Hiç Kalp Kırdınız Mı Veya Kalbinizi Kıran Oldu Mu?

Kırma "DOSTUN" Kalbini onaracak "USTASI" yok soldurma "GÖNÜL" çiçeğini sulamaya "İBRİK" yok.

 Hiç Kalp Kırdınız Mı Veya Kalbinizi Kıran Oldu Mu?

Sanıyorum insanoğluna özgü duygular bunlar. Zira başka hiçbir canlı da böyle bir duygunun var olduğuna inanmıyorum. Evinizde beslediğiniz bir köpeğe kızarsınız, söylenirsiniz hatta yeri gelir bir tekme atarsınız, fakat yine de o size asla darılmaz. Kısa bir süre sonra sizi gördüğünde sevgiyle kuyruğunu sallar, sevgi dolu gözlerle bakar. Biz insanlarda durum başka, kalbimiz kırıldığında tüm her şeyi unuturuz, o olay sanki dünyanın en kötü olayıdır. Dünya başınıza yıkılmıştı. O insanı bir daha affetmemeyi düşünürüz. Onunla olan tüm iyi anılar birden bire silinmiştir hafızalardan. Belki şok olmuşuzdur, böyle bir hareket beklememişizdir ondan, ama olan olmuş, kırılan kırılmıştır.

Kalp insanın en değerli ve en önemli organıdır, bunu hepimiz çok iyi biliriz. Gerek sağlık açısından, gerekse duygusal anlamda en büyük görev ona düşer. Durum böyle olunca her anlamda elimizden geldiğince kalbimizi korumakta bize düşer.

İnsanları kırmak çok kolay, oysa yeni dost kazanmak ise çok zordur. Temel kural değimlidir, yapmanın zor, dağıtmanın ise kolay olması. Bazen istemeden, bazen de isteyerek dostlarımızı kırarız. Peki, sonuçta ne elde ederiz? Büyük ihtimalle arkadaşlık ilişkimiz biter. Hiç düşündünüz mü, neden yaparız bunu? Bir sebebini de bulamayız. Bir anlık duygu ve davranış durumumuzun sonucudur.

Peki ya o kırılan kalbi düzeltmek kırmak kadar kolay mıdır…?

 Bazen bilmeyerek de olsa birilerini kırdıysam ve o kırdığım insan bunu bana hatırlatırsa, o vicdan azabı bana zaten yeter. O insanı tekrar kazanabilmek için şartlar ne kadar zor olsa da yine de denemeyi göze alırım.  “Onaracak ustası yok” olmasına rağmen, usta titizliğinde olmasa da çıraklık mertebesinde çaba gösteririm.

Doğruluk her zaman kalp güzelliğimizin rehberi olmalıdır. Hep kendime yapılmasını istemediğimi başkasına yapmayı reva görmemişimdir. Bu felsefe herkes için geçerli olmalıdır.

Son zamanlarda günümüz insanlarında sosyal ilişkiler hep karşılıklı çıkarlar ile donanımlı. Kalp kırılmış, kırılmamış, dostluklar bitmiş, bitmemiş önemi yok. Önemli olan o günü kâr ile kapatabilmek. Dostum bana küsmüş, küserse küssün, onun bileceği bir iş mantığı hakim. En güzeli geçmişte kalan dostluk değerlerine sahip çıkmak, bir birimize daha saygılı, daha hoşgörülü yaklaşabilmek, hepsinden önemlisi kişilere karşı içimizdeki o kahrolası “önyargıyı” yok edebilmek. Toplumsal barışı ve huzuru istiyorsak bunlar çok önemli unsurlar. Yoksa o olmayan ustayı aramakla daha çookk zaman harcarız.

Mantığımızı ya da duygularımızı her zaman iyi kullanmalıyız. Duygularımız çoğu zaman ön plana çıkar, mantığımızı dinlemez. Kalp evimizdeki vazo gibidir. Kırılırsa dünyanın en kuvvetli yapıştırıcısı ile yapıştırın ilk hali gibi olmaz, biraz bozulmuştur, kırılmasından dolayı izler vardır üzerinde, hem de hiçbir şekilde geçmeyecek olan izlerdir bunlar. O nedenle birini kırmadan önce iyi düşünmemiz gerekir.

Bizler hala nefes alırken, yaşamın içinde bende varım derken, ağlayan, gülen, elimizdeki, gönlümüzdeki ve hayatımızdaki güzelliklerin, sevgilerin ve paha biçilmez sevenlerin değerini kaybettiğimiz zaman anlarız. Kaybedinceye kadar kan kusturup, kaybedince de onu çok seviyordum diyerek üzülürüz. Kırılan kalbi tamir etmek kolay mı sanki? Bu soruları kendine sorduğunda aldığın cevaplar kendini tatmin ediyor mu acaba?

Hatırlamak gerekir. ‘’Hayat oyun değildir’’ Hata yapıp, affedilme şansımız çoğu zaman yoktur. Her şeyi kolayca silemeyiz.

Kısacası söylemek istediğim elimize, belimize ve özellikle dilimize hakim olmaya çalışalım. (Hacı Bektaşi Veli'nin sözüdür) Öfkelenebiliriz veya sinirlenebiliriz. Ama bunu kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. İnsanlara hakaret etmemeyi, saygılı olmayı, onları dışlamamayı, kırılan bir kalbin tamiri çok zordur. Tamir etseniz bile herkes bilir ki izi kalır. O yüzden çok dikkatli olmak gerekir. İnsanın en değerli yeridir kalbi. Sevginin olduğu, aşkın olduğu bir yer... Sevgiyle kalınız…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülser YAMAN Arşivi