Öncü Kadınlarımız" isimli kitabımdan)

Safiye Ali (1891 - 1952)
İlk Kadın Doktor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmış bir ailenin kızı olan Safiye Ali, 1891 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Özel eğitiminin yanısıra Amerikan Kız Koleji'nden mezun oldu.

Balkan savaşı günlerinde cepheden getirilen pekçok yaralıyı görüp doktor olmaya karar verir. Ancak; onun bu isteğini gerçekleştirmek zor olacaktı. Çünkü o yıllarda bir kadının tıp öğrenimi görmesi olanaksızdı. Oldukça yetenekli ve başarılı bir kişi olarak dikkatleri çeken Safiye Ali, dönemin Maarif Vekili Şükrü Bey'in desteği ile Almanya'ya tıp eğitimine gönderilir.

Bu ülkede kadın ve çocuk hastalıkları üzerine ihtisas yapan Safiye Ali, Kurtuluş Savaşı'nın sona erdiği günlerde yurda döner ve hemen işe başlar. Kısa sürede Cağaloğlu'nda açtığı klinikte tedaviye başlayan Safıye Ali, o dönemin ünlü doktorlarından Besim Ömer Paşa, Akil Muhtar ve Operatör Emin Bey'den büyük destek görerek süt ve bakımevlerinde çalışır.

Ayrıca Türkiye'yi yurtdışındaki tıp kongrelerinde temsil eden Safiye Ali, bir zaman sonra sağlık nedeniyle eşiyle birlikte Almanya'ya gider ve mesleğini burada sürdürür.

Yakalandığı kanserden kurtulamayan Safıye Ali, 1952 yılında yaşamını yitirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asuman SOYDAN ATASAYAR Arşivi